Baha Durmaz

Baha Durmaz

Kağıttan Kaplan Kaptan Olamaz!

Kağıttan Kaplan Kaptan Olamaz!

Son zamanlarda dünya siyasetinde ve uluslararası ilişkilerde dengesizlikler ortaya çıkmaya başladı. Bu dengesiz hal zamanla tansiyonun yükselmesine bağlı olarak yer yer daha önceki yazımda da belirttiğim suretle vesayet savaşlarına dönüştü. Bir haftadır ha savaş çıktı ha savaş çıkacak söylemleri hem sosyal medyada hem de çeşitli medya organlarında bas bas bağırıldı. Konunun merkezinde Ortadoğu bölgesinde her daim alevli mesajlarıyla gündeme gelmeye çalışan, yaptığı açıklamalarla İsrail'i ve ABD'yi tehdit eden İran Devleti bulunmaktaydı. Ne hikmetse İran'ın son olayları da eklediğimizde somut bir güç uyguladığı söylenemez. Nitekim ABD, yaklaşan seçimlerden ötürü olsa gerek Trump önderliğinde fitili ateşleme cüretinde bulundu. Kendileri için tehdit ifade eden İranlı Generali dünyanın gözünün içine baka baka infaz etti. Süleymani’nin ölmesi bizler için ne üzüntü verici ne de mutluluk verici bir hadiseydi. Neticede Irak ve Suriye’de binlerce Müslüman kanı içmiş bir figürandı kendisi. Bir diğer taraftan da Emperyalist ABD güçlerince öldürülmesi ise bölgedeki devletleri bir kenara bırakıp, biz istediğimiz kişiyi istediğimiz gibi öldürürüz şeklinde yorumlanması canımızı sıkmadı değil. Neticede olanlar oldu ve İran'ın bölgedeki fiyakası net bir şekilde paçavra edildi.  Ayrıca İran içerisinde yaşanan protestolar tekrar gün yüzüne çıktı. ABD, etkili bir şekilde hedefine kitlenmiş bir vaziyette daha da ileri gidebilir. Önümüzdeki günler gelişmeler farklı boyutlara ulaşabilir. Diğer bir yandan, Libya üzerinde Rusya ve Türkiye’nin örtülü çatışması bir süreliğine de olsa durmuş gözüküyor. Masada bu iki devletin, Suriye’de olduğu gibi söz sahipliği söz konusu olabilir. Yakın zaman içerisinde ABD-İsrail ve Fransa bloğunun, Kuzey Afrika’da pastadan dilim alabilmek için masayı dağıtma girişimleri olacağı aşikar. Her ne kadar Rusya ile son zamanlarda kağıt üzerinde mutabakata varılmış olsa da birçok noktada Rusların açık bir menfaati söz konusu. İlerleyen günlerde yaşanılacak gelişmelerle durum daha net bir hale gelecektir diyelim ama yine de şunu unutmamak gerektiğini ifade edelim: “Ayıdan post, Rusya’dan dost olmaz!”

Gelelim bu haftalık tarih köşemize... Uzun zamandır düşündüğüm fakat gündemden dolayı ya da kronolojiden dolayı yazamadığım, Osmanlı Devleti’nin en önemli hükümdarlarından biri olan IV.Murat Han Hazretlerine.

IV. Murat, Yükselme dönemi ardılı bir dönem içerisinde, zorlu yetişme dönemi, ağabeyinin katledilmesi, annesi Kösem Sultan gölgesinde büyümesinin etkisiyle, adeta yeni bir Yavuz Sultan gibi, bozulan devlet ve ordu yapılarını tekrar düzenlemeyi başarmıştı. Yavuz ve Kanuni dönemlerinden sonra bölgede fitne ve fesadın kaynağı olan Acemleri bozguna uğratarak devletin itibarını ve milletin selametini bir kez daha tüm cihana duyurmuştu. Döneminde yapılan Bağdat Seferi sonucunda, Doğu sınırları tekrar korunaklı hale gelmişti. O günden bu yana bizler İran medeniyetiyle herhangi bir çatışmaya girmemiş olsak bile geçmişin izleri aslında kolay unutulmaması gereken bir durum olsa. Yıllardır Sünnileri ezme, bastırma politikalarıyla Ortadoğu’da haydutluk yapan Acem politikasına bir kez daha dikkat etmek durumundayız. Son zamanlarda ne yazık ki aldığımız duyumlar ve kamuoyuna yansıyan bazı hadiseler bu söylediğimiz tehlikenin hala devam ettiğine işaret. Anlayan anlamıştır umarım. Bizler bu coğrafyada hür ve güçlü şekilde yaşamak istiyorsak, kendi köklerimize sımsıkı sarılmayı bir şiar haline getirmeliyiz. Kağıttan kaplanlara değil, Yavuzun ve Murat Han'ın kılavuzluğuyla ve en hakikatli olarak da Ehl-i Beyt anlayışından bir anlık bile olsa ayrılmayı düşünmemeliyiz... Hata yapacak durumda değiliz. Yapılan hata, gelecek nesillerin itikat noktasına ve üç bin yıllık devlet geleneğimizin son bulmasına yol açabilir.  Son olarakta Avusturalya’da yaşanan yangın faciası hepimizi derinden sarstı fakat daha da derinden sarsan şudur ki işlerine geldiği zaman medeni(!) batılı zihniyetini öven soytarıların yaşanılan deve katliamına sesini çıkarmaması. Ne diyelim umarım topraklarımızdaki bu batı hayranlığı ve özenme tutumları bir gün acı şekilde sonlanmadan biter.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Baha Durmaz Arşivi