Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayını kim belirleyecek?
İçeride ve dışarıda hareketli günlerden geçiyoruz. İran’daki kargaşa, Afganistan’daki Taliban’ın ilerleyişi ve yükseltilen tartışma, Tunus’taki darbe, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47. yıl dönümü kutlamaları derken içeride de Suriyeliler üzerinden başlatılan Afgan göçmenleri de içine alan tartışma ön plana çıkarıldı.
Dayatıldı desek daha doğru olur.
Zaman zaman CHP’nin ajansı gündemi değiştirmek için kritik dokunuşlar yapıyor. Bu kez belki ajans olmasa da CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın göçmenlere dair ayrımcılık ve ötekileştirme kokan açıklamaları gündemi değiştirdi.
Tartışmayla gündemin odağı değişip CHP’nin istediği olurken iktidarı toplumla karşı karşıya getirme ihtimali olan rahatça istismar edebilecek mayınlı bir alan gündem olarak dayatıldı.
Bu vesileyle de Millet İttifakı ve büyük ortak CHP’nin kabusu olabilecek bir tartışma gündemden düşürülüverdi.
Geçtiğimiz günlerde CHP’li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’tan bir açıklama geldi.
Hani açıklama Allah konuşturdu türündendi. Katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili soruya Savaş, “Cumhurbaşkanı adayı, sadece bilgi ve başarıyla olmuyor. Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı, uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir isim olacak.” cevabını veriverdi.
Daha ne desin, bundan daha açık bir itiraf olabilir mi?
Aslında malumun ilanıydı bu.
Herkesin bildiği bir gerçek ilk kez bu kadar yüksek seviyeden zikredildi. 2018 24 Haziran seçimleri öncesinde Meral Akşener, Habertürk Televizyonu’nda katıldığı Fatih Altaylı’nın programında, “HDP’nin de içinde yer aldığı, İyi Parti’nin de için de yer aldığı CHP’nin de Saadet Partisi’nin de hepimizin bir araya gelip Sayın Gül’ü aday göstermemiz istendi” demişti.
Fatih Altaylı’nın “Kim istedi?” sorusunu, “Söyleyeceğim” diye geçiştirerek yukarıda zikrettiği talebi CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu ile görüştüklerini de ifade etmişti.
Millet İttifakı’na “Abdullah Gül’ü aday gösterin” talimatı verebilecek olanlar ne tür bir güç odağı olabilir?
Acaba bu güç odağı ABD Başkanlık seçimi öncesi propaganda döneminde Erdoğan’ı devirmek için demokratik muhalefeti destekleyeceğiz diyen şimdiki ABD Başkanı seviyesinde birileri mi?
Seviyesini bilmem ama cenahının okyanus ötesi olduğu kesin. Abdullah Gül’ü HDP’ye de kabul ettirebilen bir güç bu. Doğrusu görünürde birbirine benzemez CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, HDP ve Abdullah Gül’ü bir araya getiren, bize de mecburiyetten aslında birbirlerinden farkları olmadığını bize göstermek zorunda kalan bir güç bu.
Millet İttifakı’na bu talimatı kimin verdiğine dair sorulara muhatapları tarafından bugüne kadar hiçbir cevap verilmedi. Hep gürültüye getirildi konu. Her daim yaptıkları gibi kafalarını kuma gömüp toz dumanın dağılmasını beklediler. Ta ki Lütfü Savaş’ın açıklamalarına kadar.
O dönemde Abdullah Gül’ün ortak adaylığı CHP içerisinde gelişen ulusalcı isyanı sebebiyle son anda direkten dönmüş ve Muharrem İnce CHP adayı yapılmak zorunda kalınmıştı. Seçim döneminde ve seçim gecesinde CHP yöneticileri tarafından Muharrem İnce’ye karşı mesafeli bir yaklaşım sergilendi. Bu zorunluluk daha sonra Muharrem İnce’nin cezalandırılmasına ve kendisiyle birlikte onun gibi düşünenlerin ve yakın çalışma arkadaşlarının CHP’den tasfiye edilmesiyle sonuçlandı.
Bugün artık farklı bir tüzel kişilik olan Memleket Partisi olarak milletin karşısındalar.
Artık CHP dikensiz gül bahçesi. İçeride isyan çıkaracak kimse kalmadı. Sanki Lütfü Savaş’ın rahatlığı da bundan kaynaklı.
Türkiye’nin dış güçlerin saldırısı altında olduğunu kabul etmeyip, bunu söyleyenleri komplo teorisyenliği ile suçlayanların Cumhurbaşkanı adaylarını bile uluslararası güçlerin belirleyeceğini itiraf ettikleri günlere geldik.
