Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Algının Derinliklerine Yolculuk

Algının Derinliklerine Yolculuk

Görmek, yalnızca gözlerin fiziksel olarak aldığı ışık uyarılarını algılamak mıdır yoksa daha derin, bilinçli bir süreci mi içerir?

Gerçekten görmek, yalnızca fiziksel bir algılama süreci değil, aynı zamanda bilinçli bir farkındalık sürecidir. Bilinç, görsel bilgiyi anlamlandıran ve ona anlam katan bir mekanizmadır. Örneğin, bir tabloya bakmak ile tablodaki detayları, renkleri ve kompozisyonu fark etmek arasında fark vardır. Bu fark, bilinçli farkındalık düzeyimizle ilgilidir.

Bakmak ve görmek arasındaki fark, yalnızca sağlıklı bireyler için değil, aynı zamanda görme engelli bireyler için de önemli ve anlamlıdır. Görme engellilik, bir kişinin görsel bilgiye erişimini kısıtlar, ancak bu, onların dünyayı algılayamayacakları anlamına gelmez. İşte bakmak ve görmek arasındaki farkı, daha net ifade edeceğini görme engelli bireylerin perspektifinden örnekleme yapacak hikayemize geçelim.

Adamın biri, güneşli bir gün ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezinirken yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa:

- Buraların yabancısıyım. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler, yerini biliyor musun?

Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:

- Ben de buraya ilk defa geliyorum demiş.

Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde!

Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş.

Çocuk:

- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş.

Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.

- İyi ama demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediğini nereden biliyorsun?

- Çocuk, tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye yanıtlamış.

Üstelik, manolyalar da katılıyor onlara.

Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız.

Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde fark etmiş çocuğun kör olduğunu.

Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini fark ettiğini.

Çocuk, ışığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken; üç yıl önce bir kaza geçirmiştim demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki.

Sizinkiler sağlam öyle değil mi?

Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken; artık emin değilim, demiş.

Emin olduğum tek şey, senin benden iyi gördüğündür.

Gören körler, farkındalıktan yoksun bireylerdir.

Gören kör olmamamız ümidiyle,

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi