İkonik Kahraman; Frida
‘Ben haklı olmak istemiyorum. Kimse benden özür de dilemesin. Beni sadece rahat bırakın. Ben sizin ne istediğini bilmeyen yanınızla savaşamam.’
Yüzü hemen her yere resmedilen ikonik kahraman, acı dolu ve çalkantılı yaşamı, politik görüşleri ve kendine has fiziksel özellikleri ile tanınan Meksikalı ressam, Frida Kahlo uzun ismi ile ‘Magdalena Carmen Frida
Kahlo Calderon’ sadece tablolarıyla değil yaşam hikayesi ile de sanatseverlerin ilgisini çekiyor.
Okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu çok kişinin öldüğü kazada, tramvayın demir çubuklarından birisi Frida'nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmış.
Kazadan sonra tüm hayatı korseler, hastaneler ve doktorlar arasında geçmiş; omurgası ve sağ bacağında dinmeyen bir acıyla yaşamış, 32 kez ameliyat edilmiş ve çocuk felci nedeniyle sakat olan sağ bacağı 1954’te kangren yüzünden kesilmiştir.
Kazadan bir ay sonra hastaneden çıkan Kahlo, ailesinin teşviki ile sıkıntı ve acıdan kaçmak için resim yapmaya başlamıştır.
Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto-portreler yapmıştır.
Frida Kahlo’nun 143 resmi var; 55 tanesi otoportredir.
Resim çizmeye devam eden Kahlo aynı dönemde arkadaşı Tina Modotti aracılığıyla Meksikalı Michelangelo olarak anılan ünlü ressam Diego Rivera ile tanıştı ve ona resimlerini gösterdi.
Evliliklerinden iki yıl sonra bir düğün fotoğrafından yola çıkarak "Frieda ve Diego Rivera" adlı tablosunu yaptı.
Diego Rivera 1929’da Frida Kahlo’yla evlendiğinde, dönemin entelektüel ve sosyal çevreleri Rivera’nın dev fiziğiyle Frida’nın küçük ve narin bedenine göndermede bulunarak bu evliliği “bir fille bir güvercinin birleşmesi” olarak nitelediler.
Fotoğrafçı Edward Weston çiftle ilk tanıştığında, Frida’yla ilgili şunları söylemişti:
“O kadar zayıf ki, Diego’nun yanında ufacık bir taş bebeğe benziyor, ama sadece görünüşte, çünkü güçlü ve büyüleyici bir kadın. Babasının Alman kanından hiçbir iz taşımıyor. Sandaletleri de dahil yerli kıyafetleri giyip San Francisco sokaklarında sansasyon yaratıyor.”
Sık sık sağlığı bozulan Frida, dayanılmaz acılarla başa çıkmak için bütün gücüyle resim yapmış; yalnız ülkesinde değil, Amerika ve Fransa'da da sergiler açmıştır. 1938'de New York'ta açtığı sergi ona büyük ün getirmiştir.
Frida Kahlo, 13 Temmuz 1954'te, akciğer embolisi teşhisiyle son nefesini verdiğinde; arkasında bıraktığı son tablosu; ‘Yaşasın Yaşam’ isimli bir natürmorttu.
Birçok sanatçıya nazaran oldukça erken gelen ölümünün ardından, doğup büyüdüğü ve öldüğü ev olan ‘Mavi Ev’ müzeye dönüştürüldü.
‘Bir gün her şey yoluna girerse, umarım hala hevesim ve istediğim kalmış olur.’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.