Tüm ülke için ne büyük aydınlanma bu. Kıymetini bilmek ve Lütfü Savaş’a teşekkür etmek lazım.
Belli ki 2023 seçimlerinde ortak aday olası. CHP lideri Kılıçdaroğlu da bu konuda kıpır kıpır. Azıcık ümit olsa aday olacağına şüphe yok. Sürekli bir yoklama ve alan temizliği yapılıyor. Adaylık için kafa göstermeye çalışan kim varsa bastırılıyor. Sadece Ekrem İmamoğlu ön görülemez bir tavır içerisinde. İlk fırsatta adaylığını açıklayabilir bir tavrı var.
Son günlerde Millet İttifakı’nı epey bir rahatsız eden bir gelişme daha var. O da Saadet Partisi İstişare Kurulu Başkanı ve Milli Görüş Vakfı Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’la olan diyaloğunun artması ve Milli Görüş ve dolayısıyla parti tabanına dönük açıklamaları.
20 Temmuz’da Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47. yıl dönümü kutlamalarına Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dönemin İçişleri Bakanı olduğu için onur konuğu olarak davet edildi Oğuzhan Asiltürk. Ercan Havalimanı’na MHP Lideri Devlet Bahçeli ile kol kola indiler. Düşman çatlatan bir sahneydi bu. Birilerine de kabus gördüren türden tarihi bir görüntü.
Oğuzhan Asiltürk’ün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilişkilerinin yeniden ısınması Ayasofya’nın yeniden cami olarak hizmete açılmasına dayanıyor. O günden beri de yükselen bir trendde devam ediyor.
Saadet Partisi’nin Millet İttifakı’ndan ayrılıp Cumhur İttifakı’na katılacağı konuşuluyor hem de yüksek perdeden. Bu da o Lütfü Savaş’ın açıklamasında zikrettiği uluslararası güçlere kabus gördüren bir durum.
Asiltürk, Erdoğan’la görüşmesi sonrası yaptığı kongre açıklaması sebebiyle sosyal medya destekli bir linç kampanyasıyla susturulmaya çalışıldı. Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu tarafından sesi bastırılmaya çalışılan Asiltürk, sesini giderek daha da yükseltiyor. Rayından çıktığını düşündüğü Saadet Partisi rayına girene kadar da susacak gibi değil.
Son olarak Oğuzhan Asiltürk, Milli Gazete’de kaleme aldığı yazıda Saadet Partisi’ne merhum Erbakan’ın lider seçiminde izlediği yolla ilgili uyarılarda bulundu.
Uyarılarının dikkate alınması için de Merhum Erbakan’ın vefatından sonra Milli Görüş’ün liderliğini nasıl kabul ettiğini şu sözlerle hatırlattı.
“Millî Görüş toplumunun hizmetini yüklenme görevi, Erbakan Hocamız’dan sonra bana teklif edildiğinde, bu görevi bir şartla kabul edeceğimi söyledim: ‘Sizden inançlarımıza uygun bir şey yapmanızı istersem, itaat edeceğinize söz veriyor musunuz’ dedim.
Bu talebime yanıt olarak, o toplantıya katılanların tamamı, evet, sen bizden zâten yapmak zorunda olduğumuz şeyi istiyorsun, kabul ediyoruz dediler.”
Asiltürk dünürü Temel Karamollaoğlu’na da, “Erbakan Hoca’mızın yasaklı olduğu dönemlerde bir arkadaşımız Genel Başkan olarak görevlendirilirdi. Genel Başkan olarak görevlendirilen kişi, dâvânın başında bulunan Erbakan Hoca’mızdan habersiz bir şey yapmazdı. Kendi görüşüne göre hareket etmezdi” uyarısında bulundu.
Oğuzhan Asiltürk, Saadet Partisi’nin siyasî çalışmalarında ağırlıklı olarak, insanların dünya hayatında ihtiyaçları olan şeylere yönelik konuşmalar yapmasını eleştirerek, partisinin özüne dönmesini, ahlâki ve mânevi değerlere bağlılığını ön planda tutmasını istedi.
Partinin ve Milli Görüş Vakfı’nın yetkili kurullarından söylediklerine ve uyarılarına karşı çıkanlara karşı pozisyonunu hatırlatan Asiltürk’ün açıklamalarının tartışmayı daha da yükselteceği kesin. Saadet Partisi’nde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak görünüyor. Bu da Millet İttifakı için kabus, 2023 seçimleri için denklemin değişmesi demek.
Uluslararası güçler ülkemizi yönetmeye aday bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemek için harekete geçmişken vatan sevdalısı milli güçlerin harekete geçmeyeceği düşünülemezdi.
Düşünülen de oldu.
Artık köpeksiz köyde değneksiz gezmek yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.