Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

Haddini bilmek, bilmeyene bildirmek

Haddini bilmek, bilmeyene bildirmek

Elhamdülillah Müslümanın diyen her mümin için İslam’ın şartı kaç dediğinizde şüphesiz 5 diyecektir. Allah hayırlı uzun ömürler versin, doktor bir büyüğüm bu konu açıldığında bize şöyle demişti: Evet İslam’ın şartı beştir. Ancak bize göre 6.cısı “Haddini Bilmek” 7.cisi ise “Bilmeyene Bildirmektir.”

İslâm, akl-ı sâlim (güvenli), kalb-i selim (duru) ve zevk-i selim olmaktır. Aklı sâlim eden, ancak onun kendini ‘hak’ ile sınırlamasıdır. İşte buna ‘haddini bilmek’ denmiştir. Kendine bir sınır koymak yani hududunu çizmektir. Kısacası,haddini bilmek kendini bilmektir.

Haddini bilmek deyimi, insanların çeşitli işleri yapabilme noktasında kendi sınırları ve güç kapasitelerini bilmeleri durumunu tanımlıyor. İnsanların kendilerine yönelik analizleri doğrultusunda bir yargıya varmaları ve bir öz kontrol sağlamaları, haddini bilme deyimiyle ifade ediliyor.

Gerçekten haddini bilmek hem dini hem de İslami açıdan çok önemlidir. Haddini Bilmek: “Kendi değer ve yeteneğini olduğundan üstün görmemek.Neler yapabileceğini, gücünün ve yeteneğinin nelere yetebileceğini bilerek onun ötesine geçmemek, ölçüsünü bilmek” olduğuna göre bizlerde hareketlerimizi, davranışlarımızı buna göre düzenleyebiliyor muyuz?

Günümüzde haddini bilmeyen her konuda ahkâm kesen, üstüne vazife olmadığı halde başka işlere karışan, oradan buradan elde ettiği bilgileri satmak suretiyle başkalarının görev alanına giren, sosyal medyada beğeni almak, takipçi sayısını artırmak için olmadık işlere kalkışan, pek çok örnek sıralayabiliriz ki, biz onlara “Hadsiz” diyoruz. Bu hadsizlere de haddini bildirmek yedinci şart olsa gerek.

Şimdi ben Çevre uzmanı ve Meteoroloji Mühendisi olarak Tıp doktorunun alanına girip, İç hastalıklarından bahsetsem inandırıcı olabilir miyim? Ya da Makine mühendisi gibi bir aracın motor aksamı, İnşaat mühendisi gibi binanın statiği konusunda görüş bildirsem veya profesyonel bir aşçı gibi yemek tarifi versem ne kadar doğru olur? İşte bu benim haddimi aşmam demektir. Asla böyle bir şey yapmam. Bu benim hem kendime hem de diğer meslek sahiplerine saygısızlığım olur ki, böyle bir şeye tenezzül dahi etmem. Kimse de başkasının görev alanına girmemeli, girene de değer vermemeli, haddini bildirmeli diye düşünüyorum.

Aslında haddini bilmek, hakkını hukukunu bilmektir. İnsanın hakkın bilinmesi “adalet” ile mümkündür. Adalet, hakkı bildiren sınır olarak yasayı buyurur. Bu da hak edişlerin hak edenlere tesliminin güvencesi demektir. Toplum barışı (din-i İslâm), ancak adalet temeli üzerine mümkündür.

Hakkın teslim edildiği, hukukun tesis edildiği mahkemelerde “Adalet Mülkün Temelidir” ifadesi demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Günümüzde de en çok ihtiyacımız olan şey “Adalet” değil mi?

Adaletin olduğu yerde kimse haddini aşamaz. Adaletin olduğu yerde kimsenin hakkı yenmez. Yalan dolan ve iftira ile suç isnat edilmez. Televizyonlarda her konuda ahkâm kesem sözde uzmanların itibar görmesi, akademik çevrelerde intihalin artması, masum insanların dolandırılması, hırsızlık, haraç almak, malı gasp etmek, ihaleye fesat karıştırmak gibi suçların yaygınlaşmasının nedeni had aşmayı hak olarak gören insanların sayısının çoğalmasından değil mi?

Bu konuda ilim irfan sahiplerinin daha dikkatli olması gerekmez mi?

İlimde neyi bilmek gerekir? Yunus Emre Hazretleri bu soruya ilk önce “ilim kendin bilmektir.” diye cevap vermiştir. İnsan kendi isteklerini, arzularını, yeterli ve yetersiz yönlerini, hangi tutkulara esir olup olmayacağını, nelere katlanıp katlanmayacağını bilmesi gerekir. Sonra neyi bilmek gerekir diye sorulduğunda da “Hakk’ın bilmektir” diye cevap vermiştir.

Hakk’ı bilen hukuku bilir. Kul hakkını bilir. Kısacası haddini bilir. Rabbim bizleri Hakk’ı bilen, haddini bilen kullarından eylesin, hadsizlerin şerrinden korusun inşallah. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi