“…. gölü kurudu.” Bu yaz en çok gördüğümüz haberlerin başında maalesef kuraklık nedeniyle kuruyan göller vardı. Her geçen gün yurdun farklı bir köşesinden su kaynaklarımızın kuruduğu fotoğraflandı, yazıldı, çizildi…

Şöyle bir çırpıda ulaştıklarımıza bakalım;

Tuz Gölü; Sular tamamen çekildi, yer altı suları önemli oranda düştü. Flamingo ölümleri yüreğimizi yaktı.

Suğla Gölü; Mevsimsel kuraklığın etkisiyle sular önemli oranda çekildi.

Beyşehir Gölü; Kenarındaki sulak alan kurudu, yüzlerce balık telef oldu.

Akşehir Akpınar; Akşehir Gözpınarı Mahallesi'ndeki uzun yıllardır akan tatlı su kaynağı Akpınar, kurudu.

İznik Gölü; su kıyıdan 30 metre çekildi.

Diyarbakır Devegeçidi Baraj Gölü; Kuraklık bölgedeki canlıları çok olumsuz etkiledi.

Van Akgöl;  Tam 407 hektar alan ile Doğu’nun gözle sulaklarından Akgöl kurumaya başladı. Kuşlar göçe başladı.

Manisa Marmara Gölü; Sular neredeyse tamamen çekildi. Göl kuruma noktasına geldi.

Batman Kırkat Göleti; Sular çekildi, tarımsal üretim etkilendi.

Van Gölü; Bazı noktalarda yer yer su 2 kilometreye kadar çekildi.

Acıgöl; Afyonkarahisar-Denizli sınırındaki Acıgöl’de su çekilmeye devam ediyor.

Karataş  Gölü; Burdur’da göçmen kuşların uğrak noktası olan bu göl kurudu.

Sivas’ın barajları; Kızılırmak’ın Sivas’tan geçen bazı bölümleri ve kentteki Pusat-Özen ve 4 Eylül barajlarında su önemli oranda azaldı.

 Görüldüğü gibi kuruya kuruya tükeniyoruz. Bir taraftan da yer altı sularımız çekiliyor. Daha geçen gün Konya‘da yer altı sularının 15 metre birden çekildiği yönünde haberler vardı. Haberin içeriğinde Konya, Isparta, Niğde, Ankara, Aksaray, Nevşehir ve Karaman'ı içine alan Türkiye'nin tahıl ambarı Konya Kapalı Havzası'nda yer altı suları seviyesinde bu yıl normalin üzerinde bir düşüş yaşandığı ve her yıl 2 metre çekilen suların bu yıl 15 metre birden çekildiği açıklanıyordu.

Son 50 yılda sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetler 5 kat artmış. Bundan sonra da kolay kolay geri dönüş mümkün olmayacak. El birliği ile dünyamızı yok ediyoruz.

Kuraklığın çözümü için yağışlara çok ihtiyacımız var. Özellikle de kar yağışlarına ancak kent merkezleri başta olmak üzere ısınma, sanayi ve egzoz dumanları sayesinde hava fazlasıyla ısınıyor. Bu da yağışların önüne geçiyor. Bu yüzden işimiz kolay değil. Suyun kıymetini bilmemiz gerekiyor. İsraf etmeden, tarımda vahşi sulamadan kaçınarak, yer altı sularını hoyratça kullanmadan yola devam etmezsek birkaç yıla su savaşlarının yaşanacak. Oluşacak tablo da aynen film senaryosu gibi; zorunlu göçler ve geride kalan hayalet yerleşkeler…