Dilanur Betül Devir

Dilanur Betül Devir

“Ben”cilliğin gölgesinde toplumsal saygı

“Ben”cilliğin gölgesinde toplumsal saygı

Geçen gün televizyonda bir yarışma programını izliyordum. Hepimizin bildiği şu malum yemek yarışması. Hani akşamlarımızı gasp eden, iletişimimizi alt üst eden, ekranlara yapışıp kaldığımız aslında faydalı bir şey de öğrenemediğimiz yarışma var ya; o işte… Yarışmacının biri takım olmanın saçmalığından dem vurup, “bana ne başkasından ben kendime bakarım, bakmalıyım” minvalinde sözler sarf etti.

Aynı şeyi toplumda çok sık duymaya başladık. Sanki hayatımız bu toplumun içerisinde geçmiyormuşçasına bir vurdumduymazlık, bencillik ve toplumu dışlama…

Oysa biz topluma saygıyı kendimize olan saygı olarak öğrenmiş, kabul etmiş, yaşamıştık. Ne hale geldik! Bencil bir toplum olup gitmekteyiz. Oysa toplumsal saygı, insanların farklı görüşlere, inançlara, yaşam tarzlarına ve değerlere saygı göstermesini ifade eder. Bu, insanların kendileri gibi düşünmeyenlere ve farklı bakış açılarına saygı duymaları anlamına gelir. Toplumsal saygı, birbirimizin haklarına, özgürlüklerine ve duygularına saygı göstererek barış içinde bir arada yaşamanın anahtarıdır.

Toplumsal saygı, önyargıları ve ayrımcılığı azaltmaya yardımcı olur. İnsanlar birbirlerini daha yakından tanıdıkça ve farklı perspektifleri anladıkça, önyargıların yerini anlayış ve empati alır. Toplumsal saygı, hoşgörüyü teşvik eder ve insanları daha özgürce ifade etmeye teşvik eder.

Ancak toplumsal saygı, sadece farklı düşüncelere saygı göstermekle sınırlı değildir. Aynı zamanda insanların cinsiyet, yaş, etnik köken, ekonomik durum gibi farklılıklarına da saygı göstermeyi içerir. Her birey, toplumun bir parçasıdır ve değeri bu farklılıkları kucaklayarak tamamlanır.

Toplumsal saygı, iletişimi geliştirir ve işbirliğini teşvik eder. İnsanlar farklı görüşleri açıkça ifade edebildikleri ve karşılıklı anlayışla dinledikleri ortamlarda daha sağlıklı diyaloglar kurabilirler. Bu da toplumsal ilişkilerin daha olumlu ve yapıcı bir şekilde ilerlemesine katkı sağlar.

Toplumsal saygı, bireyler arasında olumlu bir atmosfer yaratır. İnsanlar kendilerine değer verildiğini hissettiğinde daha mutlu, daha güvende ve daha rahat hissederler. Bu da toplumun genelinde daha iyi bir yaşam kalitesini destekler.

Sonuç olarak, toplumsal saygı, farklılıkları kabul etmek, anlamak ve değer vermek anlamına gelir. Toplumsal saygı, bir toplumu bir arada tutan ve bireyler arasında olumlu bir etkileşim sağlayan önemli bir değerdir. Her birey, toplumsal saygıyı benimseyerek, daha adil, daha hoşgörülü ve daha birleştirici bir toplumun parçası olabilir.

Biz ise kendimizi toplumdan soyutlayıp “ben” diyoruz. Olmaz, olamaz. Yaşadığımız toplumun bir parçası olamazsak, toplum içerisindeki vazifemizi eksik yaparsak maddi ve manevi olarak ilerleyemeyiz. “Ben”cillik en önce toplumsal saygıyı zedeler. Onun bittiği yerde de başka şeyi konuşmanın anlamı olmaz.

Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dilanur Betül Devir Arşivi