D. Emin Bilge

D. Emin Bilge

Millî Kültür ve Müzeler

Millî Kültür ve Müzeler

Sevgili Okurlarım,

 

Yazımıza, çok klasik bir soru ile başlayalım. Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?”

Bunun doğru cevabı: “çok gezen ve çok okuyan bilir.”

Danimarka bir müzeler ülkesi. Yüzlerce müze var her konuda. Müzelere çok önem veriyorlar ve çok iyi bakıyorlar. Görevliler çok kibar ve profesyonel yaklaşıyorlar ziyaretçilere. Öğrencileri bilgilendirmeleri ise çok mükemmel, öğrencilerin bütün sorularına tek tek cevap veriyorlar. Görevliler, adeta gözleri gibi bakıyorlar müzelere.

Danimarka’da öğrenciler, hazırlık sınıfından itibaren müzelere götürülürler. Geçen yazılarımızda okuduğunuz gibi, Danimarka’da ilköğretim 10 yıldır. Bu 10 yıllık süre içinde öğrenciler en az 20 kez müzeye götürülürler. Müzeye veya diğer gezilere gitmeden önce öğretmen, gidecekleri müze veya gezi hakkında öğrencileri bilgilendirir, öğrenciler de hazırlık yaparlar. Yani gitmeden önce öğrenciler, gidecekleri müze ve yer hakkında genel bir bilgiye sahip olurlar. Gezinin bir sonraki haftasında gezip gördüklerini daha ayrıntılı şekilde derste işlerler, çalışmalar yaparlar, sunum yaparlar, konuyla ilgili duvarlara resim vb. yazılar asarlar. Haliyle bu şekilde çalışma, öğrencilerin zihninde kalıcı olur, kültürel bir zenginlik olarak ülkesine ve milletine bağlılıkları artar, vatandaşlık duyguları ve aidiyetleri gelişir. Danimarka’da işin ilginç tarafı, eğitim bakanlığının adı bizdeki gibi;  “Millî Eğitim Bakanlığı” değil yalnız  “Eğitim Bakanlığı” dır, yani başında  “millî” kelimesi yoktur, ama bütün tedrisat evrensel olmakla beraber  “millî” dir.

Danimarka’da öğrenciler, okulun götürdüğü müze ziyaretleri ve gezilerle kalmazlar, en az okulun gezdirdiği kadar da aileleri ile birlikte müzelere giderler. Müze ziyaretleri kültürün bir parçası haline gelmiştir.

Danimarka, (Vikingler) çok eski bir tarihe, devlete ve zengin bir kültüre sahip olsa da, elbette Türkiye ile kıyaslanması mümkün değil. Türkiye, bir medeniyetler beşiği. Tarih boyunca yüzlerce millet ve devlet bu topraklarda kurulmuş, medeniyetlerinden izler bırakmışlardır. 1000 yıldır da Türk yurdu olarak Türk ve İslam medeniyetinin mührü vurulmuştur.

Müzeler, insanlığın ortak mirasının paylaşılmasını sağlar. Gelecek nesillerin geçmişlerini anlamalarına yardımcı olur. Müzeler, insanlığın ve toplumların ortak hafızasıdır. Geçmişi günümüze taşıyan ölümsüz hafızalardır. Geçmişi günümüze taşıyan ölümsüz hafızalardır. Tarihimizdir, kültürümüzdür. Birkaç yıl önce, bir arkadaşımla ziyaret ettiğim Kopenhag’da Türk ve İslam eserlerinin de bulunduğu  “Davids Samling” müzesinde gördüğümüz eserler göğsümüzü kabarttı.

Her türlü gezi ve ziyaretler, insanların bilgi ve görgülerini artırır, ufuklarını genişletir. İnsan okuduğu, bildiği ve gezdiği kadar dünyayı tanır, hayalleri de o kadardır.

İnsanlar, öğrendikleri ve yaşadıkları değerler kadar değerlerine bağlıdırlar. Özellikle son yıllarda kültür emperyalizmi çocuklarımızın ve gençlerimizin değerlerini yıprattı ve hatta kopardı. Tabiat boşluk kabul etmez. Boşluğu sen doldurmazsan bir başkası doldurur. Çok şükür, son yıllarda birkaç tarihi film yapıldı da biraz teselli bulundu. Ama bunlar devede kulak. Yüzlerce tv kanalından Türk ve İslami değerlere uzak filmler ve programlar nesilleri mankurtlaştırıyor.

