Antik Dönemde Seçimler ve Oy Kullanma İşlemi Nasıldı?
Ülkemizin içinde bulunduğu seçim atmosferinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk kez gidilecek olan 2. tur seçimlerine sayılı günler kala, bu yazımızda antik dönemde demokrasi, seçim ve oy kullanma işlemleri nasıldı ona değineceğiz.
Demokrasi, hiç şüphesiz modern dönemin en fazla kabul gören ve en yaygın yönetim biçimidir. Demokrasinin kökenleri, binlerce yıl önce ortaya çıkan Antik Yunan ve Roma medeniyetlerine kadar uzanmaktadır. Haliyle, demokrasinin en önemli unsurlarından olan seçim ve oy verme uygulamalarının ilk örneklerine de antik dönemlerde rastlanıyor. Üstelik binlerce yıl önce ortaya çıkan bu demokratik uygulamaların ilk örnekleri bugün de varlığını devam ettiriyor. Ancak antik dönemlerdeki demokratik uygulamaların günümüzdeki yapıdan bir hayli farklı olduğunu belirtmekte fayda var.
Antik Yunan medeniyetinin tamamında değilse bile en önemli şehir devleti olan Atina’da bugün bildiğimiz anlamdaki demokrasinin ilk adımları, günümüzden binlerce yıl önce atıldı. MÖ. 6. yy.da Kleisthenes reformları ile demokrasinin başlamasında ve gelişiminde büyük rol oynamıştır. Daha önce hiçbir toplumda görülmeyen bu yeni yönetim anlayışıyla, Antik Yunan vatandaşları tarihin ilk oy verme ve seçim uygulamasını hayata geçirmiş oldu.
Antik Yunan demokrasisinde oy vermek, yalnızca erkeklere ve özgür kişilere tanınan bir haktı. Kadınların ve kölelerin demokratik süreçlerde söz sahibi olması mümkün değildi. Bu uygulama, Antik Yunan’dan sonra yarı-demokratik uygulamaların görüldüğü Antik Roma medeniyetinde de devam etti.
Antik Yunan’da “ekklesia” denilen halk meclisi Atina’daki demokratik yaşam için oldukça önemliydi. Antik çağda bir şehir devletinin oy hakkı olan halkına ise “demoslar” deniliyordu. Meclisi de bu demoslar yönetiyordu. Günümüzde antik kentlerin çoğunda kent gündemine dair meclis görüşmeleri toplantılarının yapıldığı ve kararların alındığı “bouleuterion” adı verilen meclis binaları bulunmaktadır.
Atina’daki 10 büyük zümrenin her biri, mecliste 50 üye ile temsil ediliyordu. Bu zümredekiler coğrafi olarak aynı bölgede yaşayan insanları kapsıyordu. Şehrin en yüksek yönetim organı olan 500’ler Meclisinde kimlerin görev alacağı ise seçimle belirleniyordu. Oy verme hakkı bulunan her kişi, elindeki jeton benzeri taşları “kleroterion” adı verilen, çok delikli bir taşın içerisine atıyordu. Taşın tasarımı sayesinde, her zümrenin eşit sayıda üyenin yer aldığı ve tamamen rastgele kişilerden oluşan bir meclis seçmek mümkün oluyordu.
Şehirdeki yasalar bu meclis tarafından oylama usulüne göre çıkartılıyordu. Oy verme hakkı olan her vatandaş meclis oylamalarına katılabiliyordu. Ayrıca önemli devlet görevlilerini atamak veya savaş ve barış kararları almak da meclisin göreviydi.
Atina’nın yönetim biçimi “doğrudan demokrasiydi,” bu nedenle seçimlere katılma ve oy verme işlemleri de doğrudan gerçekleştiriliyordu
Ülke yönetiminde söz sahibi olmak isteyen Atinalıların, fiziken meclis oturumlarında bulunması gerekiyordu. Antik Yunanlılar, demokrasinin düzgün bir şekilde işleyebilmesi için bazı denetim ve güvenlik mekanizmaları da oluşturmuştu. 500’ler Meclisi, meclisteki gündem maddelerini belirliyor, tartışmaların ardından oy verme işlemine geçiliyordu. Oy verme işlemi genellikle günümüzdeki pek çok meclis oturumunda olduğu gibi “el kaldırma” usulü ile yapılıyordu. Oy sayım işleminden sorumlu olan 9 kişi ise meclis tarafından seçiliyordu. İşte oy sayımından görevli olan 9 kişinin tarafsız olmasını ve önceden manipüle edilmesini önlemek için oy sayıcılar, oy verme işleminden kısa süre önce rastgele bir şekilde belirleniyordu…
Atina’da devlet yönetimi ile ilgili bütün kararlar meclis tarafından alınıyordu. Ancak meclisin farklı konularda farklı seçim ve oy verme uygulamaları vardı. Günümüzde de geçerliliğini koruyan “gizli oy verme” yöntemi de yine Atina’da ortaya çıkmıştı. Ceza ve hukuk alanındaki meclis oturumlarında diğer oylamaların aksine gizli oy verme usulü kullanılıyordu. 200 ila 5.000 kişiden oluşan heyet bu davalarda gizli bir şekilde oy veriyordu.
Her bir jüri üyesi elindeki taşı kimsenin göremeyeceği bir şekilde bir kabın içerisine atıyordu. Ayrıca bu davalar sırasında rastgele bir jüri üyesi yargıç olarak seçiliyor ve davanın kurallara ve prosedüre uygun bir şekilde devam etmesi için görev yapıyordu.
Antik dönemde Atina’nın yanı sıra, Sparta’da da bazı demokratik uygulamalar ortaya çıkmıştı.
Bununla birlikte Atina ile kıyaslandığı zaman Sparta şehir devletinin demokratik bir yönetimden çok uzak olduğu rahatlıkla görülebiliyordu. Sparta’daki oylamalar alkışlarla gerçekleşiyordu. Sparta’nın en yüksek yönetim organı olan Yaşlılar Konseyi, Spartalı iki kraldan ve yaşadıkları süre boyunca konseyin üyesi olan 60 yaşının üzerindeki 28 kişiden oluşuyordu. Üyelerden biri hayatını kaybettiği zaman konseye katılacak yeni üye, seçimle belirleniyordu. Bunun içinse oldukça ilginç bir yöntem belirlenmişti. Konseydeki boş koltuk için yarışan adaylar, taraftarlarıyla dolu bir salona giriyor, salondakiler ise adaylarını alkışlarla destekliyorlardı. Salonun yakınlarındaki gizli bir bölümde bulunan ve salonu görmeyen jüri üyeleri hangi adayın daha fazla alkış aldığına karar veriyor, böylece konseyin yeni üyesi seçilmiş oluyordu.
Her bireyin vatandaşlık görevini yerine getirmesi dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.