Nasrettin Hoca’dan bize yapay zekâ strateji belgesi
Geçen yazıda çok önemli bir gelişmeden bahsetmiştik bu köşede. Türkiye Yapay Zekâ Stratejisi yayınlanmış ve bu alanda büyük bir adım atılmıştı. İşte daha önce de ifade ettiğimiz üzere bugün bu strateji belgesini ele alacağız.
Aslında mesele tüm dünyanın gündeminde, biz de erken olmasa da geç kalmadan bu adımı attığımız için mutluyuz. Gelelim strateji belgesinin içeriğine. Ne var ne yok belgede.
Nasrettin Hocayla anlatalım bu meseleyi:
Hoca bir gün karısına: “Hatun” demiş,
“Şu bizim komşu, çarıkçı, Mehmet Ağa’nın adı neydi?”
Karısı; “Kendin söyledin ya, efendi” demiş, “Mehmet Ağa.”
“Canım, dilim sürçtü işte... Ne iş yapar diyecektim.” demiş Hoca.
- “A efendi” demiş karısı, “Kendin çarıkçı demedin mi?”
- “Anlasana işte” demiş Hoca, “nerede oturuyor demek istedim.”
- “Efendi, bugün sana ne oluyor?” demiş karısı “Komşu dedin ya...”
Hoca birden sinirlenmiş. - “Aman be karı... Seninle de bir türlü konuşulmaz ki!”
İşte Nasrettin Hoca’nın ilk cümlesi gibi bir strateji belgemiz var şu anda. İçinde her şey var. Mevcut durum var, uluslararası karşılaştırmalar var, hedefler var, eylemler var, sorumlular belli. Yani yağ var, un var, şeker var. Helvacı da belli.
Bizim helvacımız büyük oranda Dijital Dönüşüm Ofisi olarak belirlenmiş durumda. Kimi ülkelerde bu işler için Dijital İşler Bakanlığı, Yapay Zekâ Bakanlığı gibi yapılar da var. Bizde ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle beraber kurulan ve Cumhurbaşkanına bağlı olarak faaliyet yürüten Dijital Dönüşüm Ofisi baş sorumlu. Bu ofisin altında Büyük Veri ve Yapay Zekâ Uygulamaları Dairesi Başkanlığı kurulmuş olduğunu da vurgulayalım. Tabi Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da ana belirleyici. İki başat aktörden ikincisi denebilir belki. Her ne kadar strateji belgesi iki ana aktör olarak belirtmiş olsa da eşitler arasında ikinci olarak sayılabilir belki bakanlık.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Millî Teknoloji Genel Müdürlüğü bu bağlamda zikredilmesi gereken diğer bir idari birim. Son olarak TÜBİTAK Yapay Zekâ Enstitüsü de belgede zikredilen ve önem atfedilen bir diğer kurumsal yapı.
Peki bu yapılar neyi hedefleyecek, ne yapacaklar, nasıl yapacaklar? Önemli olan sorular bunlar. Strateji belgesinin ana odağı bu konular.
"Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2021-2025"’ 2021/18 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’yle, 20/08/2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. On Birinci Kalkınma Planı ile Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programları doğrultusunda ve "Dijital Türkiye" ve "Milli Teknoloji Hamlesi" vizyonlarıyla hazırlanan UYZS 24 amaç ve 119 tedbir üzerine kurgulanmış. Yapay zekâ alanındaki ilk strateji belgemiz; bu alanda çalışmaların geliştirilmesi, genişletilmesi, derinleştirilmesi ve koordinasyonu gibi sonuçları hedefliyor.
2025 yılına kadarki süreyi kapsayan bu strateji belgesi Türkiye adına ciddi bir atılımı hedefliyor. Örneğin;
- Yapay zekâ alanının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya yönelik katkısını %5’e yükseltmek,
- Bu alandaki istihdam edilen kişi sayısını elli bin kişiye çıkartmak,
- Merkezî ve yerel yönetim kamu kurum ve kuruluşlarında yapay zekâ alanında istihdam edilen kişi sayısını bine yükseltmek. Yani kamuya bu alanda çalışan bin kişiyi alabilmek ki bu gerçekten önemli bir hedef.
- Yapay zekâ alanında lisansüstü düzeyde mezun sayısını on bin kişiye yükseltmek,
- Yerel düzeyde geliştirilen yapay zekâ destekli uygulamaların kamu alımlarıyla desteklenmesi ve ticarileştirilmesine öncelik tanınması da bir diğer hedef. Burada özellikle XI. Kalkınma Planı’nda da zikredilen yaşayan laboratuvarların önemli bir işlev görmesinin hedeflendiği açık.
- Uluslararası kuruluşların güvenilir ve sorumlu yapay zekâ ile sınır ötesi veri paylaşımı alanındaki düzenleme çalışmalarına ve standartlaşma süreçlerine aktif olarak katkı verilmesi de hedeflenmektedir. Bu hedef aslında süreçlerin içerisinde kalarak verilerin işlenme ve takip süreçlerine bilfiil dahil olabilme hedefimiz açısından oldukça önemli ve öncelikli gözüküyor.
- Son olarak uluslararası yapay zekâ endekslerinde Türkiye’yi ilk yirmi ülke arasına sokabilmek için çalışmalar yapılması hedeflenmektedir. Şu anki konumuyla farklı endekslerde otuzlarda ya da kırklarda yer alan Türkiye’nin atacağı adımların uluslararası standartları karşılaması ve karşılık bulması açısından bu hedef de gayet anlamlıdır.
Görüldüğü üzere beş yıl içerisinde gerçekleşmesi planlanan hedefler ciddi dönüşüm kapasitesine sahip. Somut olarak belirlenmiş katkılar ve amaçlar bizi umutlandırıyor. Tabi Nasrettin Hoca’nın ilk cümlesi gibi içinde her şey var ama sonra bazı kurumlarımız bazı yöneticilerimiz bazı sivil toplum örgütleri daha fazla un daha fazla şeker daha fazla yağ isteyip de helva yapmayı geciktirirlerse diyecek lafımız yok.
Biz baştan umutlandık. Gerisi helvacılarda. İnşallah 2025 yılına kadar helvamız hazır olur da afiyetle yeni hedeflere geçeriz.
Ümitliyiz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.