Bugün dünyanın her yerinde savaş var; ama herkesinki farklı!
Geçmişten günümüze toplumların kendine has alışveriş kültürleri vardı. Ancak internetin keşfi ile gelen yeni düzende tüm dünya kısa bir zaman dilimi içinde batı toplumlarının alışveriş kültürünü benimseyerek, yeni bir döneme girdi. Çılgın indirim kampanyaları, tüm ürünlere kolay erişim imkanı ve bankaların da uygun kredileri ile insanları sürekli yeni şeyler almaya ikna etmeleri, günümüzde yeni kavramların da ortaya çıkmasına neden oldu. Dünya genelinde "Black Friday" (Türkçesi kara
Cuma) adıyla ABD merkezli olarak başlayan çılgınlık günümüzde tıp literatürüne de girmeyi başaran "oniomania" kavramının doğuşuna neden oldu. Kısaca "alışveriş bağımlılığı" olarak tanımlanan bu kavram, insanların ihtiyaçları dışında birçok gereksiz ürünü satın almak için diğer insanlar ile adeta bir yarış içine girmesini de kapsıyor. Türkiye’de ise durum farksız değil. Milyonlarca kişi kasım ayı indirimleri adı altında, özellikle internetin de yardımıyla, birçok ürüne 'ihtiyacı olduğu' şeklinde manipüle edilmeye devam ediyor.
Yukarıda bahsettiğim gibi internetin keşfi ile artık dünya küçük bir yer gerçekten ve artık dünyanın en ücra yerinde bile olan en ufak olay bile birkaç tık ile karşımızda ekranda beliriyor. Dün ve bugün yazı için araştırma yaparken çok garip bir düşünce fırtınası yaşadım. Bir yanda alışveriş çılgınlığı haberleri çarşaf çarşaf karşıma çıkarken bir yandan da İsrail’in 45 günü aşkın, bombalarla yerle yeksan ettiği Gazze’de insanlar; insanlar dediysem kadın, hasta, çoluk çocuk, yaşlı insanlar ömürlerini geçirdiklerini topraklardan zorla ve acılar, zorluklar içinde binbir zorluk ve kasıtlı çaresizlikle, etraflarında üç yüz milyon Müslümanı barındıran ülkelerin gözleri önünde ve ne acıdır ki hiçbiri kılını kıpırdatmazken, hayatta kalma savaşı veriyorlar.
Bir yanda hayatta kalma savaşı; dünyanın diğer yanında ise gerçekten ihtiyaç olup olmadığı bile tartışılır noktadaki eşyaları alma savaşı.
Ve bunun için kavgalar, laf kalabalıkları, hiç hoş şeyler değil bunlar, oysa biraz araştırılsa bu tip alışveriş organizasyonlarının nasıl psikolojik bir tuzaklar olduğu görülecek ve psikologların uyarılarına kulak verilse, bir akıl tutulması yaşanmayacak.
Bunlardan bir kaçı şöyle; insanların eşya alışkanlıklarını değerlendiren bir bilim adamının tespiti şu şekilde; “Eğer bir eşyayı 2 ay boyunca kullanmıyorsanız ona gerçekten ihtiyacınız yoktur.”
Ve bir diğeri, “Bir şeyi almaya karar vermek gerçekte 2,5 sn.sürer, almadan önce o mağazadan uzaklaşın ve derin derin nefesler alın ve 10 dk sonra yine hala alma kararında iseniz, alın” ve yine hepimizin bildiği kurallar; “Aç karına market alışverişine gitmeyin, ya da liste yapmadan alışveriş yapmayın” gibi küçük ama gerçekten etkili kurallar…
Yukarıda dedim ya bu bir savaş; insanın kendisiyle ve tuzaklara düşmeme savaşı ve diğer tarafta da hayatta kalma ve ailesini, vatanını, dinini, mukaddesatını koruma savaşı.
Dünya artık çok garip bir yer.
Büyüklerimizin bir cümlesi kulaklarımda çınlıyor; hey gidi kavanoz dipli dünya hey!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.