Bandırma Vapurunu Karşılayan Tek Kadın
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutladığımız 19 Mayıs’ta, tam 103 yıl önce; Atatürk'ü, Samsun'da karşılayan grupta tek bir kadın vardı. O kadın, Sakine Hanım, tuttuğunu koparan, mücadeleci, meraklı, çalışkan bir kadın. Samsun'da Atatürk'ü iskelede karşılamasının dışında, dönem kadınlarını temsilen ilginç bir hayat hikayesi var.
1896 Erzurum İspir ilçesi Baksır-Kındız'da doğmuş. Babası Hasan Reis, Samsun'da eşraftan Ömerzedelerin yanında takada çalışıyormuş. Sakine Hanım, 1911 veya 1912 de Muhsin Bey'le evlenmiş. Bu evlilikten 1913 yılında Lütfü adında oğlu olmuş. Ancak çocuğun ayakları içe doğru 90 derece dönükmüş. Yani sakat. Bu arada kocası Muhsin Bey, Yemen harbinde askerde kalmış. Sakine Hanım'ın yaşadığı köyde bulunan Türkler, Ermenilerin katliamına uğramış. Sakine Hanım tek sakat çocukla kadın başına kışın 2,5 ay süren bir yolculuktan sonra Samsun’a, babasına sığınmış. Samsun’a varınca önce oğlunun düzgün yürüyebilmesi için Samsun’un önde gelen eşraflarından Ömerzadeler aracılığı ile oğlunu devlet hastanesine yatırmış. Hastanede ortopedist Amerikalı doktorlar çalışıyormuş. Doktorlar oğluna tedavi ederken Sakine Hanım, diğer hastalarla da yakından ilgileniyor, bir bakıma gönüllü hastabakıcılık yapıyormuş. Bu durum Amerikalı doktorların dikkatini çekmiş. Oğlu Lütfü ameliyatla tedavi olmuş. Bu arada Sakine Hanım, hastaneye hastabakıcı olarak işe alınmış. Amerikalı doktorlardan İngilizce ve Latin alfabesini öğrenmiş.
Sakine Hanım girişken, aktif ve zeki birisiymiş. Hastabakıcı da olsa şehirde ne olup bittiğini saati saatine öğrenirmiş. Şehre Mustafa Kemal’in geleceği öğrenince; eşraftaki kişilerle beraber tek kadın olarak iskelede Atatürk’ü karşılamış. Sakine Hanım, tüm hayatı boyunca bu ana tanıklık eden tek kadın olmanın gururunu çocuklarına ve çevresindekilere hep anlatmış. Oğlu Orhan Baturay'ın anlattıklarına göre Sakine Hanım İstiklal Harbi boyunca Samsun’lu kadınları örgütlemiş. Ömerzadeler de kendini desteklemiş. Orhan Bey, "Onlardan yün toplatır. Bunlar kadınlar tarafından kirmanlarda eğrilir. Cephedeki askere sıcak tutması için çamaşır olarak dokunur ve denkler halinde cepheye gönderilir" diyor. Ayrıca annesi Sakine Hanım'ın ömrünün kitap okumakla geçtiğini anlatıyor: "Ankara’ya gittiğinde illa bana oradan bir tarih kitabı bak, derdi" diyor.
Bu arada Sakine Hanım, ikinci evliliğini yapmış. Oğlu Orhan, Sakine Hanım Atatürk'ü karşıladığında; annesinin, babası Abdullah Bey ile evli olduğunu söylüyor. Necat Çetin'in aktarımına göre, Abdullah Bey, çok iyi bir doktormuş.
Sakine hanım ile evliliğinden 2 çocuğu olmuş. 1930 doğumlu Orhan ve 1931 doğumlu Mehmet. Abdullah Bey soyadını, Atatürk döneminin ünlü denizaltısı Baturay olarak almış. Çünkü bu denizaltılara (Saldıray, Baturay, Yıldıray) isimleri bizzat Atatürk tarafından verilmiş. Abdullah Bey sıtma ile savaşta adeta sağlını feda etmiş. Artık gözleri görmediğinden 1954'te malûlen emekli olur. 1973'te ise vefat eder. Bu arada Sakine Hanım ise mahallenin sağlıkçısıdır. Çok geçmeden, o da 1974 yılında vefat eder.
Sakine Hanım, okumaya özellikle de tarih okumaya çok meraklıymış. Oğlu Orhan Bey anlatıyor: "Mesela İzmir'e giderdik bayramlarda, Kemeraltı’na. İki buçuk saatinin yarım saatini orada bize harcar, diğer 2 saatlik zamanını Askeri kitaba ayırır. Bakar çevire çevire okur. Açar açar bakardı.Tarihe çok meraklıydı. Bir gün de abime mektup gelmiş 1937'de İzmit’te Seka’dayken. Lütfü mektubun var, demişler. Abim, annemden deyince, şaşırmışlar. Yazısı öyle güzelmiş ki, inanmamışlar. Tabii o devirde okuma yazma bilen kişi yok. Parmakla bile gösteremezsin." İşte böyleydi Sakine annenin hikayesi.
Kurtuluş mücadelesinde emekleri olan, vatana evlatlar yetiştiren Sakine Anne, Nene Hatun ve daha nicelerinin ruhları şad olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.