Aşı olmamak özgürlük müdür?
İnsan nasıl özgür olur? Tarih boyunca bu sorunun cevabı aranmış. Aristo bu soruya “Düşünerek” cevabını vermiş. Platon “Öğrenerek”, Camus “Başkaldırarak”, Sartre “Eyleme geçerek”, İbn Rüşd “Vicdanlı olarak”, Nietzsche “Kendin kalarak”, Farabi ise “Kalbine kulak vererek”…
Görüldüğü gibi özgürlüğün pek çok tanımı var. Ya da özgürlük kişiden kişiye değişen anlamlar ihtiva ediyor. Yani göreceli bir kavram. Herkesin özgürlük anlayışı, özgürlüğe yüklediği anlam birbirinden farklı.
Peki özgürlüğün sınırı nedir?
Elbette senin özgürlüğün başkalarının özgürlüğünün başladığı noktada biter, bitmek zorundadır. Yani özgürlüğün sınırları vardır. Birey hem özgürdür hem de aynı zamanda sorumluluklarından dolayı özgürlüklerini tamamen gerçekleştiremez. “Ben özgürüm” diye suç işleyemez bir insan, kişi, özgürlüğünü başka bireylere göre de düzenlemelidir. Özetle özgürlük başkasının özgürlüğüne zarar vermeye başladığı anda sınırlandırılır.
Son günlerde ülkece tartıştığımız iki özgürlük konusu söz konusu. Bunlardan biri malum olduğu gibi milli voleybolcu Ebrar Karakurt’un hemcinsi ile yaşadığı ilişki. Yani toplumun büyük kesimince hoş karşılanmayan LGBTİ kavramı.
Diğeri ise aşı tercihi. Biz bugün ikinci tartışma konusunu değerlendireceğiz. Yani aşı tercihi /reddi konusunu. Geçmişten beri ülkemizde bir aşı reddi durumu söz konusu. Aşının içeriğindeki maddelerin istenmeyen etkilere yol açabileceği korkusu ve dini sebeple bu maddelerin helal olmadığı inancı bazı ebeveynleri çocuklarını aşı yaptırmaktan alıkoymaktaydı.
Aşı retçiliği koronavirüs aşısıyla birlikte tavan yapmış durumda. Toplumun azımsanmayacak bir kesimi aşı konusunda oldukça ketum. Nuh diyor peygamber demiyorlar.
Devlet yetkililerinin çağrıları, bilim adamlarının tavsiyeleri, aşının koruyuculuğu konusundaki istatistikî bilgiler… hepsi boşuna.
Şimdi de aşı olmayanın işten çıkarılması, sinemaya, AVM’ye, maça, restorana vs. girememesi gündemde.
Burada da ikiyi bölündük. Bir kısmı “oh iyi olmuş. Kendi sağlığını da başkasının sağlığını da düşünmeyenin toplum içerisinde yeri yok” derken bazıları işi bir adım daha öteye taşıyıp aşı olmak istemeyenlerin koronavirüs tedavileri ücretli olsun ya da bu insanlar başkalarına virüs bulaştırırsa cinayete teşebbüsten yargılansın temennisinde bulunuyor.
Öte yanda ise aşı retçileri ve bazı kişiler de “bu bir tercih meselesidir. Herkes aşısını olup olmamak da özgürdür. Dayatmalar, kısıtlamalar, işle aşla tehditler yanlış” diyor.
Aşı olmayarak kendi sağlığını, ailesini, sevdiklerini ya da hiç tanımadığı birilerini riske atmak hak gaspı değil midir, sorumluluk gerektirmez mi?
Herkesin süreçte akl-i selim davranması gerekiyor. Yoksa “ben özgürüm” demekle bu iş olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.