KONYA HABER
Konya
Parçalı az bulutlu
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3042 %0,25
48,6770 %0,46
4.838,34 % -0,38
Ara

AÇLIK MI? ÖZGÜRLÜK MÜ?

YAYINLAMA:

Yüksek girdi maliyetler nedeniyle ürettiğinin karşılığını alamayan çiftçilerimizin seslerini duyurabilmek amacıyla son günlerde yaptıkları gösterileri üzülerek ve endişe içinde izliyoruz. Doğrusu tarla ile tezgâh arasındaki fiyat uçurumu izah edilebilir düzeyde değil. Çiftçilerimiz gerçekten zor durumda.

Çiftçilikten vazgeçen vatandaşlarımızın sayısı gittikçe artıyor. Pek çoğu tarlasındaki ürünü söküp bir daha ekmemek üzere toprağını sürüyor, hatta satıyor. Öte yandan ülkemizdeki çiftçi yaş ortalaması da ellinin üzerinde seyrediyor. Hoş gençler de çiftçiliğe pek heves etmiyor. Peki, gıda güvenliğinin sigortası konumundaki çiftçilerimiz üretimden vazgeçmeye devam ederse, gençler tarımla uğraşmaz ise, bu ürünleri kim ekip dikecek sağlıklı gıdaya nasıl ulaşacağız?

Tarımsal faaliyetlerle uğraşanların sayısının azalması tarımsal üretimin azalması demektir. Bu durum maalesef beraberinde gıda güvenliği sorununu gündeme getiriyor. Aslında bu sorun sadece bizim gibi ülkelerin değil, dünya üzerindeki geri kalmış ülkelerle birlikte diğer gelişmekte olan veya gelişmiş tüm ülkelerin de sorunudur. Dünya yıllardır bu sorun üzerine kafa yoruyor.

Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı tarafından 1953 yılında yayınlanan “Toprağın 7000 Yıllık Öyküsü” (TEMA Vakfı yayın no:22-1998) isimli kitabında bundan tam altmış bir yıl evvel yapılan bir çalışmanın sonuçlarını dile getiren araştırmacı yazar Dr. Walter Clay Lowdermilk, insanoğlunun toprakla ilişkisini 7.000 senelik bir zaman sürecinde incelemekte ve dünyanın farklı bölgelerindeki medeniyetlerin yok olmasının ardındaki asıl nedenleri açıklamaktadır. Yazar kitabında 1938-1939 yıllarında çeşitli ülkelerde medeniyetlerin çöküşü konusunda yaptığı araştırmalarda şu sonuca varıyor:

“Çin’deki açlık üzerine yaptığım çalışmalarda, her şeyin yiyecek maddeleri karşılığında alınabildiğini gördüm. Ülkeler, istila ettikleri topraklardaki insanlara boyun eğdirmek için gıda maddeleri dağıtımını kontrolleri altına almışlardır. Eminim mecbur kalsak bizler de yiyecek uğruna özgürlüğümüzden vazgeçeriz. Hiçbir şey yiyeceğin yerini tutamaz.”

Yani diyor ki: Tarıma önem vermezseniz gelecekte önünüze iki seçenek çıkacak: Açlık mı? Özgürlüğünüz mü? Yokluk ve yoksulluk içinde yaşayan geri kalmış ülkelere bir bakın, bunu onlar mı istemiş yoksa mahkûm mu edilmişler. Dr. Lowdermilk'in Toprağın 7000 Yıllık Öyküsü adlı eserindeki bilgiler, aradan geçen bunca zamana rağmen hala geçerliliğini korumaktadır

Açlık, insanoğlunun başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridir; bundan dolayı atalarımız, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin.” duasını dillerinden düşürmemiştir. Açlığın yol açtığı sorunlar sayılamayacak kadar çoktur: Hastalıklar, ölümler, iş gücü ve üretim kaybı, verimsizlik, zihinsel gelişim sorunları, ruhsal çöküntü, suç işleme ve şiddet kullanma eğiliminin artması bunlardan bazılarıdır.

Açlık sorununu çözememiş bir toplumun sosyal huzurunu sağlaması, kalkınma yolunda hızla ilerlemesi, uluslararası alanda kendi menfaatlerini gözeten politikalar izleyebilmesi mümkün değildir. O halde barış ve huzur içinde bir dünya ortaya koyabilmenin ön koşullarından biri de gıda güvenliği sorununun çözülmesidir.

Birleşmiş Milletler Raporu (2020) uyarıyor: Dünyada her geçen gün açlık çeken insan sayısı artarken ve kötü beslenme giderek yaygınlaşırken 2030 yılı itibariyle Sıfır Açlık Hedefine ulaşmak mümkün olmayabilir. ONUN İÇİN ÜLKELER GIDA GÜVENLİĞİ SORUNUNU MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ OLARAK GÖRMELİ VE TEDBİR ALMALIDIR.

Bir ülkede tarımsal faaliyetler desteklenmez ve tarıma gereken değer verilmez ise gıda güvenliği beka sorunu haline gelir ve gelecekte iki tercihli bir seçim yapmaya mahkûm edebilir? Açlık mı? Özgürlük mü?

Bütün bunlara rağmen; ülkemiz tarım alanları varlığı ve tarım çalışanlarının kapasitesi ile doğru yönetilir ve sürdürülebilir plan ve projelerle desteklenirse dünya gıda güvenliğinde söz sahibi ülke olma potansiyeline sahiptir. Yeter ki doğru tarım politikaları uygulansın, tarıma ve çiftçiye gerekli önem ve değer verilsin. Unutmamak gerekir ki “Tarımı Hor Gören Geleceğini Zor Görür” Kalın sağlıcakla.

Yorumlar
A
Arif Örs 1 yıl önce
Sevgili Namık sabah sabah içimizi sızlatan ama yüzde yüz doğru olan acı gerçekleri düşünen bir beyin,yüksek öğrenimini Meteoroloji Mühendisliğine,yükseligini Tarım bilimi Tercigi ile ne kadar konuya vakıf olduğun,ve tehlikenin boyutunu algılayıp uyarını bilimsel tavırla yazılı tarihe dayan durarak uyuyan dinozorların uyandırmak istemende yerden göğe kadar haklısın eline yüreğine sağlık yola devam.
BEĞENME
0
CEVAPLA
A
Ahmet oztemel 1 yıl önce
Sn. Üstadım, hem bilgilendim hem de acı acı düşündüm. Tarihe not düşmüşsünüz elinize sağlık. Umarım akıllar başa gelir, daha da geç olmadan
BEĞENME
0
CEVAPLA
Y
Yüksel Atak 1 yıl önce
Değerli arkadaşım. Makalenizi titizlikle okudum, çok beğendim.Ülkemizde yıllardır uygulanan yanlış tarım politikakari yüzünden adeta yok olma durumuna gelmiştir. Çiftçilere de tüketicilere de çok yazık. Tarıma çare bulamayan milletlerin açlıkla karşı karşıya kalacakları kaçınılmazdır. İlginize ve katkılarınıza teşekkür ederim.
BEĞENME
0
CEVAPLA