KONYA HABER
Konya
Parçalı az bulutlu
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,9972 %0,39
48,6621 %0,59
8.759,15 % 0,55
Ara

Tarım ithalat ile yönetilir mi?

YAYINLAMA:

Merhaba değerli dostlar tarım sezonuna girilmiş iken ekonominin kalbi olan alanımıza bir değinmek isterim. İthalat ile tarımın yönetilip yönetilemeyeceği meselesi derin bir konudur, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik, sosyal ve çevresel boyutları da içeren karmaşık bir yapıya sahiptir. Tarım sektörü, diğer sektörlerden farklı olarak yalnızca arz-talep kurallarıyla yönlendirilemez çünkü gıda üretimi, toplumların en temel ihtiyaçlarından biri olan beslenmenin teminatıdır. Bu nedenle, tarım sektöründe alınacak her karar, sadece ekonomik göstergelerle değil, aynı zamanda gıda güvenliği, üretici refahı, kırsal nüfusun korunması, çevresel sürdürülebilirlik ve dışa bağımlılığın azaltılması gibi çok yönlü hedefler doğrultusunda şekillendirilmelidir. Bu bağlamda, ithalatın tarımın yönetiminde ne derece etkili ve uyumlu olabileceği, kısa vadeli kazanımlar ile uzun vadeli yapısal etkilerin dikkatle dengelenmesini gerektirir. Tarım politikalarında ithalata başvurulmasının temel gerekçeleri genellikle iç üretimin yetersizliği, ürün fiyatlarında aşırı dalgalanma, tüketici fiyatlarının kontrol altına alınması ve piyasa rekabetinin sağlanması gibi unsurlardır. Özellikle arz açığı yaşanan dönemlerde ithalat, tüketiciyi korumak adına kısa vadeli bir çözüm olarak tercih edilebilir. Ancak bu tercih, yerli üreticinin üretimden uzaklaşmasına neden olacak ölçüde kontrolsüz ve sürekli hale geldiğinde, tarım ekonomisinde ciddi yapısal bozulmalara yol açabilir. Çünkü üretici, maliyetlerin yükseldiği, desteklerin yetersiz kaldığı ve ithalatla rekabet edemediği bir ortamda üretimden çekilmeye başlar. Bu durum, üretimin azalmasına, tarımsal altyapının zayıflamasına, kırsalda istihdamın düşmesine ve ülkenin gıda arz güvenliğinin riske girmesine neden olur. İthalata dayalı bir tarım politikası, geçici rahatlama sağlasa da uzun vadede tarım ekonomisinin dinamiklerini olumsuz etkileyebilir. Örneğin temel gıda ürünlerinde sürekli ithalat yapılması, yerli üreticiye fiyat yönünden dezavantaj getirir. Bu da ürün deseninin daralmasına, ekili alanların azalmasına ve tarımın cazibesini kaybetmesine neden olur. Tarım sadece ekonomik bir faaliyet değil aynı zamanda sosyal bir yapıdır; kırsal nüfusu ayakta tutar, bölgesel kalkınmayı destekler ve gıda güvencesi sağlar. Dolayısıyla tarımda üretimin sürekliliği, sadece çiftçilerin değil, tüm toplumun ortak çıkarı açısından hayati öneme sahiptir. İthalat ile tarım ekonomisinin bağdaşabilmesi ancak belirli koşullar altında mümkündür. Bu koşulların başında ithalatın yerli üretimi tamamlayıcı nitelikte olması, geçici ve planlı biçimde yapılması, ithalata başvurulurken yerli üreticiye yönelik destek politikalarının da eş zamanlı yürütülmesi ve ithalatın stratejik ürünlerle sınırlı tutulması gelmektedir. Aksi halde plansız ve sürekli ithalata dayalı bir yapı, ülkeyi dışa bağımlı hale getirir ve ulusal tarım politikasını dış kaynaklara mahkum eder. Örneğin dünya piyasalarında yaşanacak fiyat artışları ya da tedarik zinciri kırılmaları gibi dışsal şoklar, gıda güvencesini tehdit eder hale gelir. Nitekim pandemi döneminde ya da küresel krizlerde yaşanan tedarik sorunları, üretimin ülke içinde güvenli şekilde sürdürülmesinin ne denli hayati olduğunu göstermiştir. Ayrıca ithalat, sadece ekonomik değil, sosyo-kültürel etkiler de yaratır. Yerli üreticinin değer zinciri dışında bırakılması, tarımsal bilgi birikiminin kaybolmasına ve köy yaşamının çözülmesine neden olabilir. Tarım aynı zamanda bir kültürdür; bölgesel ürünler, yerel tohumlar ve geleneksel üretim biçimleri, ülkenin tarımsal mirasının bir parçasıdır. Sürekli ithalatla bu miras da zarar görür. Tarım ekonomisi yalnızca piyasa verimliliğiyle değil, aynı zamanda sosyal sürdürülebilirlikle de yönetilmelidir. ithalat, tarım sektörünün yönetiminde ancak sınırlı ve tamamlayıcı bir araç olarak değerlendirilebilir. Gıda güvenliği, yerli üreticinin korunması, kırsal kalkınma ve sürdürülebilirlik gibi temel hedefler göz önüne alındığında, ithalata dayalı bir tarım politikası uzun vadede sürdürülebilir değildir. Tarım ekonomisinin sağlıklı bir şekilde işlemesi, üretim planlaması, yeterli destekleme politikaları, tarımsal altyapının güçlendirilmesi ve çiftçinin rekabet gücünün artırılması gibi unsurlara dayanmalıdır. Bu yapı oluşturulmadan yapılan ithalat, kısa vadeli rahatlama sağlasa da, ülkenin tarımsal geleceğini riske atar. Bu nedenle ithalat, ancak üretimin olmadığı veya yetersiz olduğu koşullarda, stratejik ürünler için geçici bir çözüm olarak kullanılmalı, tarımın temel politikası ise yerli üretimin teşviki ve güçlendirilmesi üzerine kurulmalıdır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *