Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Muhafazakarlar Gerçek Devrimcilerdir

Muhafazakarlar Gerçek Devrimcilerdir

Osmanlı Devleti, 18. yüzyılın başına kadar Avrupa’ya fütuhat için giden bir Asya Türk-İslam Devletidir. Bu Devlet, 17. yy’ın ortalarından itibaren ciddi iç ve dış arızalar gösterdiyse de bunlar, II. Viyana Kuşatmasının başarısızlığıyla meydanda acı bir şekilde görülmüştür. Maliye ve askeriye odaklı arızları gidermek ve eski muhteşem günlere dönmek için kadim düşmanından, askeri teknoloji ile başlayan, tanıma, öğrenme, kopyalama ve uygulama aşaması ne Japonya ne de Rusya gibi başarılı olamadığı gibi, feci şekilde Osmanlının ölmesinde önemli rol oynamıştır.

1720-1950 yılları arasında yaşanan bu süreçte II. Abdülhamid dönemi, bir parantez olarak görülmekte ve kurtuluş reçetesi Avrupa odaklı, devrimci yerine evrimci, kontrolsüz liberalizm yerine düzen ve otorite, Avrupa yerine İslam ve tarih, Kolej yerine Hamidiye İdadileri, Rum ve Yahudiler yerine Kürt, Arap ve Arnavutlar sistemde esas alınmıştır. Bunun tersi olarak, 1908 yılında iktidara devrimle gelen Jön Türkler ise bir adamın 33 yılda yaptığı başarıyı üç kişi 3 yılda gösteremedi ve ülke 9 yıl içinde tarihten silindi. 1923’ten itibaren ise Atatürk dönemi (1923-38) arası dönem pragmatist ve kurtuluş odaklı dönem hariç, İnönü dönemi cebren ve hileyle Batıcı olarak uygulanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Jön Türklerin (İttihat ve Terakki Partisi) ruhunu devam ettiren CHP olurken, II. Abdülhamid’in ruhunu devam ettiren ise Demokrat Parti ve Adnan Menderes olmuştur. Adnan Menderes’e göre CHP şöyledir:

Esasen öteden beri milletçe kalkınmamızın düşmanı kesilmediler mi? Şimdiye kadar memleketin muvaffakiyetlerinden birisini dahi kale alıp bahsettiler mi? Türk milletinin zekâ ve gayretinin mahsulü olan bin bir eserden birisine bile başlarını çevirip baktılar mı? Milletin olan her güzel şeyden birisini dahi benimsemek faziletini gösterdiler mi? Hayır. Aksine her muvaffakiyeti bir felaket her güzel ve muhteşem eseri bir zarar diye göstermek için seneler ve senelerdir nasıl çırpındıklarını milletçe bilmiyor muyuz?

Menderes’le başlayan Büyük Türkiye ideali, Demirel, Erbakan, Özal, Bahçeli ve Erdoğan’la devam etmektedir. Burada iflas eden batıcılık yerine Asya, İslam ve Türk öncelikli olarak, milli ruh ve tarih, düşüncenin özünü oluşturmaktadır. Büyük Türkiye idealine ulaşma süreci, 1964-71 arası Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel, Bu tarihten itibaren AP içinden çıkan MSP ve MHP ile bölünmüş toplumsal yapıda Milliyetçi Cepheler olarak devam etmiştir.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra aynı ruh dört eğilimi birleştiren Turgut Özal üzerinden devam etmiştir. Özal’a göre, İttihatçılar koca İmparatorluğu bozuk para gibi harcamış ve II. Abdülhamid gerçek bir kahramandır.

Refah Partisi’nin DYP ile 1996-97 arasındaki bir yıllık iktidarı hala hafızalarda durmakta ve günümüz siyasetin doğmasına sebep olan 28 Şubat Darbesiyle sonlanmıştır. Bugün AK Parti ve Başkan recep Tayyip Erdoğan bu dönemin acılarıyla yoğrulmuştur.

MEB kitabından okuduğu bir şiirle hapse konulan ve muhtar bile olamayacağı söylenen, Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 14 Ağustos 2001 yılında kurulan, Adalet ve Kalkınma Partisi, 3 Kasım 2002 yılından beri 20 yıldır aralıksız iktidarda bulunmaktadır.

