Hümeyra KARADAĞ

Hümeyra KARADAĞ

Felaketin Ardından Kavuşamayanlar

Felaketin Ardından Kavuşamayanlar

Felaketin üzerinden 4 hafta geçti, acılar ilk gün gibi taze. İçimizdeki yangın sönmüyor. Nasıl sönsün ki? Binlerce vatandaşımız can verdi, binlercesi evinden oldu. Kimi eşini kaybetti, kimi annesini, kimi de evladını… Aileler bölündü. Kayıplar büyük olsa da hayatta kalanlar için sevinildi. Bir de hayatta kalan, enkazdan çıkan fakat daha sonra kaybolan, nerede olduğu bulunamayan canlarımız var. Özellikle de çocuklarımız. İnşallah olayların yoğunluğundan dolayı henüz ulaşılamamış, kavuşamamış olanlar çok yakında bulunurlar ve kavuşurlar. Bu konuda herkes üzerine düşeni yapmalı ve insanlar hayatta olan sevdiklerine, ailesine kavuşabilmeli. Kayıp insanlar hakkında farkındalık yaratmak için 99 depreminden beri evladını arayan bir annenin hikayesini anlatacağım…

17 Ağustos gecesi deprem olduğunda Karamert çifti tam Gözde’nin odasının kapısının önüne varmıştı ki, evleri hızla yıkıldı. Nurgül Karamert 12, eşi 13 saat enkaz altında kaldılar. Kurtarılmayı beklerken Gözde’nin öldüğünü düşünüyordu annesi. Yan binada yaşayan ve o gece çalıştığı için dışarıda olan bir komşuları deprem sonrası evine vardığında eşi ve üç çocuğunun vefat ettiğini gördü. İki binanın enkazı birbirine karışmıştı... Nurgül Karamert’in sesini duydu, hayatta olduklarını fark ettiği Karamert çiftini enkazdan çıkarmaya yöneldi. Ama Gözde enkazda yoktu. Nurgül Hanım 15 gün sonra hastaneden taburcu edildiğinde kızlarından hâlâ bir haber yoktu. Gözde kayıptı.
İki ay sonra, 4 Ekim 1999’da aile bir TV programına çıktı. O günü çok net hatırlıyor Nurgül Karamert çünkü Gözde’nin doğum günüydü: “Telefonum enkazda kalmıştı. Karakola, kayıp ilanlarına abimin telefonunu vermiştim. Bir bey aradı, kayıp ilanını görmüş. ‘Bir teğmenin kızınızı hastaneye getirdiğini biliyorum. Onun numarasını bulup size göndereceğim’ dedi.”

Ailesi, Gözde’nin enkazdan sağ çıktığını işte o gün öğrendi. Gerçekten de teğmenin numarası geldi, konuştular. “O binanın yakınındaki arsada ağlayan bir çocuk gördüm, aldım” dedi. Buluştular. Annesinin elinde Gözde’nin fotoğrafı vardı. “Aynı çocuk” dedi teğmen ve Gözde’nin o akşam giydiği pijamayı doğru tarif etti. Daha sonra verdiği yazılı ifadeye göre 3.10’da Gözde’yi evin yakınındaki açık alanda buldu, “Hastaneye gidelim, sonra geleceğiz, anneni bulacağım” dedi. 3.30’da askeri hastaneye vardılar. Teğmen başından yaralı olduğu için bir süre sonra bayıldı. 2 saat sonra uyandığında Gözde yoktu. “Hastanede nasıl kamera nasıl olmaz?” diye soran Nurgül Karamert, teğmen ve hastane hakkında suç duyurusunda bulundu. Teğmenin ifadesi alındı ama başka bir işlem yapılmadı. Yaklaşık 10 sene sonra 17 Ağustos’un yıldönümü için bir TV programına çıkmıştı Nurgül Karamert. Programı izleyen Selma T. isminde bir kadın, onu aradı ve albay abisinden bahsetti. Deprem sırasında Gölcük’te olan bu albayın bir oğlu ve bir kızı vardı ama daha sonra Gürcistan’a gidip üçüncü evliliğini yapmış, orada da ölmüştü.

“Abim telefonda bana ‘Depremde ağlayan bir kız çocuğu buldum. İsmi Gözde, 6 yaşında. Ona bakıyorum ama kimseye söyleme dediğini aktardı. Bu konuşmanın üzerine albayın 18 yaşındaki oğlu Erdem’in ifadesi alındı. “Çocuğu görmedim ama babam böyle bir şeyden bahsetti. ‘Depremden bir kız çocuğu bakıyorum. Kimsesi yokmuş, hastanenin bahçesinde ağlarken buldum, himayeme aldım’ diye anlattı” dedi.

Nurgül Karamert, “Kızım 22 senedir yok. İnsanlar beni psikopat ilan etti, ‘Çocuk öldü, kabullenmek istemiyor’ dediler. Çocuk ölmüş de ben diriltmeye çalışmıyorum ki... O günden sonra öldüyse de bilmek istiyorum, arayışım bitsin. 22 yıldır her akşam ‘Bugün de olmadı Nurgül’ diyorum, ‘Başka ne yapabilirim’ diye düşünüp duruyorum. İnsan böyle yaşar mı? Ben neden yalnız bırakıldım? Beş sene önce evime bir sivil polis, üç kaymakamlık görevlisi geldi, ‘Dosya hazırlayıp Ankara’ya yollayacağız’ dediler. Neden ses yok?”

Karamert, 99 Eylül’de depremde ölen ve kimsesiz mezarlığına gömülenlerin (kimliği tespit edilemeyenler) resimlerine de baktı, 2002 ve 2018’de açılan mezarlara da... Geçen sene, bu 22 senede yaşadıklarını kaleme aldı. Gözde bulunursa annesinin onun için nasıl uğraştığını okusun diye... “Gözde’nin peşini hiç bırakmadım. Bir kere bile başımı yastığa huzurla koyamadım” diyen Karamert, 2001’de ikinci kızı Ayşenaz’a hamileyken Gölcük’teki 17 Ağustos Mezarlığı’na bir fidan dikmiş, dikerken de “Gözde yaşıyorsa bu fidan yeşersin, ölmüşse kurusun, tutmasın” demişti içinden. O fidan kocaman bir çam ağacı şimdi... Annesi yıllardır o ağacı suluyor, Gözde’ye kavuşacağı günü bekliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hümeyra KARADAĞ Arşivi