Maalesef, devletin sabit bir millî kültür politikası olmadığı için, her partiye ve her bakana göre ve rüzgarın esişine göre politikalar değişiyor. Bilmeyenlere acı bir hatıra olarak hatırlatalım. 1978 ve 1979 yıllarında birkaç istisna resim dışında, Türk büyüklerinin resimleri okulların duvarlarından kaldırılmıştı.

Müzeler, tarihi ve sanat eserlerini sergileyerek milletin kültür ve medeniyetlerini tanıtırlar. Geçmiş medeniyet ve kültürleri yeni nesillere anlatır, öğretir, köprü kurar. Yalnız ait olduğu milleti değil, tüm insanları aydınlatır.

Eğitimin dört duvar arasında olmadığını, gezmenin ve gezerek öğrenmenin eğitim için çok daha önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Tarihi binalar, mekanlar ve özellikle müzeler sosyal öğrenmenin en elverişli olduğu alanlardır.

En önemli öğrenme merkezleri okullardır. Ancak, öğrenilen her şey sadece okullarla sınırlı değildir. Okul dışında da çok şey öğrenebiliriz. Günümüzde okullarda öğrenme süreci gittikçe azalmaktadır. Bunu,  “Koronavirüs” sürecinde hep beraber yaşayarak öğrendik. Derslerin zaman zaman sınıf ortamlarının dışında, sanat galerilerinde, müzeler gibi farklı ortamlarda işlenmesinde büyük faydalar vardır.

Dikkat dağınıklığı ve okuma güçlüğü olan bir çocuğu gezilere ve müzelere götürerek onun özgüven kazanmasına yardımcı olabiliriz. Çocuğa okuma zevki verebilir ve onu derslere ve motive edebiliriz.

Müzelerin eğitim alanında sağladığı faydalar:

Tarih sevgisini ve şuurunu aşılar.

Müzeler, tarihin aynasıdır. Öğrenciler, derslerde anlatılmayanı görerek, sorarak ve yaşayarak öğrenirler.

Çocuklar, müzede gördükleri çok şeyi bilmedikleri için merak duyguları ortaya çıkar. Meraklarından sorarak öğrenmek isterler. Bu merak duygusu, beraberinde soruları da getirir. Sorular da güzel ve kalıcı öğrenmeyi sağlar. Bu sorular, zaman zaman yetişkinlerin de de bilmediği sorulardır. Çocuklarla beraber büyükler de öğrenir. Çok yıllar önce ikiz çocuklarımı henüz 6 yaşlarında iken Mevlana Müzesine götürdüm. Müzede medfun bulunanların kıyafetleri ve başlarındaki sarıkların farklı oluşlarını bana sordular. Bildiğimi sanıyordum, ama soru karşısında bilmediğimi anladım ve görevliye sorduk o bizi bilgilendirdi. Buna benzer bir olayı aynı yıl, bugünlerde gündemde olan  “Ayasofya Camii / Müzesi”nde sorduğu  “cami niçin müze oldu?” sorusuna, ben de görevli de çocuğun anlayacağı bir cevap veremedik.

Müze ziyaretleri sadece çocuğunuz için değil, sizin için de faydalıdır. Çocuklar her gördükleri yeni şeylerden bir şeyler öğrenirler. Bilgi dağarcıkları genişler, haliyle hayal ve merak dünyaları da genişler, ufukları gelişir.

Müze ziyaretleriyle hem çocuklarımızla güzel vakit geçirir, anne-baba olarak hem kendimiz, hem de çocuklarımız yeni fikirler ve bilgiler kazanırız.

Müzeler, gerek çocuklar ve gerek yetişkinlerin merakını uyandırır ve hayal gücümüzü geliştirir.

Sevgili Okurlarım,

Sevgili Ebeveynler,

Çocuklarımızın tarih sevgisi ve tarih şuurunu kazanmaları için önümüzde binlerce imkan vardır. Müzeleri yerinde ziyaret edemeyenler, hiç olmazsa Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul Panorama 1453 Tarih Müzesi’ni online olarak veya YouTube’den çocuğunuzla seyredebilirsiniz. Konyalılar, şehrimizde bulunan Şehitlik Müzesi veya benzeri diğer müzeleri gezmek, bir hafta sonunda en fazla iki saatinizi alır. Bu ziyaretlerden siz ve çocuğunuzun kazanımları dünyaya bedeldir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D. Emin Bilge Arşivi