0014.jpg

Fotoğraf.4 (2014 yerel seçim kampanyasında sesi kısılan Recep Tayyip Erdoğan’a Diyarbakır’da gösterilen tezahürat-Foto: Hüseyin ŞEYHANLIOĞLU-Diyarbakır/2014)

Erdoğan’ın halefi olan Adnan Menderes’e göre, Atatürk devrimlerinin tutanı var tutmayanı var halkın tutmadığı devrimler bizde tutmayacağız. Erdoğan ise halk ne istemişse onu cesurca yapmıştır. Adnan Menderes’in liderliğindeki DP’den başlayıp, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti döneminde yapılan Büyük Türkiye faaliyetlerinin önemli icraatları şunlardır:

  1. Osmanlı tarihinden gelen Büyük Türkiye ruhuna bağlılık,
  2. Balkanlar, Kafkasya ve İslam Dünyasına dönük siyaset. Örneğin, Menderes döneminde Libya, Filistin ve Cezayir’e yapılan gizli askeri yardımlar, Erdoğan döneminde Libya’ya fiilen ve resmen destek olmuştur. Doğu Akdeniz ve Karadeniz’e cesurca kement atılmıştır,
  3. DP döneminde başlayan İstanbul’un onarımı ve 500. Yıl kutlamaları, Erdoğan döneminde tarihi eserlerin onarımı, Ayasofya’nın camii olarak açılması ve Taksim’e Camii yapılmasıyla zirveye ulaşmıştır.
  4. Menderes zamanında (1958) Küçük Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi ile başlayan çalışmalar, Erdoğan döneminde 2010 yılında başlayan, Mersin Akkuyu’daki 4 güç üniteli merkeze, bugün itibariyle 3. güç ünitesinin iç kabuğu yerleştirilmiş ve tamamı 2 yıl sonra ile tamamlanmak üzeredir. Bundan sonra Sinop ve araştırması yapılan bir yer ile Nükleer enerji çalışmaları hızla devam etmektedir.
  5. Atatürk döneminde uçak ve deniz bombası üreten (1930) ancak İnönü CHP’si zamanında fabrikası soba borusu üretimine dönüştürülen Şakir Zümre, Mısır ve Suriye’de silah fabrikası kuran ve İstanbul’daki silah fabrikası patlatılan Nuri Killiğil ve tüm yalvarmalarına rağmen uçak fabrikası iflas ettirilen Nuri Demirağ’a karşın Menderes zamanında, montaj da olsa ilk Türk Traktör fabrikası (1950:16 000’den 42 000’e çıkmış), Gübretaş, Şeker fabrikaları, GAP ve Seyhan ve Keban gibi Barajlar, İstanbul ve Birecik gibi köprüler, kara, deniz, hava ve demir yollar,
  6. İlk milli araba ve motor yapım çalışmaları, ODTÜ gibi Üniversiteler gibi ilk ağır sanayi çalışmaları başlamıştır. Erdoğan döneminde ise bunlar muasır medeniyet seviyesine çıkarılmış YHT, otobanlar, Osmangazi ve Çanakkale gibi köprülerin yanı sıra SİHA, füzeler, helikopter ve uçak başta olmak üzere kurumsallaştırılmıştır.
  7. Kriz üretme potansiyeli yüksek olan, Parlamenter sistemden Başkanlık sistemine ve Çankaya’dan Beştepe Külliye’sine geçen yeni siyasi sistem,
  8. Sağlık, sosyal ve eğitim alanında köklü değişiklikler olmuştur.
  9. İç ve dış bürokratik, maliye, askeri vesayet dönemi kırılmıştır,
  10. DP döneminde ekilebilir arazi 4 milyon hektardan 8,5 milyon hektara ulaşırken bu oran, bugün 40 milyon hektar civarındadır.

Kısaca bahsettiğimiz bu çalışmada, bugün Türkiye, Büyük Türkiye ruhunu üç asır sonra tekrar yakalamıştır. Bunların devamı ve Dünyadaki ilk beş ülkeden biri olmanın şartı ise milli ruha sahip, liyakat ve ehliyetli kişilerle bir pergel gibi sabit ayakla dünyaya bakmaktan geçmektedir. Yaptığı icraatlarla, Türkiye tarihinde muhafazakârların gerçek devrimciler olduğunu ispatlamıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Arşivi