Doç. Dr. Cenay Babaoğlu

Doç. Dr. Cenay Babaoğlu

Türkiye İçin ‘Yapay’ zekâ

Türkiye İçin ‘Yapay’ zekâ

Bugünlerde çok önemli bir gelişme yaşandı Türkiye’de. Güzel de duyurusu yapıldı aslında ama çok az insan üzerinde konuştu belki de. Günümüzün teknolojisi yapay zekâ konusunda büyük bir adım atıldı memlekette. Hem de gerçekten büyük, söylem falan da değil. Kanlı canlı bir adım geldi ve Ulusal Yapay Zeka Stratejisi 2021-2025, 24 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayınlandı.

Böyle güzel haberler bizim gibi teknoloji haberlerini takip edip, dünya gündemini hasbelkader izleyenleri mutlu ediyor. Tarihler 2017 yılını işaret ettiğinde Birleşik Arap Emirlikleri, tarihin ilk yapay zekâ bakanlığını ilan ettiğinde gözler Türkiye’deki kamu kurumlarına dönmüştü. Türkiye’de de 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte kurulan Dijital Dönüşüm Ofisi ziyadesiyle memnuniyet vermişti.

Bir yanda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, diğer tarafta Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu gibi yapılar konunun ehemmiyetini anlatıyordu, lakin uygulamalarda henüz beklenen hızda ilerlenemiyor derken yapay zekâ adımı çok güzel bir gelişme oldu.

Aslında daha Dijital Dönüşümü Ofisi kurulurken kararnamede; “büyük veri analizi yapmak, öncelikli proje alanlarında yapay zekâ uygulamalarına öncülük etmek[i] Ofisin görevleri arasında sayılmıştı. Neydi peki bu yapay zekâ? Daha doğrusu yapay zekâyı pek çokları duydu artık ama kamu yönetimi için, devlet için neydi?

Devleti yönetirken hepimizin beklentisi en doğru kararlar malum, en iyi kararlar, en doğru politikalar. Ama bunun her zaman mümkün olmadığını da biliyoruz. Bazen siyaset bazen popülizm bazen zamanın ruhu bazen de sınırlı zekâ bizi en iyi kararlardan alıkoyuyor. Öte yandan göremediğimiz bazı hususlar da bazen engelleyici olabiliyor. İşte yapay zekâ gibi verileri işleyecek teknolojilerin gelişmesiyle insan aklıyla sınırlı olmayan rasyonel kararların da önü açılmış oluyor. Yani daha akılcı kararların, daha doğru kararların.

Daha önceki yazılarda bahsettiğimiz veri meselesini daha da kıymetli hale getiren teknolojidir yapay zekâ. İşin teknik boyutlarına burada girmiyoruz, ama kabaca öğrenmeyi öğrenen teknoloji desek yanlış olmaz sanki. Yapay zekâ eliyle makine öğrenmeyi ve işlemeyi öğreniyor ve size her adımda yardımcı olabiliyor.

En son COVID-19 krizinde bu teknolojiden çok güzel bir şekilde faydalanıldı. Örneğin hastalığın tespitinde semptomlar, MR, röntgen, tahliller gibi verileri değerlendiren yapay zekâlar hastalığı sistematik olarak tespit etmeye çalıştı. Ya da kalabalık yerlerde termal kameralar eliyle sistem potansiyel hasta tespiti için kullanıldı. Yine bölgesel ya da ulusal veri takibinde ve olası senaryolarda bu teknolojiden faydalanıldı. Velhasıl bu güzel ama tehlikeli yenilik salgın döneminde sağlık politikalarında oldukça işe yaradı. Tehlikeli diyorum, çünkü hala bu teknolojinin nereye gideceği meçhul. Mutlu son mu yoksa ilahi nihayet mi bilemiyoruz. Bir başka yazıda bu konuya ayrıca odaklanmak gerek ancak kamu yönetimleri açısından nasıl imkânlar sunduğunu anlatmak adına pandemi güzel bir örnek teşkil ediyor.

İşte Türkiye de bu teknolojiyi tüm kamu kurumlarında daha işlevsel kılmak için artık haritayı ve atılacak adımları belirledi. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi altında kurulan Büyük Veri ve Yapay Zekâ Uygulamaları Dairesi Başkanlığı rehberliğinde ve TÜBİTAK Yapay Zekâ Enstitüsü gibi güzide araştırma odaklı kurumların çabalarıyla bu alanda da adımızdan söz ettireceğimize şüphemiz yok.

Şimdilik ülke sıralamalarında çok iyi olduğumuz söylenemez. Şimdiye kadar altmıştan fazla ülkenin bu son adımı bizden önce attığını da buraya not edelim. Ancak amaçları ve yapılması gerekenleri ortaya koyan strateji belgesiyle yeni bir aşamaya geçtiğimizi de ifade edelim. Sırada bu adımları yerine getirmek, bu sürece uyum sağlayan kurumları teşvik etmek ve uyum sağlayamayanları da ihya etmek var.

Daha önce de ifade ettiğim gibi kamu yönetiminde teknoloji ve dijitalleşme tedbirli davranacağımız ama geleceği yakalayabileceğimiz ana alanlardan birisi. O yüzden bu süreçlerde tedbirli davranmak başka, işi yokuşa sürmek, süreci baltalamak ya da kurumlara fren yaptırmak başka.

O yüzden bu strateji belgesi ilan edildi ama yöneticilerimizden kaçı üzerine eğildi bilemiyoruz. O nedenle önümüzdeki yazıda bu adımları ve strateji belgesini ele alarak belki biz de birkaç kelam edebiliriz. Lakin şunu peşinen söylemekte fayda var ki, güzel bir çaba ve güzel bir çıktı meydana getirilmiş. Bu açıdan hem Dijital Dönüşüm Ofisi’ni hem Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı tebrik etmek gerekiyor.

Ümit edelim de bu çabalar ve emekler tez zamanda meyvelerini versinler…

 

 

[i] 10.07.2018 tarihli ve 30474 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı, https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/19.5.1.pdf, Md. 527

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. Cenay Babaoğlu Arşivi