Hüseyin Altay

Hüseyin Altay

SOBE, Konya tarihinin en büyük yatırımıdır!

SOBE, Konya tarihinin en büyük yatırımıdır!

Konya’ya son yıllarda sayısız yatırım yapıldı. Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda yapılanları sıralamaya kalksak belki sayfa yetmeyecek. Bu yatırımların kimini Karatay’a yapılan 10 bin kişilik Kapalı Spor Salonu ve Kongre Merkezi gibi beyhude bir yatırım olarak gördük kimisinin kıymetini ise geç anladık; tıpkı Selçuklu Kongre Merkezi gibi…

Konya’ya kazandırılan eserler içerisinde bir tanesi var ki kıymetine paha biçilemez. Elbette bu maddi bir kıymet değil. Bahsettiğimiz eser de Selçuklu Belediyesi tarafından yapılan SOBE’den başkası değil.

Belki toplumumuzun önemli bir kısmı için anlam bile ifade etmeyen SOBE’yi otizimli bireylerin eğitim aldığı çok müstesna bir okul hatta yaşam merkezi olarak tarif edebiliriz.

Otizm, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen, bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı sanılan doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılıktır. Dikkat edin hastalık değil, FARKLILIK…

Çocuk; başkalarıyla göz teması kurmuyorsa, ismini söylediğinizde bakmıyorsa, söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa, parmağıyla istediği şeyi göstermiyorsa, oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa, bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa, konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa, sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa, aşırı hareketli, hep kendi bildiğince davranıyorsa, gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa, bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa, günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa otizm açısından değerlendirme yapmak gerekiyormuş.

Bir ebeveyn için bunu kabul etmek kolay değil. Ancak erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde ellisinde otizmin belirtileri kontrol altına alınabilmekte, gelişim sağlanabilmekte, büyük ilerleme kaydedilmekte ve hatta bazı otizmli çocukların ergenlik yaşına geldiklerinde diğer arkadaşlarından farkı kalmayabilmekte.

Bunun örneğini bugünlerde Konya’da yaşamaktayız. Otizm tanılı kardeşimiz Muhammet Emin Dağdeviren’i elinde mikrofonla sokak röportajı yaparken görmüşsünüzdür. Muhammed Emin, SOBE’de aldığı eğitimler sayesinde artık otizm raporu taşımıyor. Ne mutlu ona, ailesine ve öğretmenlerine. Ne mutlu ona bu imkanı sunanlara… Adı güzel kardeşimiz Muhammed Emin, “Ol deyince olduran” yüce Allah’ın izniyle başarılamayacak bir şeyin olmadığı bir kez daha gösterdi. Onu tarifi imkansız duygularla izledim.

Otizmli çocukları topluma kazandırmayı amaçlayan SOBE Vakfı, bugüne kadar 8 öğrencisini mezun etti. Lütfen sayıyı azımsamayın, dudak büküp burun kıvırmayın. Bu büyük bir gurur, medar-ı iftihar meselesidir. Öğrenme güçlüğü yaşayan bir bireye eğitim vermek çok da kolay olmasa gerek. Hele de bizim gibi sağlıklı bireylerimizin eğitiminde bile büyük sıkıntılar yaşayan, eğitim kalitesi her geçen gün dibe vurmuş ülkelerde. SOBE’de şu anda 200 kardeşimiz de eğitimlerini sürdürüyor. Hatta Konya SOBE ile otizm göçü alan bir şehir haline gelmiş.

İster kabul edin isterseniz etmeyin SOBE, Konya tarihinin en büyük yatırımlarından bir tanesidir. Camiler, okullar, hanlar, hamamlar, hastaneler hatta hızlı trenler, metrolar gibi trilyonluk yatırımlar yapabilirsiniz ama insana yapılan, yarınlarımıza yapılan yatırımların yerini tutmaz. Dünyanın tüm zenginlikleri de gözü yaşlı bir annenin dudağından dökülecek duayı alamaz.

Cengiz Han, “Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu,                bir ordu bir ülkeyi kurtarır” demiş ve eklemiş, “Bir çivi kaybolduğu için bir nal kayboldu. Bir nal kaybolduğu için bir at kayboldu. Bir at kaybolduğu için bir atlı kayboldu. Bir atlı kaybolduğu için bir haber kayboldu. Bir haber kaybolduğu için bir savaş kaybedildi. Ve bir savaş kaybedildiği için bir krallık yok oldu.”

İşte SOBE, “bizim feda edilecek bir tek ferdimiz dahi yoktur” diyerek bir bayrak dikmiş bir kuruluştur. Bir çivinin bile önemini ortaya koyuyorlar. Konya’nın bozkırında yanan bu meşalenin başta öğretmenlerimiz olmak üzere çocuklarımızın, insanımızın elinden tutan herkesin elinde büyük bir ateş topuna dönmesi gerekiyor. Herkes işini severek yaparsa, çocuklarımızın elinden gerektiği gibi tutarsak bu güzel vatanın yarınları bugünden daha güzel olur.

   

 

  

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Altay Arşivi