Konya
Kapalı
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,8729 %0,77
47,8724 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

Sen hep 16’sın Sıla…

YAYINLAMA:

Konu ne olursa olsun kendimi en iyi ifade ettiğim yer yazılarım olmuştur. Kelimelerle insanların ruhuna dokunmayı, hislerimi birebir anlamalarını sağlamayı her zaman çok sevmişimdir. Ama bu hafta elim gitmiyor, köşe yazısı yazmaya başladığımdan beri ilk defa içimden yazmak gelmiyor. Kendi kendime içinde bulunduğum durumdan kaçıyorum, yaşanmamış olmasını o kadar çok isterdim ki kafamı çevirdiğimde silinmesini umuyorum hala. Daha 16 yaşında olan bir KIZ ÇOCUĞUNUN hayatının elinden canice alınmış olmasını hazmedemiyorum. Okuduğu her haberde kin kusan nefretini, acısını zehir zemberek sözlere döken ben, hiçbir cümlenin hislerimi anlatacağına inanmıyorum. Susarsam kabullenmiş olacağım; konuşursam kelimelerim yetmeyecek girdabında boğuluyorum.

Haberi duyduğumda, videoları izlediğimde nasıl veya neden olduğunu hatta insanlar tarafından çeşitlendirilen olasılıkları hiç yorumlamadım. Gerçekliği belli olmadığı yazılan o nişanlandırılma olayı da eğer gerçekse bu durumu tamamen ailenin kalplerine bırakmayı tercih ettim. Gözümüzden sakındığımız evlatlarımızı nasıl korumamız gerektiğinin anne baba olmadan önce zaten bilinmesi gerektiğine inanıyorum. Daha önce hapse girmiş, benzer olayların öznesi olmuş olan o şahsın, evladının yanında olduğunu bilen her anne babanın tepki göstereceğini umuyorum. İçlerimizi sızlatan acının bir annenin kalbinde nasıl yangın olacağını sadece tahmin ederek susuyorum.

Hazır konusu geçmişken de çoğunlukla göz ardı edildiğini düşündüğüm bir olaya değinerek son vermek istiyorum. Hepimiz Sıla Şentürk’ün kim olduğunu biliyoruz. Emine Bulut’u tanıyoruz, Münevver Karabulut’u da. Ve şuan saysam hikayelerini ezberlediğimiz nice kadının ismi hafızalarımızdan hiç silinmiyor. Peki asıl bilmemiz gereken isimlerin neden sadece isimlerinin baş harfini okuyoruz? Büyük puntolarda olması gereken isim neden C.G. olarak geçiştiriliyor.

16 yaşındaki o masum kızın o henüz reşit olmayan, hayal kurup hayallerinin peşinden koşarak büyümesi gereken o kızın hayatını alan o caninin adını bilmemiz gerektiğine inanıyorum, o isimlerin hafızamızdan hiç silinmemesi gerektiğine inanıyorum.

Sen hep 16’sın Sıla…

Bu acı hepimize yeter…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *