Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali ve Türkiye

Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali ve Türkiye

Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali ve Türkiye

Yedinci gününe giren ve Rusya’nın, şu ana kadar psikolojik, medya, ekonomik, sosyal ve askeri açıdan başarısız olduğu ve bu nedenle nükleer kartını da sahaya sürdüğü Armageddon savaşını çok az insan bekliyordu.

Tanrıyı kıyamete zorlayan bu savaş, akla aşağıdaki soruları getirmektedir. Bu yazıda bu sorulara cevap aranmak ve bunların başta Türkiye olmak üzere küresel etkileri tartışılacaktır.   

  • Yıllarca oynadığı siyasi komedyen rolünü şu an resmen de yaşayan ve bugün İsrail’den sonraki tek Yahudi asıllı Devlet Başkanı olan Vladimir Zelensky ve Batı orkestra (AB/D) ekibi, Rus ayı süvarisi olan adaşı Putin’i mağaraya mı hapsetmek istediler?
  • Ukrayna, oltanın ucunda sallanan bir balık gibi Rusya’ya uzatılan ikinci bir Afganistan olabilir mi?
  • Tarihte ilk görülen Çin ve Rus ittifakı kırılabilir mi?
  • ABD Başkanı Biden’in Birliğin Durumu konuşmasında katılımcıların maskesiz olmaları ve Pandemi’nin bitmesi?
  • Küreselcilerin Yeni bir Dünya Düzeni mi uygulanıyor?

 

Rusya’nın Stratejik Önemi ve Dünya Hâkimiyeti

Siyasi coğrafyanın Dünya güç dengelerine olan etkisini ’Tarihin coğrafya mihveri’ adlı bir teoriyle ilk defa kapsamlı bir şekilde araştırarak dile getiren, İngiliz Kraliyet donanmasında görevli, siyasi coğrafyacı Amiral Sir Halford Mackinder’dir.

https://www.stratejikortak.com/wp-content/uploads/2020/02/Mackinder-Jeopolitik-Modeli.png

Halford J. Mackinder’in Jeopolitik Modeli / Halford John Mackinder (1861-1967)

Asya, Avrupa ve Afrika kıtasını Dünya adası olarak tanımlayan Mckinder için bu adanın ‘Heartland’ı (Kalbgah) olan yer Mezopotamya’dan başlayarak Çin seddini aşan ve Japonya’ya kadar uzanan bölgedir. Tarihte bu bölgenin kontrolünü ele geçiren kavimlerin Doğu Avrupa, Ön Asya ve Afrika’ya kadar olan bölgelerin hâkimiyetini ele geçirdiği görülmektedir.

Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali ve Türkiye

Çin, Pakistan, İran, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan arasında Afganistan ve Asya Kıtası.

 

Mckinder, Tarihin Coğrafi Mihveri üzerinde 25 Ocak 1904 tarihinde Kraliyet Coğrafya Cemiyetine sunduğu teorisini şu özlü ifadelerle sunmaktadır: “Doğu Avrupa’ya hâkim olan Merkez bölgeye hâkim olur, Merkez Bölgeye hâkim olan Dünya adasına hâkim olur. Dünya adasına hâkim olan Dünya’ya hâkim olur.”  Bu saha Lübnan, Toros ve Zağros Dağlarından Basra Körfezine inen iç Verimli Hilal’in  (Fertile Crescent) adeta bahçe duvarı konumundadır. Bahçe duvarını aşan ülkelerin (Moğol, İngiliz, ABD ve Rus) Verimli Hilal’ı de kontrol ettiği görülmektedir.

1991 yılında SSCB’nin dağılmasıyla Batı, boşluğu hemen doldurmuş ve Irak başta olmak üzere Doğu Avrupa’nın tamamını kontrolü altına almıştır. Ancak Putin’in 2000 yılında başa geçmesinden sonra Rus Derin Devleti (KGB) ipleri kontrol altına almaya başlamış ve başta Çeçen savaşı olmak üzere NATO sınırlarında dolaşan Gürcistan ve Ukrayna’ya gereken dersi vermiştir.

Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali ve Türkiye

Rusya’nın bu süreçte Putin doktrini olarak da görülebilen, üç nokta üzerinde durduğu görülmektedir: NATO’nun Doğu’ya doğru genişlemesinin durdurulması, Doğu Avrupa’ya Rusya hedefli uçak, füze ve nükleer silahların yerleştirilmemesi ve Ukrayna’nın NATO’ya alınmaması…

Batı’nın İkiyüzlü Tepkisi

Son iki yüzyılda Dünya, Küresel birkaç aile/şirket tarafından yönetilmektedir. Bu ailelerin temelini oluşturan, 1200 yılından Kudüs’ten çıkarılan Tapınakçılar, önce Paris Temple (P2)semtine ardından da 1315 yılında İngiltere’ye geçtiler. Bugün bile London City bu grupların elindedir. Buradan gelen sermaye ve İslam Dünyası’ndan gelen ilimle İngiltere’de sömürgecilik ve sanayi devrimi yaptılar. Aksine İngiltere’nin üç beş blok taş dışında ne bir tarihi ne de ekonomik kaynakları vardır. Bu güçler tarafından yapılan, İngiltere’de 1648 Muhteşem Devrimi, 1789 Fransız Devrimi, 1917 Rus Devrimi aynı tesbihin taneleri görülebilir. Bu süreçte Rusya daima Osmanlı’ya karşı çekiç olarak kullanılmış ve aksine davranınca ezilmiştir. Şu anda Putin, bu sürece aykırı davranıyor ve Putin, tasfiye ediliyor. Sermayesi küresel çetelere ait olan Çin’in de Rusya’yı terk edeceği rahatlıkla görülebilir. Kuşak yol’dan çıkması halinde benzeri akıbetin, Çin’in başına geleceği düşünülebilir. Çünkü yolun hamallık kısmı Çin’de ise, Avrasya tünelinden geçerek kaymak kısmı Londra’da bitmektedir.

Son 70 yılda ilk kez mavi gözlü sarışınlar veya Yahudiler ağlıyor desek yalan olur. Çünkü Avrupa’nın ortasında 1992-95 arasında en az 200 000 kişi Bosna’da öldürüldü ve soykırım yapıldı hem de bizzat AB-D tarafından. Ama bunlar Müslümandı. Meseleyi anladık artık.  Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle aynı hassasiyeti herkese gösterin. Filistin, Irak, Suriye Afganlara, …Ayrıca Rusya da Ukrayna’yı, Burhanettin Duran’ın tabiriyle “Suriye’yle kıyas kabul etmeyecek şekilde hassas” bombalıyor. Yani Halep, Musul, İdlib gibi bombalamıyor. Oralarda bir bombayla öldürülen insan sayısı burada bir haftada ölmemiş. (Yanlış anlaşılmasın hiç kimse öldürülmesin ama Rus ayısı demek ki dikkatli olabiliyormuş. Ve Küreselciler de istese ayıyı burnundaki halkadan çekebilir. Hüseyin Bağcı’dan ödünç aldım)  Çünkü ilk başta ceset torbası ve miğfer hazırlayan Almanya, pusudan kalkmış gibi bir günde 1000 tanksavar ve 500 stinger Ukrayna’ya vereceğini duyurdu. Japonya da 1904 gibi Rusya’ya saldırsa şaşırmayalım. Diğer Avrupa devletleri, hatta 1815’ten beri tarafsız olan İsviçre bile Osmanlı’ya karşı harekete geçen Haçlılar gibi boyundan uzun kılıcını kaldırmış ve Rusya’nın 11 milyar dolarına el koymuştur. Bu süreçte de AB üyesi ülkeler, bazı Rus bankalarının uluslararası para transfer sistemi SWIFT'ten çıkarılması, Rusya Doğrudan Yatırım Fonu projelerine katılım yasağı ile Rus Rublesi ve Borsa’sı yüzde 30 değer kaybetti.

IMF, Dünya Bankası ve Batı 7 günde milyar dolarları Ukrayna’ya yağdırırken, Afganistan, Yemen, Suriye ve Libya’da açlıktan çocuklar satılıyor ve satıl(a)mayanlar, botlardan atılıp kıyılara vuruyorlar.

Tarih ve Türkiye

Türkiye için, Rusya’nın güney komşusu olarak, Karadeniz’in kilidi ve İstanbul’un kuzey kapısı olan Kırım’ın 1792 yılında elimizden çıkması, günümüze kadar tüm felaketlerin başı olmuştur. Çünkü Osmanlı zamanında Fırat, Dicle, Tuna, Nil, Dinyeper ve Polonya Vistül Pax-Ottoman (Osmanlı Barışı) ile huzur içindeydi.

 

https://kafkassam.com/wp-content/uploads/k%C4%B1r%C4%B1mhanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1.png  

Fatih Sultan Mehmet zamanından beri 250 yıllık Osmanlı müttefiki ve İstanbul’daki en imtiyazlı eyalet olan Karadeniz’in kilidi Kırım Hanlığı kaybedildi. Ve bir asır sonra Ruslar İstanbul’u işgal edebilir hale geldiler.

 

Recep İvedik’in Afrika macerasında Piton yumurtası kapma yarışması var. Recep, yumurtaları getirdiği gibi pitonun deliğinin önünde yumurtayla dans ediyordu. Sonuçta ise Recep, pitonu boynuna almış ve kuyruğundan sallıyordu. İster misiniz Putin de çizmeli mankurdu, Kadirovla paspas olsun ve kuyruğu bir komedyenin elinde meydana gelsin. Hitler böyle olmadı mı? Yoksa bu savaşın Rusya için normal şartlar altında hiçbir mantığı yoktur ve istenirse Ukrayna başka yolla da halledilebilirdi. Çünkü, bir Yahudi olan ve önce bir filmle, Halkın Hizmetkârı, halka tanıtılan ve bu adla kurulan partide Ukrayna Devlet Başkanı yapılmış, 95 Grubu’nun diğerleri gibi, İngiliz istihbaratı tarafından yetiştirildiği bilinen bir figürdür Zelensky. Pandemi kumpasından sonra gelen bu savaş oldukça düşündürücüdür.

I. Dünya savaşına benzeyen ilginç bir tiyatro oynanıyor... İki gemi kumpasıyla Ukrayna’ya saldıran, Osmanlı ama Alman Deniz Kuvvetleri Komutan Suşen ve İngilizlerden kaçan(!) Goben-Breslav’in Sivastopol’a saldırması sonumuzu getirdi. Biz ne Zelensky’ye değil Montrö ama Büyük Türkiye idealine bağlı olmalıyız. Komedyan ajanlar bizi bir daha Ruslarla savaştıramamalıdır. Kafkasya gibi anlaşabiliriz.

 

Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali ve Türkiye      

Ağlama duvarında Zelensky ve bir Filistinli

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Arşivi