KONYA HABER
Konya
Açık
22°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3102 %0,23
48,8410 %0,44
4.870,01 % 0,27
Ara

KAMUDA TASARRUF OLUR MU?

YAYINLAMA:

Üniversiteden mezun olduktan sonra 1981 yılı Temmuz ayında devlet memuru olarak göreve başladım, 2015 yılı Nisan ayında 33 yıl 8 ay hizmet ettikten sonra memur emeklisi oldum. Hemen sonra Konya Gıda ve Tarım Üniversitesinin kuruluşunda yer alarak burada da 2024 Şubat ayı sonuna kadar hizmet ettim. 1 Mart 2024 tarihinden itibaren resmen tam emeklilikle evde oturuyorum.

Üniversitede kamu hizmeti sayıldığına göre 42 yılın üzerinde devlete yani kamuya çeşitli kadrolarda (Mühendis, Şube Müdürü, İl Müdür yardımcısı, İl Müdür V. Daire Başkanı Genel Sekreter Yrd.) olarak hizmet etmiş bir kişi olarak rahatça söyleyebilirim ki: Kamuda tasarruf olmaz, yapılmaz.

Aslında seksen ihtilali sonrası ülkenin ekonomik durumu hayatın her alanında tasarrufu zorunlu kılmıştı. Kamu harcamalarına çok fazla ödenek ayrılamıyordu. Nitekim resmi kurumlar bir biri ile yardımlaşıyor. Demirbaşlarını ve hatta personelini paylaşıyor, hizmet içi eğitimler kendi sosyal tesislerinde ya da bulunduğu ilde gerçekleştiriliyordu. Rahmetli Turgut Özal’ın iş başına gelmesiyle birlikte kamu harcamaları şekillenmeye başladı. Yurt dışına açılma, sanayi ve teknolojide ilerleme, telsiz ve telefonun hayatımıza girmesi, özelleştirmeler, kamu ihale yasasındaki değişiklikler, Devlet Malzeme Ofisi dışından da alış veriş imkânı sağlanması gibi gelişmeler kamu harcamalarının yolunu açtı.

Buna rağmen ülkemizin batı kentlerine ayrılan ödenekle, doğu vilayetlerine ayrılan ödenek farklıydı. Doksanlı yılların başında Antalya’dan Malatya’ya tayin olduğumda bu farkı bizzat yaşadım. Özellikle sene sonunda bu parayı harcayın diye gelen ödeneklerden mobilyamızı yeniliyor, hatta başka kurumların demirbaşına destek oluyorduk. Ancak 1993’de Konya İl Çevre Müdürlüğüne atandığımda gördüğüm manzara beni şaşırtmadı. Yeni kurulan bir müdürlük bir iş hanında O dönemin maliyesinin eski kullanılmış mobilyaları ile idare ediyor ve hayata tutunmaya çalışıyordu.

Ne zaman ki Valilik bünyesinde Çevre Koruma Vakfı kuruldu ve bazı gelirler elde edilmeye başladı. O zaman başta müdürler olmak üzere personele de yeni masa sandalye alındı. Hatta yeni bir hizmet binası (şimdiki Doğa Koruma ve Milli Parklar 8.Bölge Müdürlüğü) inşa edildi, yeni hizmet aracı alındı. Maalesef zamanla hem Çevre Vakfı hem de müstakil Çevre Bakanlığı kapatıldı.

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ile birlikte önce Çevre ve Orman Müdürlüğü (2003-2011) daha sonra da Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü (2011- devam) dönemlerimizde kamu harcamaları hat safhaya çıktı. Sözde tasarruf edilecek diye yeni bina yapımı yerine kiralama, yeni araç alımı yerine araç kiralama ve yeni mobilya alımları dönemi, beş yıldızlı otellerde eğitim dönemi, kısacası kamuda şatafat dönemi yaşandı. O dönem idareci görevine gelenler ve çalışanların çoğu da bu tatlı hayata ayak uydurdular.

Allah var; memuriyet hayatım boyunca (son kırı üç yılda) Başbakanlık, Bakanlık ve Genel Müdürlüklerimizden yüzlerce tasarruf genelgesi, talimatı yayınlandı. Birkaç göstermelik tedbir uygulandı, bir süre sonra eski tas eski hamam devam etti. Sayın Bakan Mehmet Şimşek’in de kamuda tasarruf tedbirleri yine aynı akıbete uğrayabilir. Tabii ki önce en üst seviyede uygulanırsa ve somut adımlar atılır da örnek olurlarsa belki kısmen olabilir.

Burada hatırlatmak isterim ki burada görev tasarruf genelgesini uygulayacak her seviyedeki idarecilere düşüyor. Bana göre iki tür idareci vardır. Birincisi liyakat sahibi, oturduğu koltuğa değer katan, elini taşın altına koyan; ikincisi ise o koltuğa birileri tarafından oturtulmuş ve koltuğun nimetlerinden yararlanan, talimatla iş yapan. İşte ikinci tip idarecilerin yaygın olduğu bir yönetimde kamuda tasarruf olmaz.

Benim tavsiyem kamu malının kamunun parasının harcanmasında çok dikkatli olunması. Çünkü bunlar kul hakkına girer ve Allah muhafaza helalleşme imkânı da olmadığından hesabını veremezsiniz. Birinci tip idareciler buna çok dikkat ederler. Bilirler ki Ahirette ilk yargılanacak olanların başında yöneticiler geliyor ve hesap vermesi çok zor. İkinci tip idarecilerin Allah yar ve yardımcısı olsun, doğru yola ulaştırsın inşallah.

Velhasıl emeklinin, dar gelirlinin can çekiştiği şu günlerde esas tasarrufun bizi yönetenlerin yapması dileğiyle kalın sağlıcakla.

Yorumlar
A
Arif Örs 1 yıl önce
Yönetenlere değil yönetmenlere bal gibi olur,şair ne güzel demiş yiyin ağalar aksırıncaya,tıksırı çaya kadar yiyin
BEĞENME
0
CEVAPLA