Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

NEYİ, NASIL YAZMALIYIM Kİ?

NEYİ, NASIL YAZMALIYIM Kİ?

Ülke gündeminde son bir haftada o kadar çok şey yaşandı ki; benim gibi belli konularda uzman kişilerin yazdıkları ne kadar okunur, ne yazalım da okurlarımızın beklentilerine cevap verelim, bilemiyorum. Artık köşe yazısı yazmasam mı diye düşündüğüm de oldu.

Gündeme bakar mısınız?

Yurt dışında devam eden savaşlar, katliamlar, yurt içinde işçinin, emeklilerin hak arama çabaları, yaşanan ekonomik sıkıntılar, işsizlik, erkek şiddetine kurban edilen kadın cinayetleri, çocuk istismarları, sosyal medya fenomenlerinin çılgın görüntüleri, mafya görüntülü sokak kavgaları, trafik kazaları, okullardaki temizlik ihtiyacı, hatta 4-5 büyüklüğündeki depremler dahi günlük normalimiz olmaya başladı. Maalesef de devam ediyor.

Ancak son bir haftada inanılmaz hadiseler oldu. Nasıl yani dediğimiz, yüreğimizi sızlatan, bu kadar da olmaz dediğimiz, öfkelendiğimiz hadiseler. Bir bakın lütfen:

-Gözü para hırsı bürümüş bebek katili canilerinin kurduğu tezgâh.

-FETÖ elebaşının ölümü sonrası verilen beyanatlar, dünün ve bugünün karşılaştırılması,

-İmralı’da mukim terörist başı hakkında ülkemizin en milliyetçi partisinin ortaya koyduğu tavır,

-İktidar namzedi muhalefet parti liderinin doğu ziyareti öncesi cezaevi ziyareti ve tavırları,

- “MUSTAFA KEMALİN ASKERLERİYİZ” diye haykıran genç teğmenler hakkında soruşturma açılırken, binlerce şehidimizin ve gazimizin katili caniye adaletin verdiği kararı bozma çabası,

- Bir taraf gönlü kırılan milliyetçi, yurtsever vatandaşlar, bir tarafta umutlanan yandaşlar,

Bütün bunların karşısında ebedi Başkomutanımız M.K. Atatürk’ün “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.” Sözlerini kendine vazife kabul eden, sesini yükseltmeye çalışan bu ülkenin gerçek sahibi aziz Türk milletinin evlatlarının çabası.

Yüz birinci yılına eriştiğimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti Türkiye Cumhuriyeti ve onun kazanımlarını yaşatmaya çalışan “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözünü gururla söyleyen milyonlardan biri olarak yaşadıklarımız, duyduklarımız karşısında inanın ben de ne söyleyeceğimi ne yazacağımı bilmiyorum. İçimden yüksek sesle haykırmak, farklı şeyler yazmak geliyor ama yapamıyorum.

Öyle ya, bırakın kullanacağınız bir cümleyi, bir kelimeyi bile yazarken çok dikkatli olmak zorundayız. Korku iklimi o kadar üzerimize sinmiş ki, her şeye kuşku ile yaklaşıyoruz. Kime güveneceğimizi, kime inanacağımızı bilemiyoruz artık.

En iyisi yazmamak, etliye sütlüye karışmamak. Emeklilikten sonra “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” deyip “Bir dönüm bostan yan yel yat Osman” misali kalan ömrümüzü ev-cami-ev üçgeninde tüketmek daha doğru olur düşüncesi içinde başımı yastığa koyduğumda Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’ in şu hadisi şerifleri gözümün önüne geliyor:

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”;Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir

İnancımızın gereğini yapmak zorundayız. Benim de elimden yazmak geliyor işte.

Öte yandan İkinci Cumhurbaşkanımız rahmetli İsmet İNÖNÜ’nün “Bir memlekette namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur”; sözleriyle ülkemizdeki sessiz çoğunluğu temsil eden namuslu vatandaşlarla birlikte bizlere de yüklenen sorumluluk altındayız.

Merhum Toprak dedemiz Hayrettin KARACA’nın “Olanın Olmayana, Bilenin Bilmeyene Borcu Vardır” “Üzerinize Vazife Olmayan İşlere Karışın, Bu Ülke Sizden Sorulur” şeklindeki bizlere vasiyeti, artık vazifemiz oldu. Sanırım bir kişi dahi okusa yazmaya devam etmek zorundayım.

Allah ömür verdikçe, sağlığımız yerinde olduğu müddetçe dilsiz şeytan olmayacağız, olmamalıyız. Ülkenin her milliyetçi, yurtsever vatandaşı gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti olan Genç Cumhuriyete ve onun değerlerine sahip çıkacağız. Ne dış düşmanlar, ne içimizdeki hainler, ne de terör yandaşları bizim milli birlik ve beraberliğimizi bozamayacaktır. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Namık CEYHAN Arşivi