Allah korkunç mu?
Müjdeleyin korkutmayın, sevdirin nefret ettirmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın düsturlarına sahip olmamız gerekirken, bizler bilerek ya da bilmeyerek çocuklarımıza veya çevremizdekilere Allah’ın, kullarına olan merhametini, rahmetini, sevgisini, bağışlayıcılığını tanıtmadan, anlatmadan Allah’ı KORKUNÇ bir şey olarak tanıtıp çocuklarımızı ürkütüp, korkutuyoruz. Allah’ı çocuklarımıza ve çevremize korkunç olarak tanıtıyoruz. Rahmetinden, mükâfatlarından, müjdesinden evvel azabıyla, korku söylemiyle Allah tasavvuru oluşturuluyor.
Çocuklarımıza Allah yakar, Allah taş yapar, lanetler vb. şeyler söyleyerek korkutup, çocuklarımızı ve çevremizdekileri KORKUNÇ bir ALLAH, İLAH tasavvuru ile eğitmeye kalkıyoruz. Çocuklarda korkarak yapılması ya da yapılmaması istenen şeyleri yapıyorlar. Belli bir yaşa kadar bu korku ile yetişiyor ve ileri bir yaşa gelip büyüyüp kendilerini güçlü hissettikleri anda da böyle korku(nç) tasavvurla ilah anlayışından nefret ediyor. Rahmetiyle, merhametiyle, mağfiretiyle tanışmadığı ilahtan, Allah’tan uzaklaşıp farklı inanışlara sevgi ve hoşgörü, merhamet gösteren, söylemi olan ne varsa ona doğru yöneliyor hümanist, ateist, deist vs. oluyorlar. Bunda suç sadece bu gençlerde mi? Onları adeta yanılgıya iteleyen bu yanlış korkutma anlayışıyla bizlerde sorumlu olmaz mıyız?
TAKVA’yı TAKVALI olmayı da sorumluluk bilinciyle hareket edip, yanlış ve hatalara karşı mukavemetli, kavi, kuvvetli, zırhlanmış olmak anlamında öğrenmemiş- öğretilmemişiz. Takva’yı sadece korkmak ve korkulacak şey olarak tanı(t)ma yanılgısına düşmüşüz.
Müminler ancak Allah’ın rızasından uzaklaşmaktan ÇEKİNİR-KORKARLAR. Allah’a sığınırlar, Allah’a kul olurlar ona iman ederler ve bu iman etmede kimseden korkmaz ve izin istemezler. Allah’tan başka ilahlık taslayan, tehdit eden firavun ve benzerlerinin tehditlerinden de korkmazlar. (Araf-123-124-125)
Geleceğimiz olan çocuklarımızın, gençlerimizin körpe dimağını Allah sevgisiyle, Allah rızasına kavuşmaları için müjdelerle, mükâfatlarla, cennetle tanıştıralım. İyilikle, güzelliklerle, güzel tavır ve davranışlara teşvik edelim. Korkutarak, nefret ettirerek hiçbir şey kazanamayız, bilakis gelecek nesilleri kaybederiz. Zorla güzellik olmaz. Allah’a kulluğu severek, sevdirerek öğretmeliyiz.
Kork(ut)ma ve zorla yapılan ve yaptırılan hiç şeyden doğru sonuç alınamaz. Ancak kerhen yapılan ameller ve söylemler oluşur ve ilk fırsatta da bunlardan uzaklaşırlar. Bu eylem ve söylemleri yapanlarda yapar-söylermiş gibi davranırlar. İnsanlar iman-kabul ettim dese de kalben inanmadığı, korkuyla yaptığı her işin, eylemin münafığı olurlar. Allah bile insanları iman etmeye zorlamazken, dilese bütün herkes iman edecekken, Allah insanları Allah’a kul olup olmamayı tercihte serbest bırakmayı takdir etmiştir. (YUNUS -99) Tercihte herkes iradesiyle baş başadır. KADER de budur. Seçiminden sorumlu olup cezasına da; Cennet-Cehennem razı olur.
Zorla, korkutarak değil, güzellikle, sevdirerek HAKKI VE SABRI tavsiye etmeliyiz. İyi olan ve Hakk’a tabi olan, Hakk’ı tavsiye eden, iyilik yapanlar hem niye korksunlar ki. Allah böylelerine mükâfatlar, ödüller vadediyor ve Allah vadettiğini yapandır. Nimetlere kavuşacak olanlar niye korksun ki. Korkması gereken birileri varsa Allah’ın yasakladığını, kötülükleri yapan kötüler ve kötülüğü tavsiye edenlerdir. Zalimler ve zulmedenlere yardımcı olanlar KORKSUN akıbetinden. Ant olsun ki insanlar hüsrandadır. Ancak iman edenler Salih amel işleyenler, HAKK’I ve SABRI birbirlerine tavsiye edenler bunun dışındadır (ASR SURESİ). Müjdeleyelim, sevdirelim, kolaylaştıralım. Lütfen kimseyi KORKUTMAYALIM.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.