"BENİ ÜZÜYORSUN DEMEYİN"
Merhaba sevgili okurlarım nasılsınız? Umuyorum bayramınız dilediğiniz gibi geçmiştir? Bu hafta çok sık karşılaştığım bir iletişim kazasından bahsedeceğim.
Öncelikle iletişim kazası dediğimiz olay isteklerimizin, duygularımızın, yaşadıklarımızın ifade ettiğimiz sözlerle yanlış kılıflara bürünmesi demektir.
Her iletişimde mutlaka çatışma vardır. Bu asla yadsınamaz. Çatışmalar için oluşturduğumuz çözümler ise ilişkilerimizi şekillendirir. Bize yüklenen duygularımız ise değerlerimizi oluşturur.
Çocuklar için kurulan ilk ilişki çocuk-ebeveyn ilişkisidir. Hayatın neredeyse tamamı bu ilişki üzerine kurulur.
Biz ebeveynler çocuğumuza kızdığımız zaman, öfkelendiğimizde, sınırlar aşıldığında veya rutin bozulduğunda üzülmediğimiz halde 'Beni üzüyorsun dersek' çocuğumuz her duygunun sonrasını üzüntü ile bağdaştırarak, üzmemek adına girişimci olamayacaktır.
Girişimcilik her zaman eylemler çerçevesinde düşünülür. Duygularını ifade edebilmek de bir girişimdir.
"Beni üzüyorsun!" cümlesi kaybetme korkusunu besler. Kaybetme korkusu ile çocuklar duygularını açıkça ifade edemezler. İlişkilerinde her daim üzmemek, kırmamak için alttan alan olurlar ve ilişkileri bir süre sonra tıkanır.
Aslında size anlattığım bu durum hayatımızın içinde hep var. Etrafınızda sürekli alttan alan, duygusunu söylememen, olayları içinde çözümleyen birileri mutlaka vardır.
Çocuğumuzun gelecek inşasında en büyük role sahip olduğumuzun farkında olalım.
An içinde ne hissediyorsak onu söyleyelim.
"Su an çok kızgınım"
"Rutini bozduğun için huzursuzum"
"Sınırı aştığın için öfkeli hissediyorum" gibi...
Sevgilerimle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.