Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Tayyip Erdoğan Gitsin Diye Bölücü Anayasaya Bile “Evet” Mi Dediler?

Tayyip Erdoğan Gitsin Diye Bölücü Anayasaya Bile “Evet” Mi Dediler?

Millet İttifakı’nı oluşturan partiler ve HDP’nin bir masa etrafında buluşup bir anayasa taslağı hazırladığı iddiası tozu dumana kattı desek yeridir.
Liderlerin elleri ayaklarına dolaştı. Ne yapacaklarını, ne diyeceklerini şaşırdılar.
İlk Meral Akşener inkar etti, Bilecik’te konuyla ilgili olarak basın mensuplarına “Ben tek bir şey söyleyeyim, biz ne HDP ile ne CHP ile ne Saadet Partisi ile herhangi bir anayasa çalışması yapmadık. Nokta" dedi.
İlk onun cevap vermesi normaldi. Çünkü iddiayı ortaya atan kişi İyi Parti’den ihraç edilen İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’dı.
Ümit Özdağ’ın iddiaları yenilir yutulur cinsten de değildi.
Önce MHP’yi ele geçirmek isteyip başarılı olamayınca bir grup eski MHP’li ile parti kuran ve milliyetçi oylara talip olan Akşener’in partisinin HDP ile aynı masada oturup 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa HDP oylarını da Millet İttifakı adayına yönlendirmek için anayasa taslağı hazırlamış olduğunun ortaya çıkmasının getireceği yıkımın paniğiydi yaşanan.
Sayın Meral Akşener, bugün, partisinin bölünmesi için uygulanan bir operasyondan bahsediyorsa dün de kendisi ve etrafındakilerin MHP’yi bölmek için yaptıklarının da bir operasyon olduğunu kabul ediyor demektir.
Kaldı ki Ümit Özdağ’ın Enver Altaylı ile ilgili yaptığı açıklamalar da aslında olan bitenin kaynağını açık bir şekilde ortaya koyuyor.
O zaman neydi olan biten?
Türkiye üzerinde emelleri olanlar, bağımsız Türkiye’yi kabullenemeyenler, FETÖ eliyle MHP’yi teslim alarak planlarına alet etmek istemişlerdi.
Planları alınan önlemlerle başarılı olamadı, akim kaldı.
MHP ve Devlet Bahçeli’ye olan kinlerinin asıl sebebi de bu. 
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, baktı ki bölücü anayasa taslağı tartışmaları bitecek gibi görünmüyor. Konuşmasa da olmayacak. Üstelik taslakta değiştirilemez denilen ilk 4 madde değiştirilmiş, Türklük ve Atatürk metinden çıkarılmış. Tabanına mesaj vermek için bu konun neden tartışıldığına bir anlam veremediğine dönük sözde şaşkınlığını da ekleyerek evinin bahçesinde kendi yayın organlarına bir açıklama ile konuyu geçiştirmek istedi.
Yoksa olanı biteni tabanına anlatamazdı.
Panikle, evinin bahçesinde sadece kendi medyasına açıklamada bulundu.
"Anayasanın bir toplumsal uzlaşmayla hazırlanması lazım. Bizim dört partiyle bir araya gelip, oturup anayasa taslağı hazırlamamız asla söz konusu olmadı. Böyle bir şey yok." dedi.
Oysa, 21 Haziran 2018’de Tele 1 televizyonunda katıldığı programda Millet İttifakı partilerinin bir araya gelerek böyle bir çalışma yaptığını ve Prof. Dr. İbrahim Kabaoğlu’nun da bu komisyonun başkanı olduğunu söylüyordu. Ayrıca Sayın Kılıçdaroğlu’nun komisyon başkanı dediği CHP Milletvekili ve Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kabaoğlu da 3 Ekim 2019’da telefonla bağlandığı bir televizyon programında “2018 Ocak-Nisan aylarında 4 parti arasında yapılan anayasa çalışmasına ilişkin bir bilgidir, doğrudur. Cumhuriyet Halk Partisi, HDP, Saadet Partisi ve İyi Parti uzmanlarıyla, yetlilileriyle bir ortak paydalar oluşturan bir anayasa raporu hazırlandı.” diyerek HDP’nin bu çalışma içerisinde masada yer almak suretiyle bulunduğunu açıklıyordu.
Yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapılan Anayasa çalışmasının komisyon başkanı olduğunu söylediği İbrahim Kabaoğlu masada HDP’nin de yer aldığını açık ve net bir şekilde kabul etmişti.
Bu artık te’vil götürmez bir gerçekti.
Kılıçdaroğlu’nun tezatları gazete ve televizyonlarda boy boy yer almasına ve tartışılmasına rağmen, yaptıkları grup toplantısında ne CHP Lideri ne de İYİ Parti Gnel Başkanı konudan hiç bahsetmedi.
Rüzgarın geçmesini beklemeye karar verdikleri kesindi.
Bu arada Millet İttifakı’nın diğer ortağı Saadet Partisi ve Lideri Temel Karamollaoğlu’ndan yaklaşık bir hafta ses çıkmadı.
Saadet Partisi açısından da o taslakta tabanına açıklamakta zorlanacağı maddeler vardı. Özellikle dini eğitimin mecburi olmaktan çıkartılmasını nasıl kabul ettiğini anlatmakta zorlanacağı kesindi.
Sayın Karamollaoğlu da daha fazla direnemedi. Yaklaşık bir haftalık böyle bir tartışma yokmuş gibi davranmanın ardından kameraların karşısına çıktı ve "İki buçuk sene önce seçimlere giderken Millet İttifakı’nın temelini oluşturan esas ilkeler, birkaç toplantıda ele alındı, bir metin halinde getirildi ve deklare edildi. Ne anayasası?" dedi.
Belli ki bir haftalık bekleme ve kendi aralarında ortak bir dil oluşturma görüşmelerinde vardıkları sonuç, anayasa çalışmasını inkar edip Millet İttifakı ilkelerini belirlemiştik demek olduğu anlaşılıyordu.
Fakat güneş balçıkla sıvanacak gibi durmuyor. Konu yargıya gidiyor. Toplantının 18 saatlik bir görüntüsü olduğu yine eski İyi Partili Adem Taşkaya tarafından iddia ediliyor ve belgelerin savcılığa teslim edileceği vurgulanıyor.
Anlaşılan o ki bu hamur daha çok su götürecek.
Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsuncular anlaşılan o ki 2018’de Tayyip Erdoğan olmasın da gerekirse bölücü bir anayasaya bile razıyız noktasındalarmış.
Tayyip Erdoğan ilk turda seçildiği için aldıkları gizlilik kararı gereği saklamışlar, açıklayamamışlar.
Bugüne kadar dördüncü taraf olan HDP’den henüz ses çıkmadı. Belki de Millet İttifakı ortaklarının konuyla ilgili çok konuşmak istememesi, yanlış bir şey söylersek HDP çıkar her şeyi açıklarsa duman oluruz korkusundan olabilir.
Belli ki HDP korkusu Demokles’in kılıcı gibi hala Millet İttifakı’nın tepesinde sallanıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi