Baha Durmaz

Baha Durmaz

Günahıyla sevabıyla

Günahıyla sevabıyla

1881 yılının soğuk günleri…

İstanbul Divanyolu ahalisi her zaman ki gibi telaşlı bir güne merhaba diyor. Ahmed Bey ve Ayşe Hanım’ın bir erkek evlatları dünyaya geliyor. Erkek evlat daha üç yaşındayken soluğu iptidai mektebinde alıyor. Akabinde Ahmed Bey’in görev yerinin değişmesiyle bu sefer yeni diyar Manastır oluyor. Ahmed Bey’in evladı durmuyor bu seferde Mekteb-i Harbiye-i Şahane’yi derece ile bitiriyor. Eğitiminin devam ettiği yıllarda muhalif kimliği ön plana çıkıyor ve Yıldız mahkemesinde yargılanıyor bir süre sonra serbest bırakılıyor. Sonrasında Harp Akademisini ikinci olarak bitiriyor ve Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Üçüncü Ordu’nun emrine giriyor. 1908 yılına kadar Manastır ve çevresinde isyankâr Bulgar çetecilerine karşı amansız bir mücadele veriyor. Yaptığı başarılı mücadelelerden sonra devleti ona Osmaniye nişanlarıyla altın Liyakat Madalyasını layık görüyor. Böylece tarihe adını yazdırmanın ilk aşamasını tamamlamış oluyor.

Hürriyet Kahramanı

Amcası Halil Bey ile Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne sonraki adıyla İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılmayı kabul ediyor. Manastır ve civarındaki muhalif tutumunu daha da sertleştiriyor. Divan-ı Harb’e sevk ediliyor. Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’nin köklü bir değişime girdiği günlerde II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinde etkin rol oynayarak tarihe adını “Hürriyet kahramanı” olarak yazdırıyor. Sultan II. Abdülhamid Han’a karşı başarı kazanan İttihatçıların askeri kanadının bir numarası oluyor. Sonrasında tahta çıkan Mehmed Reşat’ın yeğeni Naciye Sultan ile nişanlıyor.

Trablusgarp ve Libya Çölleri

Ekim 1911 yılında Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’ye çöreklenen İtalyanlara karşı Mustafa Kemal ve Fethi Bey ile büyük bir direnişi örgütleyerek İtalyanlara aman vermiyor. Bingazi ve Derne’deki etkili direnişin mimarı olmasına rağmen Balkan Savaşı’nın patlak vermesiyle direniş sonbaharda dökülen yapraklar misali kimsesiz yetim kalıyor.

Balkan Harbi ve İktidara Giden Yol

Yarbay rütbesiyle Çatalca’ya kadar gelen düşmanı durduruyor. Ocak 1913 yılında askeri bir darbenin en başındaki kişi olarak Bab-ı Ali Baskınını gerçekleştiriyor. İstanbul’dan önceki başkent olan “gavur mezalimi” altındaki Edirne’yi Temmuz 1913 yılında düşmandan geri alıyor. “Edirne Fatihi” unvanıyla önce Albaylığa sonrada hızlı bir şekilde Generalliğe yükseliyor. Mart 1914 yılında “Damad-ı Şehriyari” olarak Naciye Sultan ile izdivacını tamamlıyor.

I. Dünya Harbi Yılları

14 Kasım 1914 günü Fatih Camii’nde okunan Cihad-ı Ekber ile Harbiye Nazırı görevi ile devletin ölüm kalım savaşına en üst rütbeyle katılım sağlıyor. Sarıkamış Harekatının komutanlığını üstleniyor. Planlarını yapıyor. İstanbul’dan gizlice yola çıkan iaşe gemilerinin Ruslar tarafından batırılmasının da etkisiyle komutanlığını yaptığı Sarıkamış Harekâtı büyük bir facia ile sonuçlanıyor binlerce Mehmetçik Allahuekber Dağlarında şehit düşüyor. Çanakkale Savaşında da Erkanı-ı Harbiye-i Umumiye Reisi (Genelkurmay Başkanı) olarak görev alıyor ve Mehmetçik büyük bir zafer kazanıyor. Doğuda büyük bir ihanetin içerisinde olan Ermeni çetecilere karşı “Tehcir Kanunu” çıkartıyor. Akabinde İngilizlerin 1917 yılında Kutül-Amare’de rezil rüsva olması üzerine rütbesi orgeneralliğe yükseltiliyor. Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, Filistin ve Suriye’de aldığı yenilgilerle beraber savaştan geri çekilmek zorunda kalıyor. 1919 yılında Divan-ı Harp rütbelerini geri alarak gıyabi idam cezasına hükmediyor.

Sürgün Yılları ve Şehadet

1921 yılında Anadolu’da başlayan Millî Mücadeleye katılmak istiyor fakat Ankara Hükümetince kabul görülmüyor. 1921 yılında başlayan Basmacı İsyanının komutanı olarak Sovyet Ruslara karşı mücadeleye başlıyor. 1922 Şubat’ında topladığı birliklerle Duşanbe’yi ele geçirip Rus garnizonunu tutsak alıyor. Sonrasında giriştiği Kafiran Savaşı’nı kaybediyor. Ve 4 Ağustos 1922 günü Kurban Bayramı sırasında Tacikistan yakınlarında Rus mitralyözünün açtığı ateş sonucunda şehit düşüyor.

Hürriyet Kahramanı, Başkomutan vekili, sürgün lider… Birçok sıfatı almış, kimine göre hain, kimine göre vatan sevdalısı. İsmail Enver, hiç bitmek bilmeyen savaş meydanlarının komutanı. Günahıyla sevabıyla tarihe adını yazdırmış, idealleri uğruna ölüme kucak açmış Enver Paşa. Ruhu şad olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Baha Durmaz Arşivi