Hortum da doğal bir afettir
Ülkemiz şubat ayının ikinci haftasının son günlerinden itibaren uzun süredir hasret kaldığı yağışlı ve soğuk günleri yaşıyor. Konya ve çevresi geçte olsa kar yağışından nasibini alsa da buna da şükür. Ancak her nimetin bir külfeti olduğuna göre don ve buzlanma ile trafikte aksamaların ilk başına artık bu sefer yeni bir hadiseyi koyuyoruz: HORTUM. Allah afetinden korusun.
Dünyada Uluslararası ölçekte afet veri tabanı bulunan Afet Araştırma ve Epidemiyoloji Merkezi (CRED) tarafından doğa kaynaklı afetler jeofiziksel, meteorolojik, hidrolojik, klimatolojik, biyolojik ve uzay kaynaklı altı ana gurupta sınıflandırılmaktadır. Meteorolojik doğal afetlerin alt başlıklarında ise fırtına, ekstrem sıcaklıklar ve sis hadiseleri yer alır. Hortum meteorolojik bir afettir. Konvektif fırtınalar arasında gösterilmektedir.
Normal zamanlarda aşırı yağışlar, dolu, kar, buz, don olayları, kum fırtınası, kuvvetli rüzgâr, yıldırım, şimşek derken artık hayatımıza daha sık girmeye başlayan hortum, tornada, kasırga, gibi terimlere de artık alışmamız gerekiyor.
Doğa kaynaklı afetler insanlık tarihi boyunca her zaman olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Dünya nüfusunun hızla artması, plansız kentleşme, sanayileşme, yetersiz alt yapı doğal afetlerin olası risklerini artırmaktadır. Yıllardır söylediğimiz ve söylendiği gibi artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Geleceğin anahtarı iklim değişikliğine uyumda saklıdır. Ama tek başına iklim değişikliği sebep değil sadece hadiselerin sayısını, şiddetini, etkisini artıran ve oluş periyotlarını kısaltan bir etkendir. Asıl olan insanın kendi elleriyle yaptıklarıdır.
Meteorolojik afetler, ülkemizde de son yıllarda giderek artan bir şiddette, sıklıkta, sürede ve farklı yerlerde meydana gelmekte ve önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Her yıl görmeye alıştığımız başta fırtına, sel, dolu, don, kar ve kuraklık olmak üzere meteorolojik afetlere son yıllarda karada toz ve kum fırtınaları denizlerde ise hortum, tornado, kasırga eklendi.
Geçtiğimiz hafta İzmir Çeşme Alaçatı’da yaşanan hortum olayı ülkemizin artık daha sık atmosfer kaynaklı afetlere hazır olması gerektiği gerçeğini bir kez daha gösterdi Meteoroloji kayıtlarına göre hortum hadisesinin görüldüğü 11 Şubat haftası öncesinde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin çok üzerinde seyrediyordu. Özellikle deniz suyu sıcaklığı artmış, artan sıcaklıkla birlikte buharlaşma ve atmosferde nem miktarı yükselmişti. Şubat ayının ikinci haftasıyla birlikte Orta Akdeniz ve Balkanlar üzerinden gelen alçak basınç merkezlerinin, ardından da Sibirya üzerinden ülkemizi etkileyen yüksek basınç merkezi ve bağlı cephe sistemlerin etkisiyle aşırı soğuk ve yağışlı bir ortam oluştu. Ani hava değişiklikleri beraberinde topoğrafyanın da etkisiyle dolu yağışlarının yanı sıra hortum gibi alışılmadık bir hadisede etkili oldu. Tabiri caizse etrafı yıktı yaktı geçti. Can ve mal kayıplarına neden oldu.
Yaşanan dolu ve hortum hadisesiyle ilgili olarak TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Ege Bölge Temsilcisi Ayşegül Akıncı Yüksel’in verdiği bilgilere göre: Bulunduğumuz enlemlerde ender de olsa görülen hortumların oluşmasındaki en önemli üç kriter “kararsızlık, nem ve düşey hareket mekanizmadır”. Bir yerde hortum meydana gelmesi için nemli bir ortamda ani olarak değişen sıcaklıkla beraber fırtına bulutlarının oluşması gerekmektedir. Bu da atmosferin yüzeye yakın yerlerinde sıcak ve nemli bir hava kütlesi ile atmosferin üst kısımlarında soğuk ve kuru bir hava kütlesinin var olduğu anlamına gelmektedir. Alttaki nemli ve sıcak hava kütlesi yükselip üst seviyelerdeki soğuk hava kütlesi ile karşılaştığında türbülanslı (çalkantılı) rüzgârlar oluşur ve bu iki kütle arasındaki hava, şiddetli rüzgârlar eşliğinde dönmeye başlar. Sıcak ve nemli havanın enerjisi bu akıma sürekli olarak pompalandığı için, kısa zaman içinde çok güçlü bir dönme hareketiyle birlikte sıcak hava yukarıya doğru taşınır ve bu esnada yukarıdaki soğuk hava çökmeye başlar. Oluşan bu ters hareket yeterince büyük olduğunda, huni şeklindeki oluşum bulut tabanından yere doğru iner. İşte biz buna Hortum diyoruz. Türkiye’de Akdeniz ve Ege kıyıları en fazla hortumun gözlendiği bölgelerdir. Ancak ülkemizde hortum hadiselerine ilişkin kapsamlı bir veri tabanı bulunmamaktadır.
Bütün bunların yanı sıra uzun süredir konuşulan kuraklık rafa kaldırıldı. Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da kar erimesi ve çığ hadiseleri görülmekte. İç bölgelerde kuvvetli don ve buzlanma hadiseleri görülmeye devam ediyor. Mevcut soğuklarda misafir olmaya devam edeceğe benziyor.
Salgın hastalık, deprem derken bir de atmosferden gelen afetler hayatımızda etkili olmaya başladı. Ne diyelim Allah hayırlısını versin. Beterinden saklasın inşallah. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.