Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

3E-ENFEKSİYON, ENFLASYON, EROZYON

3E-ENFEKSİYON, ENFLASYON, EROZYON

Türkiye’nin geleceğini etkileyenlerin başında 3E faktörü var. Enfeksiyon, Enflasyon ve Erozyon.

Hastalık potansiyeli taşıyan mikrop ve virüslerin vücuda bulaşması ile gelişen Enfeksiyonun en son örneğini korona virüsle yaşadık. Covid-19’un neden olduğu enfeksiyonla iki yılı aşkın süredir mücadele ediyoruz. İnşallah sonuna geldik.

Ancak Enflasyon ve Erozyon maalesef ülkemizin kanayan yarası olmaya devam ediyor.

Halk arasında hayat pahalılığı olarak bilinen Enflasyon piyasada dolanan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesi nedeniyle ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselişi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik ve parasal süreç. Şu anda herkesin üstüne kâbus gibi çöken enflasyonun etkisini hayatın her alanında fazlasıyla hissediyoruz.

Erozyon ise toprağın rüzgâr (fırtına), yağışlar (sel) veya yatırım bahanesiyle (inşaat, binalar) yok edilmesi, aşınması, taşınması verimliliğini kaybetmesi olayıdır. Kısaca toprağın sele, yele ve ele kurban edilmesidir.

3E-ENFEKSİYON, ENFLASYON, EROZYON

Geçtiğimiz hafta Meteoroloji Genel Müdürlüğü alarma verircesine uyardı: “Afrika’dan çöl tozu taşınması etkili olacak” diye. Nitekim hafta başından bu yana özellikle araçların camlarında taşınan tozların etkisini görebiliyoruz.

Ayrıca Konya Karapınar Ereğli yolu üzerinde yaşanan kum fırtınası trafiği aksattığı gibi, hava kalitesini de düşürdü. Ülkemizin özellikle doğu ve güney doğu illerinde de tıpkı İç Anadolu’da olduğu gibi kum fırtınaları etkili oldu.  Tonlarca vatan toprağı rüzgâr erozyonuyla taşınarak yerinden oldu, kaybedildi.

Bizler biliyoruz ki, bu hadiseler ne ilk ne de son. Aslında neden niçin oluyor belli. Allah rahmet eylesin merhum büyüğümüz Hayretti KARACA öncülüğünde doksanlı yıllarca TEMA Vakfı ile başlatılan “Erozyonla Mücadele” hareketiyle başta ülkeyi yönetenler olmak üzere her yaş ve kesimden insanımız erozyon gerçeğini ve sonuçlarını çok iyi öğrendi. Erozyonla mücadele bugün milli bir mücadele haline geldiyse TEMA Vakfı yönetimi ve onun fedakâr gönüllülerinin payı büyük. Tabii ki Orman Genel Müdürlüğümüz ve taşra teşkilatının yeşil alanların çoğaltılması, orman alanlarının artırılması için çalışmalarını taktirle izliyoruz. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Ormanlarımız geleceğin sigortası, erozyonla mücadelenin mihenk taşıdır.

Ülkenin büyük bir bölümünde uzun süredir yağmur yağmıyor, hava sıcaklıkları bazı yerlerde mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Önceden yağan kar birikintileri çığa dönüşüyor. Yağmur alan yerlerde yağışın şiddeti sele neden oluyor. Yağış almayan yerlerde bir bakıyoruz hiç görmediğimiz hortumlar, fırtınalar, toz bulutları vb. hadiseler ve beraberinde yaşanan can ve mal kayıpları. Meteorolojik kaynaklı afetler yaşanmaya devam ediyor.

Yeşil pınarın kaderini değiştirip Karapınar yapan kum fırtınaları Konya için yabancı değil. Bugün Karapınar ilçesinde bulunan Tarım ve Orman Bakanlığı Toprak Su Araştırma Enstitüsü bünyesindeki Erozyonla Mücadele sahasının altmışlı yıllarda başlayan çalışmalarının geldiği durum dünyaya örnek olmuştur. Yeşeren Çöl Karapınar başlı başına bir konu. (bu konuyu ileride ayrıca yazarım, inşallah)

3E-ENFEKSİYON, ENFLASYON, EROZYON

Sorun açık Çölleşme ve Erozyon. Hava durumuna uygun olarak fırtınalar gelirken önlerinde yere doğru inen rüzgârın kaldırdığı bir şey var. Önüne gelen ne varsa bitki örtüsüne bağlı olarak onu sürükleyip gidiyor. Kum varsa kumu, toz varsa tozu kaldırıyor. Burada sorulması gereken şey, tozun bu kadar görünür olması, toprağın çıplak ve erozyon olduğunu göstermesinin nedeni ne?

Toprağın koruyucu çivisi olan yeşil alanın azalması, toz miktarının artmasına neden oluyor. Şehirler çok tozlu. Plansız kentleşmeyle oluşturulan devasa binalar hava akımlarını engelliyor. Modern yaşamın eseri şehirlerde partikül madde oranı çok yüksek. Hava kirliliği kalitesi bakımından büyük şehirlerin karnesi zayıf. Üstelik bitki örtüsünün zayıf veya hiç olmaması maalesef bu tür hadiselere adeta davetiye çıkarıyor.

Aslında neye üzülüyorum biliyor musunuz? Yıllardır en az yirmi beş yılı (ayni çeyrek asır) geçen bir süredir, dünyadaki uzmanlar, ülkemizdeki bilim insanları ve benim gibi çevre gönüllüleri alarm verircesine bunların olabileceğini ve hazırlıklı olmamızı, gelecek planlarımızı buna göre yapmamız gerektiğini söyledik, söylemeye de devam edeceğiz. Ama insanoğlu bu sorunları yaşamadan, başına gelmeden anlamıyor ya da anlamak istemiyor.

3E-ENFEKSİYON, ENFLASYON, EROZYON

Tabii işin kolayı var: Küresel Isınma var, küresel iklim değişikliği sonucu tüm bunlar yaşanıyor. Günah keçisi olarak seçilen iklim değişikliği bu hadiseleri tetikliyor, şiddetini, periyodunu artırıyor, o kadar. Halbuki herkesin bildiği gibi esas sorun insan ve insanın rahat ve lüks yaşamı uğruna daha fazla para kazanma hırsı yüzünden, doğaya ve doğal miraslarımıza, tarım alanlarına, yeşil dokuya, sulak alanlara verdiği zarar, tahribat.

Tekrar başa dönersek ülkemizin başına musallat olan 3E hadiseler daha çok yaşanacak. Enfeksiyon, Erozyon ve Enflasyonun etkileri yaş, mevki makam, parti ayrımı yapmadan herkesi etkiliyor. Etkilemeye de devam edecek. Bunun sonucu ekonomik ve ekoloji açıklar artacak.

Unutmamak gerekir ki ekonomik açıklar bizlerin birbirimizden aldığımız borçlardır. Borç ödenir. Ama ekolojik açıklar geleceğimizden çaldığımız açıklardır. Bu açığı kapatmak çok zordur. Allah’ım bu mübarek günler hürmetine ülke topraklarını ve tüm vatandaşlarımızı 3E’nin şerrinden korusun inşallah. Kalın sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi