Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

SICAK HAVA DA BİR ÇEŞİT AFETTİR

SICAK HAVA DA BİR ÇEŞİT AFETTİR

Yaklaşık otuz yıldır böyle sıcak ve kurak günlerin geleceğini ve hazırlıklı olunmasını bıkmadan, usanmadan ve yılmadan söyleyen biri olarak düşünüyorum da o zamanlar bu söylediklerime “felaket tellallığı yapıyorsun, bize bir şey olmaz!” diyen sayın yetkililer bu sıcak havalardan etkilenmiyor mu acaba?

Termometrelerin 36--39 dereceyi gördüğü yerlerde hissedilen sıcaklık en az 40-45 derece. Afrika ve Basra Körfezinden gelen sıcak hava dalgası nemle birleşince özellikle ülkenin pek çok yerleşim yerlerinde neredeyse nefes alınmıyor. Gölgesinde serinleyecek ağacın pek fazla olmadığı, yüksek katlı binaların “Çin seddi” gibi rüzgârın önünü kapattığı birçok büyükşehirde durum aynı: “Kavruluyoruz, pişiyoruz, dayanamıyoruz” diyenlerin sayısı oldukça fazla.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre “Türkiye’de 2024’ün haziran ayı ortalama sıcaklıkları, 3,6 derece artışla 25,4 derece gerçekleşti. Yurdun 65 il merkezinde en yüksek sıcaklıklar ölçüldü. Böylece son 53 yılın en sıcak haziran ayı yaşandı. Benzer bir şekilde son 23 yılın en kurak Haziran ayı günleri de geride kaldı” Temmuz ayında da durum farklı değil sıcaklık rekorları kırılmaya devam ediyor. Aşırı sıcak havalar ve tabii ki kuraklık ülke gündemini işgal etmeye devam edecek.

Meteoroloji verileri gölgede ölçülüyor, güneşe çıkınca bunlara en az 5 derece eklemek gerekir. Birde buna aşırı nem ve rüzgâr eklenince haliyle hissedilen sıcaklık daha da fazla oluyor. İnsan serinlemek için kendini piknik alanlarına, serin yerlere, bulabilirse ağaçlık yerlere atıyor.

Zaman zaman medyadan duyuyor veya okuyorsunuzdur. Avrupa’da sıcak havadan her yıl binlerce kişi hayatını kaybediyor. Ülkemizde ise sıcak hava ölüm nedeni olarak pek ciddiye alınmıyor. Çünkü sıcak hava asıl ölüm nedeni olarak kabul edilmiyor. Bu konuda herhangi bir ölçüm veya istatistiki veri tutulmadığı için tehlikenin boyutu sadece tahmin aşamasında kalıyor.

İklim Bilimci, Meteoroloji ve Afet Uzmanı sayın Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun da yıllardır dillendirdiği gibi: “Sıcak hava da soğuk hava gibi afet sayılmalıdır. Son yıllarda deprem konusunda yoğun çalışmalar yapılıyor. Ancak kuraklık, sel, fırtına, hortum, sıcak hava dalgası ile mücadelede yetersiziz. Halen yürürlükte olan 7269 sayılı Afet Kanununda 31 adet afet yer almakta bunun 28’i doğa kaynaklı; ama maalesef sıcak hava da kuraklık da afet kabul edilmiyor.”

Kuraklığı da, sıcak havayı da problem olarak görmediğimiz için işimiz Allah’a kalıyor. Şarkıda ifade edildiği gibi “Yananı Allah Görür” mü?. Bir an önce 7269 sayılı yasada değişiklik yapılarak kuraklık ve sıcak hava da afet olarak kabul edilmeli ve tedbir alınmalıdır. Diğer afetler gibi aşırı sıcak ve bunaltıcı havalar içinde önceden hazırlıklı olmalıyız. Harekete geçmeliyiz.

Kışın aşırı soğuk havalarda sokakta kalan vatandaşlara sıcak yuva hazırlayan, yemek veren, yakacak veren belediyelerimiz yazın da aşırı sıcaklarda vatandaşlara yardımcı olmalıdır. Kendi başına yaşayan yaşlı, kronik hastalığı olan kimsesizler için, sokakta yaşayan evi barkı olmayanlar için bir şeyler yapmak gerekir. Bu konuda sadece park bahçe yapmak, piknik alanları düzenlemek yeterli değildir.

Bilhassa imar planlarında hava akımlarının yani rüzgârın kolayca geçebileceği koridorlar bırakılmalıdır. Bakıyorsunuz plansız kentleşme, betonlaşma nedeniyle bu yüksek katlı binaların, yoğun sitelerin bulunduğu mahallelerde böyle bir imkân yok. Haliyle bu durum bölgede kent ısı adası oluşturuyor. Esinti olmuyor, sıcak daha sıcak hissediliyor. Ondan sonra öldük, bittik, çok sıcak…

Bu arada hemen işin kolayına kaçıp ne yapalım küresel ısınma var, iklim değişikliği nedeniyle dünya yanıyor, bizde etkileniyoruz deyip işin işinden çıkmak kimseyi sorumluluktan kurtarmaz. İklim değişikliğini daha doğru bir ifadeyle iklim krizini günah keçisi ilan etmeyelim lütfen. Bunun da müsebbibi insan değil mi?

Aşırı sıcak ve bunaltıcı havalar sadece yaşam konforumuzu etkilemiyor uzmanlara göre “sıcak havanın sadece beden sağlığı ile değil ruh sağlığı ile de ilişkisi var; hava değişimleri korkunun alevlenmesine ve dahası depresiflik, sıkıntı hali, tedirginlik, huzursuzluk, sabırsızlık ve agresifliğin tetiklenmesine sebep olabilir. Uykusuzluktan kaynaklı hayata dair isteksizlik, işe gitmemek, bir şeyler üretmek istememe hali görülebilir. Hatta trafikte ya da aile içinde artan kavgaları tetikleyebilmektedir.

Yapılan tahminlere göre hafta içinde kısa süreli serinleme yaşansa da ay sonuna kadar sıcak havaların devam edeceği beklendiğinden yaşlıların, kronik hastalığı olanların çocukların, hamilelerin gündüz 11-16 saatlerinde dışarı çıkmaması kendi sağlıkları için çok önemlidir. Aslında hepimiz mecbur kalmadıkça güneş tepedeyken dışarı çıkmamaya ve serin yerlerde kalmaya, aşırı yağlı ve ağır yemeklerden uzak durmaya, bol bol su içmeye özen göstermeliyiz.

Bu arada sokakta yaşayan canları (kedi köpek, kuş) unutmayıp bir tas su, bir kap yemek bırakmayı da unutmayalım lütfen.

Velhasıl sıcak hava da en az soğuk kadar ciddiye alınması gereken bir durumdur. Hem kuraklık hem de aşırı sıcak hava doğal afet kabul edilmeli ve harekete geçilmelidir. Çok geç olmadan. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi