Sen varsın!
Sıkı bir Abdürrahim Karakoç hayranı olarak sık sık şiirlerini okur, derin bir tefekküre dalarım. O kelimelere dans ettiren, cümlelere tiyatro izliyormuş ahengi katan, kurduğu dizelerle zihninizde tablo çizen büyük üstad için “Türküleşen Şair” derler. Türk şiirine kazandırdığı "Mihriban", "İsyanlı Sükut", "Hak Yol İslam Yazacağız", "Gel Gayrı", "Hasan'a Mektuplar", "Vur Emri" ve "Omuzumda Sevda Yükü" adlı eserleriyle tanınsa da 100’e yakın şiiri bestelenmiştir. Biz onun şiirlerini İbrahim Tatlıses, Şükriye Tutkun, Selda Bağcan, Musa Eroğlu, Esat Kabaklı, Cem Adrian, Mahsun Kırmızıgül, maNga, Gülay, Orhan Hakalmaz, Hasan Sağındık, Selçuk Küpçük, Gülşen Kutlu, Sevcan Orhan, Güler Duman, Gündoğar, Haluk Levent ve Azerin’den dinledik.
Kalemi ile yol yürüyen, saygı duyulması gereken şahsiyetlerden bir şahsiyettir Abdürrahim Karakoç.
Şiire, türküye gönül vermiş hemen herkesin üstadın “Mihriban” şiirine karşı bir hassasiyeti vardır ve ayrı bir köşeye koyar onu.
"Mihriban" eserini 1960'ta yazdığını söyleyen Karakoç, bir açıklamasında şunları anlatmıştı: "Bazıları 'Gerçek mi?' diyor. Gerçek, diyorum ama adı Mihriban değil. O gençliğimde yaşanmış bir aşktı. Ama şimdi adını deşifre etmem, ayıp olur. Benim takmış olduğum sembol bir isimdir Mihriban. Masa başında yazılmış, hayal bir aşk, bu tadı ve lezzeti vermez. Yaşayacaksın ki yazacaksın. O zamanlar elektrik yoktu. Lamba ışığı altında yazıyordum. Şiire başladığımda lambadaki alev titremeye başladı. 'Lambadaki alev üşüyor' çıktı... Bazen aklıma düşüyor. Ben unutursun diyorum ama, insan hiçbir zaman unutamıyor... O bir mektup üzerine yazılmıştır. Benim gönderdiğim bir mektuptan dolayı bir cevap aldım. 'Unutmak kolay mı?' mektubun başlığı..."
07 Haziran 2012'de Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde aramızdan ayrılmıştı üstad. Daha dün gibi hasta yatağında verdiği röportaj, ancak bir o kadar da çok uzun yıllar geçmişçesine özlem doluyuz üstada.
Malum olduğu üzere, ne üstadın anlattığı sevdalar kaldı günümüzde, ne de sevdayı dizelere aktarabilen, şiir lezzetini hafızalara sofra edebilen kuvvetli kalemler.
Üstadı, bu derece hayranlık uyandıran, belki de çoğumuzun, teoride hayat felsefesi olmasına rağmen, uygulamada yetersiz kaldığımız, belki bir kitap dolusu cümlelerle ifade edemeyeceğimiz, hayata bakışını anlatan bir şiiri ile yad edelim isterim.
SEN VARSIN
Gönül tezgahında şiir dokudum
İplik iplik nakışında sen varsın
Aşk yolunun kanununu okudum
Madde madde yokuşunda sen varsın
Fikir vadisinden bir ırmak geçer
Eğilir selviler suyundan içer
Bağrında ay doğar zambaklar açar
Sessiz sessiz akışında sen varsın
Öz suyusun hayat denen şişenin
Nedenisin keder ile neşenin
Sevda cephesinde şehit düşenin
Donuk donuk bakışında sen varsın
Hep senin renginde görünür bahar
Yaprakta yeşilin gülde kokun var
Yama yama kalbimdeki yaralar
Sıra sıra dikişinde sen varsın
Gidip de yorulma çok uzaklara
Sen; seni gel benim içimde ara...
Umut güneşimin mor bulutlara
Girip girip çıkışında sen varsın
Mekanı cennet olsun inşallah. Kalın sağlıcakla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.