Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Macron’un İslam’a ve müslümanlara açtığı savaş

Macron’un İslam’a ve müslümanlara açtığı savaş

Avrupa’da İslam düşmanlığı hortladı. Bu düşmanlığın başını bugünlerde Fransa Cumhurbaşkanı Macron çekiyor.

Türkiye’yle girdiği bilek güreşinde her alanda yenilen, yenildiğinde de ergen tavırlarıyla dalga konusu olan Macron.

Macron denilince sadece Fransa anlaşılmamalı. Küresel sermayenin şapkadan çıkardığı tavşan olduğunu unutmamak lazım.

Macron, 2 Ekim 2020’de yaptığı açıklamada, önce ‘’İslam dünyanın her yerinde kiriz yaşıyor’’ sonrasında da ‘’Fransa’da, cumhuriyetin ortağı olması için İslam’ın yapılandırılması gerekiyor.’’ dedi ve 9 Aralık 2020’de "İslamcı ayrılıkçı" fikirlerle mücadeleye ilişkin hazırlanan yasa tasarısının Bakanlar Kuruluna sunulacağını söyledi.

Tasarının, ülkenin yasa ve değerlerine aykırı hareket eden derneklerin kapatılmasını öngördüğünü ifade eden Macron, derneklerin finansmanının da daha sıkı şekilde kontrol edileceğini, bu hususta yasalara aykırı davranan derneklerin kapatılacağını söyledi.
Fransa Cumhurbaşkanı, bazı velilerin çocuklarının okulda müzik dersi almasını ve havuza gitmesini istememesinin sorun teşkil ettiğini öne sürerek ülkesinde İslam’a savaş açtığının işaretini de verdi.
Anlaşılacağı üzere İslam’ı yapılandırabileceğini zanneden bir hadsiz ve çapsız yönetiyor Fransa’yı. Ne büyük bir yanlışın içine düştüğünü anladığında muhtemelen çok geç olacak.

Fransa yıllarca Afrika’da sömürgeleştiği ülkelerde yaptığı ve yaptırdığı soykırımlarla biliniyor.

Katlettikleri masumların haddi hesabı yok. Cezayir ve Ruanda en şiddetlileri. Bugünlerde Fransa sömürdükleri ülkelerden gelen insanların ülkesi olmuş durumda. Elbette yaptıkları katliamların hesabının da bir gün kendilerinden sorulacağından korkuyorlar.

Bu korku üzerine inşa ediliyor her şey. 

Kendi ülkelerinin vatandaşı olmuş, sömürgelerden gelen vatandaşlarının sayısı her geçen gün artarken, doğum oranlarındaki düşüklük yakın gelecekte Fransızların kendi ülkelerinde azınlığa düşeceğini gösteriyor.

İşte bu gelişme hayatlarını kabusa döndürüyor.

16 Ekim 2020’de ajanslara bir haber düştü. 

Fransa’da bir öğretmen öğrencilerine Peygamber Efendimiz’e hakaret içeren bir karikatür gösterdiği için 18 yaşında Müslüman bir Çeçen tarafından kafası kesilerek öldürülmüştü.

Macron başta olmak üzere ortalığı ayağa kaldırdılar.

Sözde ifade özgürlüğüne sahip çıkıyorlar.

Emmanuel Macron da fırsatı kaçırmadı. Öldürülen öğretmenin görev yaptığı okula giderek yöneticilerden bilgi aldı. 
Macron, okul önünde yaptığı açıklamada, ülkesine birlik çağrısı yaptı. Saldırının "İslamcı bir terör saldırısı" olduğunu dile getirerek, "Bir öğretmenimiz, bir yurttaşımız, öğrencilerine ifade özgürlüğünü öğrettiği için öldürüldü. İslamcı terörün kurbanı oldu. Fransa'daki bütün öğretmenlere sesleniyorum. Bugün ve yarın, devlet bütün olanakları ile onların yanında olacak, onları koruyacak. Bu saldırı Cumhuriyet'in aydınlık değerlerine saldırıdır.’’ şeklinde konuştu.

Daha sonra öğretmen için yapılan cenaze törenine de katılan Macron, orada yaptığı konuşmada da "O Cumhuriyet değerlerine kendini adadığı için öldürüldü. O, İslamcılar bizim geleceğimizi istedikleri için öldürüldü. İslamcılar, onun gibi sessiz kahramanlar olduğu için emellerine ulaşamayacak" dedi.

Yetmedi.

Macron’un açıklamalarından sonra Peygamber Efendimiz’e hakaret içeren Charlie Hepdo karikatürleri bazı devlet dairelerinin duvarlarına yansıtıldı. İfade özgürlüğünü savunuyorlarmış güya.

Dertleri belli. Müslümanları tahrik etmek. 

Ne tesadüf değil mi?

Macron’un 2 Ekim’de yaptığı açıklamanın ardından bir öğretmenin bir müslüman tarafından kafası kesilerek katledilmesi, tehlike karşısında tepkisiz kalan kamuoyunu ne güzel de ikna eder.

Tam da istedikleri bu.

Bu işin bir istihbarat operasyonu olduğu çok net. Hem de başını Macron’un ve arkasındaki gücün çektiği bir istihbarat operasyonu.

Fransız halkını ve dünyayı sanrılarına ortak etmek için çektikleri bir numara bu. Daha önce ister El Kaide ister DAEŞ deyin ister Boko Haram, ister Eş Şebab. Kendi laboratuvarlarında ürettikleri örgütlerin günahlarını biz müslümanların üzerine atmaya çalıştıkları türden bir numara.

Tıpkı Irak’ta hiçbir zaman olmayan kitle imha silahları yalanı türünden.

Bu cinayet ülkedeki Müslüman STK’ları ile ilişkilendirilip onların hareket kabiliyeti kısıtlanırken bağlantıları bahanesiyle üzerlerindeki kontrollerini kaybetmeye başladıkları Kuzey Afrika ülkelerini  baskı altına alma bahanesine dönüştürülmeye çalışılacaktır.

Fakat bu kez karnımız tok.

Batıda yayılan müslümanlığın önüne geçmek, Avrupa’nın yaşadığı güç kaybını telafi etmek ve dünyadaki gelişmelerde artık sözü geçmeyen Avrupa’yı yeniden Haçlı ruhuna döndürebilmek için çekilen bir numara.

Fakat Fransa’ya karşı yükselen seslere bakınca onlar için artık çok geç. Olan ülkelerine olacak. 

Zira ne Avrupa eski Avrupa ne de müslümanlar eski müslümanlar.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi