21.yüzyıl bize savaşların ve krizlerin daha derin olduğunu gösterdi. İkiz kulelerin yıkılmasıyla başlayan ve Irak’ta savaşa dönüşen kriz daha sonra Arap baharıyla devam etmiş ve Suriye de derinleşmiştir. Kudüs’te İsrail’in yayılmacı ve asimile politikası, Amerika’nın ise Afganistan’da sözde İslami terörizme karşı savaştığını belirterek yaptığı soykırımlar. Bu yüzyılda savaşlar hep Müslüman coğrafyalarında olmuş ve milyonlarca masum kadın, çocuk ve sivil öldürülmüştür.  

Orta doğu (batıya göre bir tabir) bölgesinde adeta süper güç dediğimiz devletler Müslümanlar üzerinde kendi güçlerini test ediyorlardı. Suriye’de başta Amerika olmak üzere birçok batı devleti Esed karşıtı blokta yer almış sözde Esed’le mücadele de sivilleri vurmuşlardır. Karşı blokta ise İran ve Rusya yer almış onlarda karşı hamleler yaparak şehirleri taruman edip masumları öldürmüşlerdir. Suriye de belli bir güç elde ettiğini düşünen Rusya 2014’te Ukrayna’nın Kırım bölgesini ilhak etmiş ve ayrılıkçıları destekleyerek Donetsk ve Luganks bölgelerinde ayrı bir cumhuriyet kurulmasını sağlamıştır. 2022 yılına hızlı bir giriş yaptık ve Kazakistan’ın Almatı şehrinde halk sokağa indi. Tabi halkın sokağa inmesinde bir sürü etken var. Arka planda bir iktidar çekişmesi ve halka uygulanan zalimce bir propaganda ve uygulamalar vardır. Ve beklendiği gibi Kazak cumhurbaşkanı koltuğunu korumak için Rusya’dan yardım istemiştir. Rusya bu çağrıya uyarak Almatı şehrine girmiştir. Rusya Sovyetlerden kalan bakiyesi olarak düşündüğü Türki Cumhuriyetlerini tekrar etkisi altına almayı hedeflemektedir. Bölge de bulunan devletlerle bağını koparmamış ve daha da üstlerinde etkinliğini arttırmaktadır. Nitekim 22 Şubat tarihinde ayrılıkçı bölgedeki Donestk ve Luhanks cumhuriyetlerini tanıyarak o bölgelerinin kendisinin olduğunu ve Ukrayna’nın kendisine bağlı uç devleti olduğunu ayrıca bu bölgelerde yeniden eski Sovyet birliğini tesis etmek istediğini açıkça dile getirdi. Rusya’nın yayılmacı politikasında Batı’nın özellikle ABD’nin de şüphesiz etkisi vardır. Rusya’nın bölgede önemli bir güç olup batı’ya karşı bir doğu bloğu oluşturmak istemesi de bunda etkili olmuştur.

24 Şubat’ta başlayan Rusya-Ukrayna savaşı bize bu yüzyıl da savaşların bitmeyeceğini ve her geçen yıl yenisinin gelebileceğini gösteriyor. Bu savaş son olmayacak ve yeni sorunları da beraberinde getirecek. Savaş her zaman masumları etkilemiştir. Savaş’ta dil, din, ırk gözetmeksizin masumların yanında yer alınmalı ve zalime dur denilmelidir.

Savaşa hayır! Stop war!