Abraham Lincoln’un çocuğunun öğretmenine yazdığı mektup
Günlük hayatımızda en çok konuştuğumuz konu eğitimdir. Ekonomiden daha çok konuşulduğundan eminim. Çünkü her şeyin başı eğitimdir. Ekonomik hayatımız kadar hayatımızla iç içedir, hayatımızın ayrılmaz parçasıdır. Millet olarak zaten eğitimimiz iyi olsa ekonomimiz de iyi olurdu. Eğitimimiz iyi olsa her konuda zengin ve mutlu olurduk. Eğimi güzel olan ülkeler genelde zengin ve refah içinde yaşayan ülkelerdir.
81 ilimizde üniversite olsa da üniversiteli işsizler ordusuna sahip bir ülke durumundayız. Ama her genç de ileride büyük ihtimalle işsiz kalacağını bildiği halde üniversite okumak istiyor, bu durum hem iyi hem kötü. Almanya ile aynı nüfusa sahibiz ama orada üniversitede bir yılda okuyan öğrenci sayısı Türkiye’nin üçte biri. Ülkenin ihtiyacına göre öğrenci alınır, diğerleri ihtiyaç olan mesleklere yönlendirilir. Almanya ve diğer gelişmiş ülkelerde Türkiye’deki 657 sayılı devlet memurluğu kanunu olmadığı için devlet memurluğuna kimse heves etmez. Ama acı bir gerçek ki, Türkiye’deki pek çok üniversite gelişmiş ülkelerdeki lise düzeyinde bile değil. Aşağı yukarı liseyi bitiren herkesin üniversiteye girdiği bir ülkede bunun böyle olması sürpriz olmamalı.
Okullarda zaten öğretmenden çok velilerin ve çocukların dediği oluyor. Belli konularda öğretmenlerin elleri kolları bağlı. Çocuklar pek çok konuda kral/kraliçe, hiçbir şey denilemiyor onlara. Aksi durumda medyada, özellikle sosyal medyada, WhatsApp gruplarında öğretmenler linç edilir.
Velilerin de sözü çok geçmiyor aslında çocuklara. Evlerde de çocukların dedikleri dedik oluyor. Çocuktur, psikolojisi bozulur, ergenlik yaşamaktadır vb. yüzlerce gerekçelerle öğrenciler dokunulmaz oluyor adeta.
Okullarda pek çok konu öğretilse de saygı, sevgi, dostluk, yardımlaşma, arkadaşlık, doğruluk, kahramanlık, güzel ahlâk, mertlik daha neler neler eskisi gibi öğretilmiyor, öğretilse de çocuklara tesir etmiyor. Çünkü okudukları, anlatılanlar başka bir de günlük hayatta gördükleri hayat bir daha başka yani bambaşka. Çünkü milletçe bunun içini boşalttık, değersiz hale geldiler, para her konuda patron oldu. Türkiye’deki belli bir grup hariç, insanlar ya orta gelirlidir veya düşük gelirlidir. Ama havadan, alın teri dökmeden ayda milyonlar kazananları da görünce çocukların bu değerlere önem vermemesi gayet anlaşılır.
Aşağıdaki mektup, Amerika’da yaklaşık 170-180 yıl önce yaşamış ve başkanlık da yapmış birinin çocuğunun öğretmenine yazdığı mektuptur. Sizin de okuyacağız gibi başkan, öğretmenden ve bütün öğretmenlerden hayat okulunun bambaşka bir şey olduğunun ve iyilerle kötülerin her zaman var olacağını, hayatın zorluklarını, kısaca gerçek hayatın öğretilmesini istemiştir. Başkan, çocuğuna ve çocuğunun şahsında bütün çocuklara bu değerlerin öğretilmesini istemektedir.
****
Bu mektup ABD Başkanı Abraham Lincoln(*) tarafından oğlunun öğretmenine yazılmıştır.
Sayın öğretmen,
Öğrenmesi gerekli, biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını. Fakat şunu da öğretin ona; her alçağa karşılık bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır. Her düşmana karşılık bir dost olduğunu da öğretin ona.
Zaman alacak biliyorum; fakat eğer öğretebilirseniz, ona kazanılan bir doların bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğretin.
Kaybetmeyi öğrenmeyi öğretin ona ve kazanmaktan keyif almasını da..
Eğer yapabilirseniz, kıskançlıktan uzak durmaya yönlendirin onu.
Tebessümün gizemini öğretin ona. Bırakın erkenden öğrensin zorbaların görünüşte galip olduklarını.
Eğer yapabilirseniz, ona kitapların mucizelerini öğretin. Fakat ona gökyüzündeki kuşların, güneşte uçan arıların ve yemyeşil tepelerdeki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği sakin zamanlar da verin.
Okulda kırık not almanın kopya çekmekten çok daha onurlu bir şey olduğunu öğretin ona.
Ona, herkes onun fikirlerinin yanlış olduğunu söylese bile, kendi fikirlerine inanmasını öğretin.
Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert davranmasını öğretin ona.
Herkes birbirinin peşine takılmış bir yöne giderken, kalabalığın peşine takılmayacak kadar güçlü olmayı öğretin oğluma.
Tüm insanları dinlemesini öğretin ona; fakat ona tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmeyi ve sadece iyi olanları almayı da öğretin.
Eğer yapabilirseniz, üzülünce bile nasıl gülümsenebileceğini öğretin ona. Gözyaşlarının utanılacak bir şey olmadığını öğretin. Herkese şüpheyle yaklaşanları ciddiye almamayı, gereğinden fazla ilgi gösterenlere dikkat etmeyi öğretin.
Ona, fizik ve beyin gücünü en yüksek fiyatı verene satmasını; fakat kalbine ve ruhuna asla fiyat biçmemesini öğretin.
Uluyan bir insan sürüsüne kulaklarını tıkamasını öğretin ona; ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik savaşmasını..
Ona nazik davranın, fakat ona sarılmayın çünkü iyi kaliteli çelik ancak ateşten geçtikten sonra oluşur.
Bırakın sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun. Bırakın, cesur olacak kadar sabırlı olsun. Ona, her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğretin çünkü ancak böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır.
Sizden çok şey istiyorum; ne yapabilirsiniz, bir bakın bakalım. O, öylesine iyi küçücük bir insan ki, oğlum...
(*) Abraham Lincoln (1809 - 1865) Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.