Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Yenilemezsek yenileceğiz

Yenilemezsek yenileceğiz

Toplum olarak en eğitimlimizden en cahilimize hepimizin ortak şikayetidir; eğitim sistemimiz. İlkokuldan başlayıp üniversiteye hatta sonrasına kadar sürekli eleştirir, televizyonlarda tartışma programları düzenler, psikologlar, sosyologlar pedagoglar, nice branşlardan prof. etiketli akademisyenler, siyasiler saatlerce tartışır yerden yere vurur eğitim sistemimizi.

Koltuğa oturan her milli eğitim bakanı öncelikle mevcut sisteme neşter vuracağını yeni ve çağdaş bir sistem getireceğini söyler. Ama gelin görün ki, geldiğimiz bu noktada pek de bir yol katettiğimiz söylenemez. Münferit, kendi çabasıyla bir şeyleri başarmış, ya doğuştan gelen yeteneğiyle ya da yurt dışında aldığı eğitimle başarılarından bahsettiğimiz gençleri duyduğumuzda, nasıl da göğsümüz kabarıyor nasıl da işte bizim evladımız diyip sahipleniyoruz. Oysa farkında mıyız ne acınası bir durum bu. Dinimizin ilk emri “oku” iken, Atatürk, Gençliğe Hitabesi'nde, gençliğe “mutlaka çalış” diye tembihlerken, biz birkaç gencin başarısını sevinç sahiplenme ve gurur duyma için yeterli görmüşüz kendimize. Prof.Dr. Necati Cemaloğlu, "Amerika’da Stanford Üniversitesi' nde sınavlarda gözetmen bulunmaz. Öğrencilerden birisi gelir, öğretim üyesinden kâğıtları ve soruları alır, arkadaşlarına dağıtır ve hep birlikte sınav olurlar. En son kalan öğrenci, arkadaşlarının kâğıtlarını toplar ve öğretim üyesinin odasına gidip kâğıtları ve diğer sınav dokümanlarını teslim eder" diyordu bir yazısında.

Bu öğrencilerin mezun olduktan sonra hiç iş bulma kaygısı yaşamaksızın saygın şirketlerde görev aldıklarını, sınavlarda kopya çekmeye teşebbüs edenlerin, bizzat sınıf arkadaşları tarafından ihbar edilerek istisnasız okuldan atıldıklarını anlatıyordu. Bizdeki durum ise; 60 öğrenciyi bir amfide sınava alır, başında 2 gözetmen diker, çoğu zaman dersin hocası da kürsüden ortamı gözlemler. Gözetmenler kopya çektirmemeye özen gösterirler. Bazen öğrencilerin bu şartlar altında topluca kopya çektiklerine bile rastlanır. Ve bu gençler finalde artık öğretmen, mühendis, doktor, mimar hakim olurlar.

Sonrası mı?

Kopya çekerek öğretmen olana kendi çocuğumuzu verip, onu eğitmesini, kopya çekerek mühendis olanın yaptığı binanın depremde yıkılmamasını, kopya çekerek hakim olanın adalet dağılmasını, kopya ile doktor olana, canlarımızı emanet eder, şifa bekleriz.

Bu nesli, bu eğitim metotlarıyla bizler yetiştirdik, hiç olmazsa onların aynı eğitim sistemiyle bir sonraki nesli yetiştirmelerine engel olalım.

Yenilemezsek çok kötü yenileceğiz.

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa AYCAN Arşivi