Mâverdi’den İnciler
Son yazılarda hep teknolojilere, bugüne ve geleceğe odaklanmıştık. Bugün tekrar bir geri bakış yapıp idari tarihimizden çıkarılacak derslere döneceğiz. Bu dersleri aslında asırlardır yazıyor kıymetli alimler, kıymetli ashab-ı devlet. İdare tarihi böyle eserler açısından oldukça zengin.
Orhun kitabelerini de bu minvalde anmak mümkün, özellikle Tonyukuk kitabesini.
Daha nice eserler, nice isimler. Kâtip Çelebiler, Koçi Beyler, Nizamülmülkler, Defterdâr Sarı Mehmetler, Kınalızade Ali Çelebi’den Aşık Çelebi’ye nice ilim adamları devlet adamları yöneticilere tavsiyeler sunmuş, yöneticilere doğru yönetimin sırlarını fısıldamış.
Bunlardan birisi de Mâverdi, tam künyesiyle Ebü’l-Hasen el-Mâverdi. Çok önemli eserleriyle yöneticilere, devlet adamlarına, ilim adamlarına ışık olmuş bir isim. El-Aḥkâmü’s-Sulṭâniyye, Teshîlü’n-Naẓar, Ḳavânînü’l-Vizâre, Edebü’d-Dünya ve’d-Din gibi eserleri devlet meselelerine ışık tutan kandillerden.
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından Mâverdi’nin Siyasetnamesi adıyla günümüz Türkçesine aktarılan Dürerü’s-Sülûk fî Siyâseti’l-Mülûk[i] eseri ellerimde nicedir ve üzerinde düşünelesi eserlerden. Bu eserin ellerimize ulaşmasına emek veren Sayın Abdüsselam Arı ve serinin editörleri Özgür Kavak ve Hızır Murat Köse büyük teşekkürü hak ediyor. Onların vesilesiyle yönetim düşüncemizin fikri zenginliğine dair yeni eserlere yeni kaynaklara ulaşmış oluyoruz.
Mâverdi, eserin ismini -biraz haddimizi aşarak belki de- birebir çeviri yerine manâen “Hükümdarların İzleyecekleri Siyasete Dair İnciler” olarak kısaca çevirmek mümkün. Kitap hem yöneticilerin ahlak yapısına dair hem de onların izleyecekleri siyaset hakkında tavsiyeleri içeriyor.
Biz buradan birkaç ders aktaralım. Yüzyıllar önce saçılmış bu inciler deniz altında kalmasın, naçizane vesilemizle okuyan herkesin gönlüne saçılsın diye ümit edelim.
Mâverdi’ye göre adil siyaset üç temele dayanır. Bunlar rağbet, rahbet ve insaftır.
Rağbet insanların iyi ve güzel olana teşvik edilmesidir. Böylece insanları kaynaşmaya, rızai itaate ve samimiyete yöneltecek yollar açılacaktır. Böylece astlar üstlere, millet devlete güvenecektir.
Rahbet ise kötü yollardan sakındırmak, o yollardan alıkoymaktır. Burada da temel ilke işini düzgün yapmaktır. İşini düzgün yapmayandan sakınmak, yapmayanları izleyip onları sonuçlarından sakındırmaktır.
İnsaf ise bu iki yolda adaletli olmaktır. Doğru yapanı tespitte de yanlış yapanı tespitte de adil olmaktır. Doğru iş yapanı takdir, yanlış iş yapanı tekdir insaf kavramının açıklamasıdır.
Mâverdi insafın uzantısı olarak intisaf kavramını zikreder. Yani hakkın teslimi…
Ne kadar da güzel ifade hakkın teslimi. Yani haklıya hakkını, haksıza hak ettiğini vermek. Adalet işte her ikisi için de gereğini yapmaktır.
İnsaf, intisaf, sonrasında da ehliyet der Mâverdi…
Bir filozofa rivayetle şöyle ifade eder meramını: “Yönetim, ehil görevlileri; ehil görevliler, ihsanda bulunmayı, ihsanda bulunmak malı; mal ise adaleti gerektirir.”
Adalet olmazsa mülk güvende olmaz, mülk olmazsa ihsan olmaz, ihsan olmazsa yöneticiler milletin/devletin malına musallat olur, velev ki yönetimde ehil yönetici olmasın.
Sözün özü; rağbet, rahbet, insaf, intisaf, liyakat. Her birinde bir hikmet her birinde bir doz ayarı gerek. Hepsinin temelinde ise adalet gerek.
Türk-İslam yönetim düşüncesinin temeli, siyasetnamelerin özü adalet dairesinin bir diğer tevârüsü.
Bunların yokluğu afet, eksikliği araz.
Sayın Arı’nın tercümesiyle Mâverdi’den aktararak bitirelim o zaman[ii]:
“Hükümdarların afeti kötü yaşayış, vezirlerin afeti kötü niyet,
Askerin afeti komutanlara karşı gelmek, halkın afeti itaatten ayrılmak,
Liderlerin afeti siyasi zafiyet, alimlerin afeti idarecilik sevdası,
Yargıçların afeti aşırı tamahkârlık, adil insanların afeti takva azlığı,
Hükümdarların afeti askerlerin birbirine düşmesi, adil kişinin afeti yöneticilerin doğrudan sapması,
Cesur kişinin afeti kararlılığını kaybetmesi, güçlünün afeti rakibini zayıf görmesi,
Asaletli kişinin afeti kader engelleri, hazırlık yapan kişinin afeti planlarının çökmesi,
İyilik yapanın afeti başa kakma çirkinliği, günahkarın afeti suizandır.”
Vesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.