KAMUDA TASARRUF CAMİLERDE DE UYGULANABİLİR Mİ?
T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından geçtiğimiz yıl açıklanan (13.05.2024) “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketinin” üzerinden tam bir yıl geçti. Kamuda planlanan ve hedeflenen tasarruf ne kadar gerçekleşti, beklenen örnek kamu tasarrufuna ulaşıldığını bilen var mı?
Kamuda 34 yıl çalıştıktan sonra emekli olan bir vatandaş olarak kamu kurumlarında çalıştığım dönemde de emekli olduğum yıldan (2015) bu yana da izlediğim kadarıyla ciddi manada tasarruf yapıldığını görmedim. Son dönemlerde de belki harcama kalemlerinin bazılarında kısıntıya gidilmiş olsa da pek de ses getiren tasarruf oldu mu bilmiyorum. Ne de olsa itibardan tasarruf edilmiyor.
Bir emekli olarak pek çok emekli gibi benimde son on yılda en sık ziyaret ettiğim kamu kurumlarının başında devlet hastaneleri ve camilerimiz mescitlerimiz geliyor. Devlet Hastanelerindeki durumu hemen herkes görüyor ve biliyor ona girmek istemiyorum.
Gelelim camilerimizin durumuna: Bakınız Diyanet-Birlik Sendikasının “CAMİLER İBADET YERİDİR, TİCARETHANE DEĞİL” başlıklı bildirisinden bir bölüm: (https://www.diyanetbirliksen.org/camiler-ticarethane-degil-ibadethanedir/168/ )
“Birçok camide ısınma ve soğutmadan kaynaklı yüksek meblağlarda gelen faturalar hem Cami görevlilerini hem de cemaati bıktırmış durumda. Camilerimize gelen yüksek elektrik ve doğalgaz faturaları günden güne içinden çıkılmaz bir durum oluşturmaya ve din görevlilerimizi zor durumda bırakmaya devam ediyor.
Bir devlet kurumu olan ve Diyanet İşleri Başkanlığı sorumluluğunda bulunan camiler ve Kur'an kurslarında milletimize sunulan her türlü hizmet kamu hizmetidir. Bu sebeple devlet kurumlarında olduğu gibi camilerimizin de aydınlatma, ısıtma, soğutma, su ve elektrik gibi giderleri, sosyal adalet anlayışının bir gereği olarak devlet tarafından karşılanmalıdır.
Milletimizin hayatının merkezinde bulunan camilerimizin ibadet yapılan mekânlar olduğu gerçeğinden yola çıkılarak, camilerin ısınma aydınlanma ve doğalgaz gibi giderlerinin ibadet için camiye gelen vatandaşlarımızdan istenmesi ne diyanetimize ne de devletimize yakışan bir uygulama değildir.” Ne kadar doğru.
Diyanet/Müftülükler bu tür masrafların çok az bir kısmına ödenek veriyor kalan büyük bölümü cami cemaati tarafından imece usulü ödeniyor. Hatta bazı camilerde cemaat yakıt aidatı ödüyor
Madalyonun öbür yüzüne bakarsak:
Bazı mahallelerde 100-200 metre arayla cami veya mescit bulunuyor. Buralarda vakit namazları kaç kişiyle kılınıyor dikkat ettiniz mi? Şehir merkezindeki bazı büyük camiler (Kapı camii, Hacı Veyiszade, Aziziye, gibi) dışında 2-3 kişiyle veya en fazla 20-30 kişiyle cemaat bulunuyor. Ramazan, bayram, kandil ve Cuma namazları hariç vakit namazlarında bir saftan fazla cemaate pek rastlanmıyor.
Kaç kişi olursa olsun her vakit namazından önce tam kapasite elektrik yanıyor. Kışın ısınma yazın soğutma için kalorifer ve klima ile mikrofonlar çalıştırılıyor, doğal gaz harcanıyor. Tabii gelen yüksek faturaların büyük bir kısmını yine vatandaş ödüyor. Bazı camilerimiz kendine göre önlem alıp caminin küçük bir bölümünü ayırıp hafta içi (Cuma hariç) orayı ibadet yeri olarak kullanıyor.
Halbuki; Sahâbe-i kirâm yaptıkları işlerde Allah’ın rızasını ve sevap kazanmayı her şeyden üstün tutarlardı. Bu konuda pek çok hadis mevcuttur. “Kişi meşrû bir işi daha çok ecir ve sevap kazanmak niyetiyle yaparsa, Allah ona bunun karşılığını verir. Camiye ve cemaate sadece giderken değil, dönerken de adım başına sevap yazılır.” Yani mescide giderken de dönerken de attığı adım kadar sevap kazanır. İnananların bütün çabası da Allah’ın rızasını kazanmak, değil mi?
Cenab-ı Hak, “Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz. Zira Allah israf edenleri sevmez.'' Buyurmuştur. O halde dinimizde israf haramdır. İsraf, nimetin sahibi olan Yüce Allah'ın er-Rezzâk ismine saygısızlıktır. Gereksiz yapılan harcamalar yani israf etmek haram ve günah değil midir?
BURADAN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA VE MÜFTÜLÜKLERE AÇIK ÇAĞRIMDIR. Gelin tasarrufa siz örnek olun ve ciddi bir adım atın. Bütün mahallerdeki ara sokaklarda bulunan mescit ve camilerini dolaşın inceleyin. Kaç kişi ile cemaat oluşturuluyor. Ne kadar elektrik, su ve doğal gaz israfı var gözlerinizle görün. Din görevlilerinin ve Camii yaşatma ve koruma derneklerinin ve din görevlilerinin faturaları ödemek adına her ay çektikleri çileye şahit olun ve bir karar verin.
Benim önerim. Nasıl Nöbetçi Eczane uygulaması oluyorsa mahalle aralarında da Nöbetçi Camii uygulamasıdır. Her yüz metrede bir camii bulunan yerlerde haftalık nöbetçi cami belirensin. Cuma namazı dışında cemaat o camiye gitsin hem israf önlenir hem de attığı adım sayısı kadar sevap kazanmasına vesile olursunuz.
Bu teklifim kulağa hoş gelmeyebilir ama yaşanan gerçekler bu konuyu bir düşünmenizi ve değerlendirmenizi hak ediyor. (Sanayi bölgelerinde sabah ve yatsı namazlarının kılınmadığı camiler kapatılmıyor mu?) Nöbetçi cami dışındaki camilerde sadece son cemaat mahalli açık bırakılırsa yine kişi istediği zaman ibadetini bireysel olarak buralarda yapabilir. Rabbimizin rızasına layık olmak dileğiyle, kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.