Engellilikte ÖTV'ye takılanlar
ÖTV muafiyetli otomobiller veya diğer adıyla engelli araç limiti kapsamındaki kara araçları, vücudunda belli bir oranın üzerinde işlev kaybı olan engelli vatandaşların faydalanabileceği bir haktır. Buna ek olarak şehit yakınları da bir defaya mahsus olmak üzere bu haktan faydalanabiliyor. Fakat engelli vatandaşlar gibi MTV muafiyetleri bulunmuyor.
Engelli araç alım limiti, her yıl artan otomobil fiyatları ve enflasyon gibi farklı nedenler yüzünden yükseltiliyor. Bu kapsamda 2022 yılında engelli araç alım limiti 450 bin 500 TL olarak belirlenmişti. 2023 yılı ÖTV muafiyetli otomobiller için sınır 1 milyon 4 bin TL olacak gibi görünüyor.
Mevcut yönetmeliğe göre, bu haktan faydalanmak isteyen kişilerin normal satış fiyatı, bu tutarın altında bulunan bir aracı tercih etmesi gerekiyor. Yüzde 40 ila 89 arası bir engel oranı bulunan kişiler ile yüzde 90 ve üstü engele sahip kişiler, ÖTV’den muaf şekilde araç alabiliyorlar.
Burada değinilmesi gereken önemli bir nokta ise satın alınan araçlardaki zaman sınırı. Engelli bireylerin ÖTV muafiyeti ile satın aldıkları araçlar 5 yıl boyunca bir başkasına satılamaz ve devredilemez. Aynı zamanda kişi, bu 5 yıllık süre içerisinde ÖTV muafiyeti ile 2. bir araç satın alamaz. Fakat araç eğer bir kaza veya doğal afet sebebiyle trafikten men edilir, yani perte çıkartılırsa, 5 yıl dolmadan tekrar bu haktan faydalanılabilir.
Bu bilgilerden sonra, gelelim mevcut ÖTV muafiyet sistemindeki sıkıntılara;
Maalesef, ülkemizde engellilere uygun ve engelli dostu araç tasarımı ve üretimi yaygın değildir. Bu nedenle araçlar satın alındıktan sonra yasal zorunluluğun da gereği olarak engelli kullanımına uygun hale getirilmektedir. Haliyle yapılan dönüşüm işlemleri, araç alan engelliye yeni bir mali yükü daha getirmektedir. Yine özellikle ağır engelliler için alınacak araçlar, engellinin örneğin akülü veya normal tekerlekli sandalye veya gerektiğinde sedye ile taşınmasına uygun boyutlarda olmak zorundadır. Böylesi araçlar ise boyut olarak olduğu kadar fiyat olarak da oldukça büyüktür. Bir de bunlara asansör, rampa vb. donanımlar eklenmesi bir aracın maliyetini oldukça yükseltmektedir.
Bu yıl ülke olarak orta sınıf ve dar gelirli kesimi, derinden yaralayan ekonomik kriz ile bağlantılı olarak, 2022 yılı için belirlenen ÖTV Muafiyeti Üst Limiti olan 450 bin 500 TL'ye artık neredeyse alınabilecek araç kalmamıştır. Henüz Mart ayına gelmeden önce engellinin pekte tercih etmeyeceği küçük araçlar bu limite girerken, Mart ayı sonrası bir elin parmağını geçmeyecek kadar araç bu limite girmiştir.
Ocak ayında belirlenen, ÖTV muafiyeti üst limiti, 3 ayını doldurmadan anlamını yitirmiştir.
Her yıl yeniden değerleme oranıyla belirlenen bu üst limit kuralına göre, 2023 için belirlenmesi beklenen 1 milyon 4 bin TL'nin yine aynı akıbete uğrayacağı uzak bir ihtimal olmasa gerek.
Hal böyle iken, tüm bu olumsuz duruma birde engellilere sağlanan avantajların kötüye kullanımını eklemek gerekir.
Yaygınlığı denetimlerin artmasıyla azalıyor olsa da engelliliği tartışma götürür, bir şekilde rapor almış engelsiz engellilerin, kötüye kullanımı ve özellikle ağır engelli sınıfında alınan araçların kullanımında sıkça rastladığımız engelliyle alakasız şekilde kullanımda engellinin hak aramada elini iyice zora sokmaktadır. Bu ciddi bir sorundur ve bunun mağduru yine gerçek engelliler olmaktadır. Sorun engellilerin ulaşımının kısıtlanmasına yol açmayacak şekilde caydırıcı tedbirlerle mutlaka çözülmelidir.
Diğer yandan 2000 yılından bu yana yürürlükte olan engelli araç alımındaki yeniden değerleme metodu görüldüğü üzere bu ekonomik süreçte işlevsizleşmiştir.
Dövizle yurda giren araca, TL bazlı üst limit koymak, üstelik bu limite 1 yıl geçerli demek bu konuda geçerli olmayacağı baştan belli samimi, yürütülebilir bir yaklaşım gibi durmuyor.
Bu üst limit kuralı yerine daha işlevsel metotların bulunması gerekmektedir.
Takip edebildiğim kadarıyla, engelli sivil toplum örgütleri, bu konuda yoğun bir çaba veriyorlar, ancak konunun daha hızlı çözümü için aynı mücadeleyi mevcut hakların kötüye kullanımını önleme konusunda da vermeliler. Bu mücadele gerçek hak sahibi sayısının azalmasına sebep olacağından, çözüm biraz daha hızlı olacaktır diye düşünüyorum.
Sosyal devlet anlayışının gereği, teslim edilmesi gereken bir hak olan bu sürecin sağlıklı ve kalıcı bir zemine oturması için, öncelikle her bir vatandaşımızın elini vicdanına koyup, haksız araç teminine yönelmemesi ve dahi denetimlerin artması, ilgili STK’ların kamu önünde bu mücadeleyi kuvvetlendirmesi, engelli milletvekili ve bürokratlarımızın ekini yaşın altına koyması gerekmektedir.
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.