Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

Çaresizliğin resmi

Çaresizliğin resmi

Biri bana çaresizliğin resmini yapabilir misin diye sorarsa sadece korona sürecinde yaşadıklarımı tarif edebilirim. Eşim ve ben Covid-19 pozitif tanış konulması süreciyle başlayan ve 21 gün süren karantina ve evde tedavi sürecimizde yaşadıklarımız: “İşte size çaresizliğin resmi” derim.

Öncelikle siz siz olun ne olur bu virüsten uzak durun. Hoş ne kadar uzak durursanız da o sizi gelip buluyor. Allah vermesin diyelim ki semptomlar başladı ve şüphelendiniz. Özel hastaneler zaten kabul etmiyor. Biz Tıp Fakültesi hastanesine bir yakınımız aracılığı ile acil servisine giriş yapabildik. Saat 17’de başlayan serüvenimiz, hasta hasta ayakta 5-6 saat bekleyip gece 11 gibi sürüntü almaları ve önce “yatıracağız” sonra “intaniye ile görüştük evde tedavi olacaksınız” deyip elimize 5 günlük bir ilaç verip göndermeleri ilk çaresizliğimizdi. Allah eksik etmesin ama kimseyi de düşürmesin. Oralarda hasta olmayan da hasta olur.

Sağlık Bakanlığı bu konudaki politika değişikliği ilk bize vurdu. Çok ağır hasta dışında artık yatış yapmıyor. Ateş çok yüksek, nefes alamıyorsanız, ağrılar dayanılmazsa ve de yatak varsa (ki en önemlisi) yatırıyorlar değilse hadi bakalım evinde tedavi ol. Evde de kendinle baş başasın. “Ne zaman ağırlaşırsan 112 Acil’i arayın” dediler. Dualarla ayakta kaldık çok şükür.

Ertesi gün aile hekimimiz telefonla aradı “vitamin almamızı” söyledi. Her gün takip edeceklerini söyledi. Meram Sağlık Müdürlüğünden bir ekip (2 kişi) geldi. Öyle beyaz elbiseleri falan olmasa da sanırım filyasyon ekibiydi. Ellerinde vukuatlı nüfus bilgilerimiz benim ve eşimin yakınlarını sordular görüşüp görüşmediğimizi. Başka da bir şey sormadılar. Son hafta içinde kimlerle temas ettiniz falan yok. Sadece bir kağıt verdiler 14 gün evde kalacaksınız yoksa ceza keseriz diye. Ardından ikisi polis 3 kişi siteyi ayağa kaldırdılar burada koronalı varmış diye. Pencereden yaptığımız görüşmede kimlik numaralarımızı ve telefonlarımızı aldılar. Dışarı çıkmamamızı tembihlediler. Sadece dövmedikleri kaldı. Çevreye iyice anons ettiler. Bu işi iki üç kez yaptılar. Çünkü onların gözünde biz ağır bir suçluyuz ve suç potansiyeliyiz.

Biz öncelikle site yöneticimize ve kapıcıya haber verdik. Sağ olsunlar o kadar çok tanıdık arkadaş dost telefonla ardı ki iyi ki dostlarımız var dedik. Kızım damadım, eşimin kardeşi ailesi onlar da 14 gün karantinaya girdiler, dolayısıyla bize lojistik sağlayacak kimsemiz kalmadı. Telefonla arayan herkes geçmiş olsun dileklerinin ardından bir isteğimiz olup olmadığı varsa söylememizi istiyordu. Sağ olsunlar var olsunlar hep bize moral verdiler. Halbuki kimseden bir şey isteyecek bir yapımız olmadığından tabii ki herkese teşekkür ettik. Oysa bizin bir taze ekmeğe bir şişe suya çok ihtiyacımız oluyordu.

Bunun için kimsenin - hatta site yöneticisinin, kapıcının, komşularımızın- aklına bu insanlar sokağa çıkamıyor, kendimize ekmek alırken bir tane de onlara alalım, kapılarına asalım gelmiyordu. Siz siz olun çevrenizde böyle insanlar varsa hiç sormayın ve bir ekmek bir pet şişe su alıp kapılarının önüne bırakın çok makbule geçer inanın.

Bu konuyu İTÜ’den, Kabataş Erkek Lisesinden devre arkadaşlarım ile paylaştığımda kalkıp İstanbul’dan gelmeyi düşünen dahi oldu. Tabii ki teşekkür ettik. Sağ olsunlar onlar da hiç yalnız bırakmadı. İyi ki de sanal marketler var ki biz de oradan tüm ihtiyaçlarımızı karşıladık, çok şükür. Ama onlar da belli bir miktar üzerinde alışveriş olmadığı için yine ekmek işini hanımın evde bulduğu çözümlerle hallettik. Daha sonra da kayınbirader sağ olsun her gün kapının önünü markete çevirdi.

Zaman geçtikçe çok şükür bizim tedavimiz tamamlanıyor ve inşallah yeni normal hayatımıza döneceğiz. Peki biz şimdi iyileştik mi? Aile hekimime sorduğumda fiziksel olarak bir belirtiniz kalmadıysa karantina bitince çıkabiliriz. Pek kim muayene edecek, yeniden sürüntü alınıp test yapılacak mı? Hayır. O kadar sağlık sistemimizle övünüyoruz ama her şey belirsiz, her şey Allah’a kalmış.

Kıymetli okurlarım, bu korona günlerinde sağlık sorunu olarak yaşadıklarımdan bahsetmeyeceğim. O konuda çok hikaye ve yaşanmışlık dinlediniz, gördünüz. Pek çoğunu biz de yaşadık. Sadece şu kadarını söylemek isterim. Hani derler ya grip olunca dayak yemiş gibi oluyoruz. Korona da dayak yemek falan hafif kalır. Üzerimizden tır geçmiş gibiyiz ve bunun etkisi öyle 14-21 günde falan geçecek gibi değil. Sanırım birkaç ay bu hasarın bıraktıklarıyla yaşayacağız. Allah cümlemizin yardımcısı olsun, lütfen dualarınızı eksik etmeyin.

Evet hayat devam ediyor, siz siz olun sağlık sistemimize falan güvenmeyin önceliğiniz hastalığa yakalanmamak olsun, maske, mesafe ve temizlik kurallarına mutlaka uyun yoksa Allah korusun, işiniz Allah’a kalıyor tesadüfen işiniz rast giderse belki test yaptırırsınız, belki tedavi olabilirsiniz? Bu arada mutlaka böyle bir durumda sağlık çalışanlarından bir yakınınız ya da bir destek personeli bulmaya çalışın ki size zor zamanda yardımcı olsun.

Ne yapacağını nereye gideceğini kime danışacağını kimin size yardımcı olacağını bilmemek, toplumda çevrenizde size koronalı gözüyle bakılması- halbuki biz bağışıklık kazandık sizler başınızın çaresine bakın- Dua ile ayakta kalmak. Allah’ım kimseye yaşatmasın. Sizleri de korusun. Bizim gibi çaresizliğe düşmeden çarenin kendiniz olduğunu unutmayın. Çare sizsiniz, çare sizin elinizde. Tedbirlere mutlaka uyun. Bu vesile ile telefonla arayan, destek olan herkese çok teşekkür ederiz. Bir teşekkürümüz de Aşkan 10 Nolu Aile Hekimliğinden Dr. Özlem Hanım ve Dr. Recep Bey ile hemşirelerine…  Allah razı olsun. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi