KONYA HABER
Konya
Parçalı az bulutlu
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3159 %0,24
48,6866 %0,45
4.839,13 % -0,37
Ara

Asar-ı Atika Nizamnamesi

YAYINLAMA:

Ülkemizde Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu’nun temelini oluşturan Eski Eserler Kanunu olarak bilinen Asar-ı Atika Nizamnamesi’nin çıkarılmasıyla ilgili duruma değineceğiz.

Batı dünyasında Avrupa’da 17. yüzyılda başlayan koleksiyonculuk ve müzecilik faaliyetleri, Osmanlı topraklarını açık bir hedef haline getirmiştir. Tarihi eser koleksiyonculuğu ilerleyen yıllarda Avrupalı devletlerin “kökenlerini bulma”, “geçmişini tanıma” isteği ile birleştiğinde, Osmanlı topraklarının resmen talan edilme süreci de başlamış oldu. Dönemin Osmanlı yönetiminin gerekli önlemleri almaması ve toplumda kültürel miras bilincinin oluşmaması sebebiyle, yabancıların eserleri ülkelerine götürmeleri oldukça kolaydı.

Anadolu’da 1903 yılında yabancı şirketlerle imzalanan demiryolu inşaatı anlaşmasına göre, şirketler herhangi bir izin almadan inşaatın gerçekleştirildiği bölgede arkeolojik kazı yapabileceklerdi. Şu anda demiryolu inşaatları sırasında Anadolu topraklarından hangi eserlerin götürüldüğünü bile tam olarak bilmiyoruz. Batılıların tarihi değerleri sahiplenmesi ve kendilerini bu değerlerin koruyucusu olarak görmesi, arkeolojiyi emperyalist bakış açısıyla kullanmalarına neden olmuştur.

Tüm bunların sonucunda ise günümüz Türkçesi ile “Eski Eserler Kanunu” diyebileceğimiz Asar-ı Atika Nizamnamesi, ülkemizin tarihi eser hazinelerinin korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Osmanlı arkeolojisinin başlangıcı sayılabilecek bir adımdır. Birinci Asar-ı Atika Nizamnamesi 1869 yılında hazırlanmıştır.

Osman Hamdi Bey tarafından düzenlenen 1869 tarihli ilk hukuki düzenlemede, Osmanlı topraklarında bulunan keşfedilmiş olsun ya da olmasın bütün tarihi eserlerin devlete ait olduğu vurgulanmıştır. Eski eserlere ilişkin ikinci kanun 1874 tarihinde yürürlüğe girmiştir. O zamanki adıyla “Asar-ı Atika Nizamnamesi” diye anılan bu kanun, 36 maddeden oluşmaktadır. 1874 tarihli kanun, arkeolojik kazılar için birtakım esaslar getirmiş olması bakımından şüphesiz ileri bir adımı temsil etmekteydi. Ancak birçok eksiklik söz konusuydu. Çünkü kazılarda çıkarılan tarihi eserlerin yurtdışına çıkarılmasını engelleyen herhangi bir madde olmaması ülkemizin çıkarlarına değildi.

Nihayet 1883 yılında yeni bir eski eserler kanununun çıkarılması için çalışmalara başlandığı görülmektedir. Bu konudaki çalışmalarda ana fikir; eski eserlerin yurt dışına çıkarılmasının yasaklanması, Türkiye’de yapacakları kazılar sonucunda eski eser bulan yabancıların, bunların sadece fotoğraflarını ve alçıdan modellerini çıkarmalarına izin verilmesiydi. Bu görüşten hareket edilerek Osman Hamdi Bey tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulan 1884 tarihli üçüncü Asar-ı Atika Nizamnamesi, eski eserlerin devlet malı olması ve yurt dışına çıkarılamayacağı esasına dayanır. Yürürlüğe konulduğu yılların hayli ilerisindeki yılların ihtiyacına cevap verebilecek özellikteki bu kanunun bazı maddelerinde 1906 yılında bazı küçük değişiklikler yapılmış, kanun bu durumu ile Cumhuriyet döneminde bile 1973 yılına kadar yarım yüzyıl kullanılmış ve bugün yürürlükte olan 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun temelini oluşturmuştur.

Günümüzde ise 2863 sayılı Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu resmî gazetede 1983 yılında yayınlanması ile yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun amacı; korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili tanımları belirlemek, yapılacak işlem ve faaliyetleri düzenlemek, bu konuda gerekli ilke ve uygulama kararlarını alacak teşkilatın kuruluş ve görevlerini tespit etmektir.

Güzel coğrafyamız Anadolu toprakları üzerindeki tüm kültürel mirasımızı ve kültürel zenginliklerimizi ötekileştirmeden hepsine sahip çıkıp korumalıyız.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *