ÇOCUKLARDAN ÖZÜR DİLİYORUM
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dehasının bir ürünü olarak dünyada çocuklara bayram hediye eden tek bir ulus olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kendilerine gerçek manada bir “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” yaşatamadığımız için geleceğimizin güvencesi çocuklarımıza, torunlarımıza bir özür borcumuz var.
Aslında tüm dünyada yaşanan olumsuz hadiselerin ortasında kalan, güç savaşlarıyla oradan oraya savrulan, öldürülen, salgın hastalık nedeniyle doya doya çocukluklarını yaşayamayan, büyüklere siyasi malzeme yapılan dünya çocuklarından bütün ülkelerin yetişkin bireylerinin bir özür borcu var.
Ülkemizde yıllarca Vali, Garnizon Komutanı ve Belediye Başkanlarının öncülüğünde tüm kurum ve kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin katılımıyla coşkuyla ve resmi manada milletçe kutladığımız milli bayramları artık göremiyoruz.
Cumhuriyet Bayramı dışında dar bir çerçevede sıkıştırılıp, belli bakanlıkların ve yerel yönetimlerin inisiyatifi ile yapılan etkinliklerin yer aldığı resmi bayramlar gibi bir “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” daha geride kaldı.
Millî Eğitim Bakanlığının okullarda ve resmî törenlerdeki organizasyonu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 81 vilayette yaptığı “Çevre ve Çocuk Şenliği” ve bazı belediyelerin “Çocuk Şenlikleri” ile çocuklar 23 Nisan’ı milli egemenlik şuuru dışında çocuk bayramı olarak kutladı. Yine de emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.
Çocuklar dünyanın en güzel, en özel varlıklarıdır. En saf, en temiz insanlarıdır. Onlar yalan söylemezler, çıkar nedir bilmezler, zengin fakir, siyah beyaz ayırt etmezler. Birbirleriyle çok kolay anlaşır ve sevgi üzerine bir dünya kurarlar.
En önemlisi çocuklar kötülük bilmezler, kötü düşünemezler, kötü olamazlar. Kısacası çocuklar naziktir, çiçek gibidirler. Onların hayatını karartan, geleceklerini ipotek altına alan maalesef biz büyükleriz. Ve biz büyükler olarak çocuklardan af dilemeliyiz.
Başta Ukrayna ve Suriye olmak üzere bazı ülkelerde yaşanan savaş ve terör belası nedeniyle silahlarla, bombalarla hatta ölümlerle çok küçük yaşlarda tanıştırdığımız için,
Ülkesinden kaçan ana ve babasının peşine takılan ve göçmen adıyla hep itilen ve ötekileştirilen bir dünyada yaşattıklarımız için, hatta çoğu zaman denizin ortasında batan bir lastik bottan geriye kalan sahile vuran bir bebek olarak medya malzemesi yaptırdığımız için,
Çağdaşlık, modernlik ve özgürlük diyerek her gün televizyonlarda kimin eli kimin cebinde olduğu belli olamayan dizilerle ve programlarla kafasını karıştırdığımız, hayatın gerçeklerini anlatamadığımız için,
Dünya evrensel çocuk hakları bildirgesini imzalayıp, çocukların aile içi şiddete ve sokaklarda çeşitli baskılara maruz kalarak hem kendilerinin hem de annelerinin hayatlarını koruyamadığımız için;
Çocukların tam sokakta oyun oynayacağı, arkadaşlarıyla top koşturacakları zamanda küçük yaşta çalışmaya mahkûm ettiğimiz için,
Geleneksel oyunlarımızı unutturup, her türlü eğlenceyi, arkadaşlık, dostluk ve sevgi gibi duyguları sanal ortamda tanıştırıp, hayatta yalnızlaştırdığımız için,
Kendi geleceğini şekillendiren büyüklerin günlük siyasi çıkarları uğruna malzeme yapılmasına, başta eğitim olmak üzere temel hak ve özgürlük alanlarında yanlış yönlendirilmesine seyirci kaldığımız için,
Ülkenin yaşadığı ekonomik sorunlar ve cari açık nedeniyle daha doğduğu ilk günde hayata borçlu olarak başlattığımız için,
Her fırsatta sağlıklı ve temiz bir çevre için nutuklar atıp, onların da yaşama hakkı olan havayı suyu toprağı ve tüm tabii kaynaklarımızı hızla tükettiğimiz için;
Daha fazla para daha fazla kar ve daha lüks bir yaşam uğruna plansız kentleşme, sanayileşme ve kalkınma uğruna verimli tarım topraklarını ve yeşil alanları yok ettiğimiz için,
Şehirlerde gönüllerince oynayabilecekleri, doğru dürüst bisiklete binecekleri, top oynayabilecekleri alan bırakmayıp, sanal oyun alanlarına mahkûm ettiğimiz için,
Su hayattır, susuz yaşam olmaz ama tasarruflu kullananım diye öğütler verip, mevcut sulak alanlarımızı kuruttuğumuz gibi, sürdürülebilir bir su politikası oluşturamadığımız için,
Çöplerin yeri çöp kutusu olduğunu öğretip, çöplerimizi sokaklara rastgele fırlattığımız, doğru dürüst çöp toplama kültürü oluşturamadığımız için,
Sıfır atık diye bir kavram ortaya atıp içini dolduramadığımız; geri kazanılması mümkün olan her türlü atığı ayrı toplama alışkanlığını yaygınlaştıramadığımız için,
Sigara içmenin alkol kullanmanın, kumarın, her türlü bağımlılığın zararlı bir alışkanlık olduğunu her fırsatta dile getirip büyükler olarak sigara içmeye, alkol kullanmaya devam ederek çocuklara kötü örnek olduğumuz için,
“Tohumlar Fidana, Fidanlar Ağaca, Ağaçlar Ormana, Dönmeli Yudumda” diye şarkılar ezberletip, yol, konut, fabrika, taş ocağı, santral vb. inşaatlar nedeniyle, güzelim orman alanlarını yok ettiğimiz için,
İnancımıza göre hem İsrafın haram ve günah olduğunu söyleyip, hem de tüketim alışkanlıklarımızı israf çılgınlığına çevirdiğimiz için;
Dünya nimetlerinin çocuklarımızın birer emaneti olduğunu unutup, Yüce Allah (c.c) sadece biz insanlara verdiği zekamızı bencilliğimize kurban edip, günlük çıkarlar uğruna, nimetleri tüketerek ve kirleterek yok ettiğimiz ve emaneti gerçek sahiplerine teslim edemediğimiz için,
Yaratılan her canlının yaşama hakkı olduğunu, yaratılanı sevmenin ve korumanın kulluk görevimiz olduğunu bile bile can dostlarımız hayvanlara merhamet etmeyip eziyet etiğimiz hatta öldürdüğümüz için;
Velhasıl büyükler olarak kötü örnek olduğumuz için, ben kendi adıma özür diliyorum. Affet bizi çocuk.
Bu vesile ile Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.