Yabancı düşmanlığı ve ırkçılığı kim besliyor?
Son dönemlerde Türkiye’de yabancı karşıtlığını düşmanlığa dönüştürmek için belli kesimler epey çaba içerisinde. Özellikle sosyal medya üzerinden örgütlü bir kampanya ile karşı karşıyayız.
Vatanımızda huzurumuzu bozmak için var güçleriyle çalışıyorlar.
Önce Suriyelilerle başladılar. Şimdilerde Afganlarla devam ediyorlar. Özellikle sosyal medya üzerinden gençleri tahrik ediyorlar. Milliyetçi duygularına oynuyorlar. Düzensiz göçmene karşı olmakla kalmıyor iş. Yabancı düşmanlığına evrilip ırkçılığa dönüşüyor.
Yabancı düşmanlığı derken sadece Müslüman coğrafyadan gelenlere karşı bir duruş var. Sermayesiyle gelip iş kurana da karşılar, savaştan kaçıp gelene de. Onlar için tabelanın Arapça olması sorunken, İngilizce, Almanca ya da Fransızca olması sorun olmuyor. Batı’dan gelenlere bir karşı duruş yok yani. Ukrayna’dan gelseler seve seve kucak açacaklarını söyleyen zihniyet, gelen Afgan ya da Suriyeli olursa feryadı basıyor. Bir bakıyorsunuz düzensiz göçe karşılar. Bir bakıyorsunuz çalışmamalarına karşılar, bir bakıyorsunuz çalışmalarına da karşılar.
Anlayacağınız ruh halleri karışık. Net olan bir şey var“karşılar” ama neye belli değil. Fakat bu karşıtlık kendiliğinden oluşan mülteci karşıtlığının ötesinde sosyolojik bir durum. Planlı ve bilinçli bir şekilde yükseltilen, iktidarı yıpratmayı hedefleyen bir durumla karşı karşıyayız.
Ankara Altındağ’da geçtiğimiz günlerde provasını yaptılar. Milletin hangi sinir ucunu kaşırlarsa ne yapabileceklerini de net bir şekilde gördüler.
Sosyal medya kampanyasının arkasında artık alışık olduğumuz üzere az takipçili, isimsiz ya da sahte isimli hesaplar var. Adı, sanı kimliği belli olan çok az sayıda insan var. Çoğunluğun söylemleri, tavır ve tarzları FETÖ trollerini işaret ediyor.
FETÖ’nün milliyetçi maskeli her kılığa girmeye alışkın oldukları için bukalemuna dönüşmüş haşhaşileri intikam hırsıyla her şeyi yakıp yıkmak istiyor. Bizi biz yapan tüm değerlerle dertleri var. Milletimizi lime lime etmek birlik ve beraberliğimiz parçalamak istiyorlar. Bunu da sosyal medya platformlarının da desteğiyle çok rahat bir şekilde yapıyorlar. O yüzden sürekli kaşıyorlar. Bir avuç insanla tüm toplumun gündemini yönlendiriyorlar. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da işaret ettiği üzere sosyal medya düzenlemesine acilen ihtiyaç var.
“Doğru yola çıkana kadar yalan dünyayı dolaşır’’ sözünün hayat bulduğu günlerden geçiyoruz. Yalanın bini bir para. Biri bitiyor diğerini ortaya atıyorlar. Toplum olarak tüm enerjimizi sömürüyorlar.
Son dönemdeki yabancı karşıtlığının ön planında siyasetçiler var. Özellikle Prof. Dr. Ümit Özdağ konuyu sürekli kaşıyor. Kimi zaman da işi hedef göstermeye kadar götürüyor. Bunu da çok rahatlıkla yapıyor. Anlaşılan yaptıkları yargımız tarafından yasama görevi dahilinde kabul edilip milletvekili dokunulmazlığı sebebiyle hiçbir işlem yapılmıyor. Ümit Özdağ açık ve seçik bir şekilde ırkçılık yapıyor. Ve bunu her fırsatta yapıyor.
Son olarak 23 Ağustos 2021 Pazartesi günü saat 17.06’da resmi sosyal medya hesabından aşağıdaki tweeti paylaştı.
Gördüğünüz üzere fotoğrafla da göstermiş. “Kırşehir merkezde Afgan Market -Sahibi Afganistanlı bir genç’’ diye.
Bu bir hedef gösterme değil mi?
Bu saatten sonra bu markete ve market sahibine verilecek her hangi bir zarardan Ümit Özdağ sorumludur. Bununla da kalmamalı. Hedef gösterdiği için hukuken karşılığını da almalıdır. Bu işler bu kadar kolay yapılamamalı.
Afgan Market’ten rahatsız olan Ümit Özdağ, anlaşılan yıllardır ülkemizde faaliyet gösteren Amerikan Hastanesi’nden, Robert Kolej’den, Fransız Lisesi’nden, Alman Lisesi’nden hiç rahatsız olmamış. Varsa yoksa Suriyeli ve Afganlı.
Buradan kendisine milliyetçi bir siyaset alanı açmaya çalışıyor olabilir. Kurmaya çalıştığı partiye taban oluşturmaya çalışıyor da olabilir ama onun siyasi ikbali için de devlet feda edilecek değil. Tuttuğu yol tehlikeli bir yoldur. Eninde sonunda yakmaya çalıştığı ateş kendini de yakar.
Bugün Türk milliyetçiliği adına yaptıklarını iddia ettikleri şeyin Türk tarihinin hiçbir döneminde yeri olmadığı ortada. Hiç kimse aksini iddia edemez. O yüzden “Türk, beklenendir.’’ O yüzden, “Türk, tüm mazlumların umududur’’ zaten.
O yüzden başı sıkışan mazlum Türkiye’ye koşar. Din, dil, ırkı fark etmez. Kelebeğin ışığa koştuğu gibi koşar.
Yapay bir hareket oluşturmaya, gençlerimizi deneylerinin kobayı haline getirmeye çalışıyorlar. Geçenlerde hep beraber gördük. Kendilerine “Öfkeli Genç Türkler’’ diyen bir grup genç, “Sınır Namustur’’ diye pankart astı. Güya ipini koparan sınırdan geçiyor. Ülke silahsız bir işgalle karşı karşıya. Onlar da sözde bu durumu protesto için yapmışlar. İzinsiz olduğu için göz altına alındılar tabii.
Millet İttifakı bileşenleri hemen zıpladı. Protesto hakkını kullandılar, nasıl göz altına alırsınız diye. Her zaman olduğu gibi gençleri kullanmak işlerine geliyor çünkü. Sedat Peker dahil tüm planları gençlerimiz üzerine.
CHP tuttu Genel Merkez binasına “Sınır Namustur’’ pankartı astı. Hiç şüphe yok. Sınır namustur da nedense CHP’nin aklına sınırın namus olduğu PKKlılar sınırlarımızı delik deşik ederken gelmedi. Onların içeriye o kadar rahat girebilmelerini protesto ettiklerine hiç şahit olmadık. O konuda hiç feryat etmediler.
Aynı zihniyete göre “Genç subaylar rahatsız’’dı bir zamanlar. İsimsizler üzerinden içlerinden geçeni topluma mal etme konusunda çok mahirler.
Onların Suriye’den gelenlere olan düşmanlıklarının sebebi belli. Gönül bağları olan Esad’ın zulmünden kaçtıkları için düşmanlar. Afganlıları saymıyorum bile. O zihniyet için onlar insan sınıfına bile girmiyor muhtemelen. Söylem ve tavırlarından bu sonuç çıkıyor çünkü. Batılılar onlar için sorun teşkil etmiyor, tehlike de arz etmiyor. Sahil bölgelerinden gayrimenkul alarak Türkiye’ye yerleşen ve gettolaşan batılılara hiç karşı değiller. Aksine pek bir memnunlar.
Ülkemizdeki yabancı karşıtlığını besleyenlerin çoğunluğunun kökeninin de göçmen olması ayrıca ibretlik.
Eğer tarla kongresinde Meral Akşener ve Ümit Özdağ’ın içinde bulunduğu grup MHP’yi ele geçirebilmiş olsalardı tüm bunları MHP üzerinden yapacaklardı. Olmadı, yapamadılar. Aynı plan için bu kez buradan devam ediyorlar. İktidarı yıkabilmek için eksik kaldığına inandıkları milliyetçi bir muhalefetin peşindeler. Onun alt yapısını kurmaya çalışıyorlar.
Anlaşılan sözde milliyetçilik ihalesi Meral Akşener’den Ümit Özdağ’a devredilmiş. O da oraya oynuyor.
Yazdıklarımızdan canı isteyen ülkeye gelsin istediğini yapsın sonucu çıkarmasın kimse. Her zaman dediğimiz gibi. Devlet mülteci alacaksa ihtiyacına göre kontrollü bir şekilde almalı. Aldıklarını da topluma entegre edecek sosyal politikalar oluşturmalı ve uygulamalı. Göçmenleri bir plan dahilinde sistem içine almalı. Çalışma izni verilerek topluma daha çabuk adapte olmaları sağlanmalı.
Birilerinin yakmaya çalıştığı ırkçılık ateşinin de söndürülmesi için sert ve caydırıcı önlemler alınmalı ve kanuni düzenlemeler yapılmalı.
Aksi halde ortaya çıkacak kaos hepimizin canını yakar. Bunun için çok hevesli olanların olduğu da ortada.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.