SOKAKTAN ATIK TOPLAYANLARIN DURUMU
Bu haftaki yazımı yazmadan önce Sayın Uğur ÖZTEKE’nin “Milliyetçi Kafa Karışmamalı” başlıklı yazısı içinde yer alan hurda kâğıt toplayıcılarıyla ilgili paylaştığı görüntü ve altındaki” Ama Allah rızası için birisi çıkıp bu işlerin yasal olup olmadığını da söylemeli değil mi?” ifadesinden kendime vazife çıkardım ve kafamda kurguladığım yazımı bir başka haftaya erteleyerek sayın Genel Yayın Yönetmenimizin isteğini yerine getirmek istedim.
İlk başta belirteyim ki “Bu tür atık toplama işi yasal değil” nokta.
İlk kurulduğu doksanlı yılların başından bu yana Çevre Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve nihayet Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tüm çevre mevzuatlarında olduğu gibi bu konuda da gelişmiş ülkelerde uygulanan mevzuatların daha da ilerisini yayımlayarak bu alandaki yasal bir boşluk bırakmamaya çalışmaktadır. Nitekim en son Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan “Sıfır Atık ve Atık İzleme Dairesi Başkanlığı” görev alanında 2872 sayılı Çevre Kanunu’na istinaden çıkarılan tam 18 adet Yönetmelik onlarca tebliğ genelge ile yasal düzenleme mevcuttur. Özellikle Atık Yönetimi Yönetmeliği, Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik ve nihayet Sıfır Atık Yönetmeliği tüm bu konulara açıklık getiriyor. Bunların tamamında hurda atıklarının sokak toplayıcıları tarafından rastgele toplanmasına müsaade eden bir düzenleme bulunmadığı gibi, o tür atıkların çöp kutusuna atılmasına izin veren bir düzenleme de yok. Ancak madalyonun öteki yüzünü bilen biri olarak diyebilirim ki: Ortada yaşanan bir gerçek var ki maalesef hurda diye adlandırılan atıkların sisteme kazandırılması için biz bu insanlara muhtacız, bu insanlarda o işi yapmaya muhtaçlar. Şaşırdınız değil mi? Anlatayım.
Her ne kadar 5 yıl önce emekli olup başka bir camianın içinde göreve devam etsem de gönlümüzdeki çevre aşkı devam etmektedir. Bu nedenle yıllarını hem resmi hem de gönüllü olarak çevre hizmetlerinde geçiren birisi olarak yazmam gerek. Bundan 10-15 yıl kadar önce Çevre ve Orman İl Müdür yardımcısı olarak görev yaparken o dönemde Selçuklu Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Şube Müdürü arkadaşımız heyecanla odama gelip benden “Müdürüm bu sokaktan hurda kağıt toplayanlar lisanslı firmaların hakkı olan malzemeyi çalıyorlar, çöp kutularını dağıtıyor, çevreyi kirletiyorlar, onları cezalandıralım ve yasaklayalım” teklifinde bulunduğunda ben de kendisine “elimde olsa onların her birini ayrı ayrı ödüllendiririm” dediğim de çok şaşırdığını hatırlıyorum.
Efendim asıl olan sokak toplayıcılarının ekmeğini kazandığı sokaklara, sokaktaki çöp kutularına ve çöp kutularının çevresine o tür atıkların atılmaması yasal zorunluluktur. Onca yasa düzenleme bunu gerektiriyor. Evlerde iş yerlerinde çalışma alanlarında pek çoğumuzun çöp olarak adlandırdığı ancak bana göre altın değerindeki o tür atıkların kaynağında- özellikle evlerde, iş yerlerinde- ayrılması, geri kazanılması, kazanılamıyorsa bu iş için ayrılmış toplama alanlarında biriktirilmesi, Bakanlıktan lisanlı ve Belediyelerin kontrolündeki firmalar tarafından düzenli olarak alınması taşınması ve atık bertaraf tesislerine gönderilmesi ve burada da ekonomiye kazandırılması gerekmektedir.
Şimdi, tüm bu işlerin yasal düzenlemesini başaran bir millet olarak halen daha atıkların değerini anlamayıp çöp diye sokağa atıyorsak kabahatli sokak toplayıcıları mı oluyor? Bizler mi oluyoruz? Normal olarak çöp kutularına atılan her türlü atık, belediyeye ait çöp toplama araçlarıyla alınıp taşınacak, katı atık bertaraf sahasına boşaltacak ve burada da yine bu tür değerlendirilebilen yani geri kazanımı mümkün olan kağıt, cam, plastik, kumaş, ahşap, metal atıkları ayrıştırılacak, toplanacak ve geri kazanım tesislerine gönderilecek, kalanlarda yerinde bertaraf edilecek. Değil mi?
Şimdi gözünüzün önüne getirin lütfen Belediye’nin düzenli atık depolama alanında yapılacak işlemi daha çöp kutusundayken sokak toplayıcısı alıyor, ayrıştırıyor ve geri kazanım tesislerine çok cüzi bir ücretle satıp ekmeğini çıkarıyor. Ve bundan yüzbinlerce kişi ekmek yiyor. Burada sorun bu insanların hurda toplaması değil hurda olarak adlandırılan geri kazanılabilen atıklarının çöp kutusuna atılmasının kaynağında önlenmesi değil mi? Bu konuda hepimize çok büyük sorumluluklar düşmüyor mu?
Nitekim bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın muhterem eşleri Emine ERDOĞAN hanımefendinin öncülüğünde başlatılan “Sıfır Atık Projesi” kapsamında çıkarılan Sıfır Atık Yönetmeliği (12.07.2019 tarih ve 30829 sayılı Resmî Gazete) bu konudaki sorunlara kalıcı ve uygulanabilir çözümler getirdi. Plastik poşetlerin parayla satılmasıyla başlayan bu proje kapsamında, başta belediyelerimiz ve kamu kurum ve kuruluşlarımız olmak özel sektöre, iş yerlerine, apartman yöneticilerine kadar pek çok kişi kurum ve kuruluşa sorumluluklar getirdi. Sıfır Atık Yönetmeliği ile yapılan düzenlemeler en kısa zamanda hayata geçirilecek bazıları da geçirilmeye başladı. Şu kadarını belirteyim “Konya İli Sıfır Atık Eylem Planı” Konya İli Mahalli Çevre Kurulu tarafından 22 Mayıs 2020 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girdi. Buna göre atıkların kaynağında toplanmasından taşınmasına, geri kazanımından bertaraf edilmesine kadar neleri kimlerin ve nasıl yapacağı belirlenmiş. Her ne kadar şimdilerde gündem korona virüsle meşgulse de 2021 yılı başından itibaren bu konular daha çok konuşulacaktır.
Biz işe yaramaz diye her şeyi çöpe atacak kadar zengin ve sorumsuz bir millet değiliz. Kadim geleneğimiz, inancımız, örf ve adetlerimiz israf etmemek üzerine kuruludur. Bu nedenle israfı önlemek, kaynakları daha verimli kullanmak, atık miktarını azaltmak ve atıkları geri kazanmak, yarınlara temiz bir dünya bırakmak için "geri dönüşüm” ve “atıkların kaynağında azaltılması” çalışmaları hayatımızın bir parçası olmalıdır.
Adı hurda kâğıt toplayıcıya çıkmış bu insanlar Sokak Atık Toplayıcıları Derneği (SATDER) çatısı altında Ankara’da bir araya gelip seslerini duyurmaya çalışırlarsa da sokaktan toplanan atıkların ekonomiye milyarlarca lira katkısı olduğu dikkate alındığında hiçbir sosyal güvencesi olmadan her koşulda ekmek parasını çıkarmak için koşturan bu insanları cezalandırmak değil sisteme kazandırmak gerektiği kanaatindeyim. Nitekim Çankaya Belediyesi bu konuda yaptığı çalışmalarla bu insanları anlaştığı firmalarda geri dönüşüm işçiliği yapmalarını sağladığını basından okumuştum. Hurda kâğıt toplayıcıları, belediye güvencesi altında çalıştıkları için koşullarının geçmişe göre daha iyi olduğundan ziyadesiyle memnun olduklarını ifade ediyorlardı.
Sonuç olarak atıkları evlerde, iş yerlerinde ayrıştıracak mekanizmanın tam oturmaması nedeniyle bu iş sokaklarda sokak toplayıcıları tarafından yapılmaya devam edecektir. Unutmayalım ki bu işi yapan insanlar genellikle başka bir işi olmadığı için ekmeğini çöpten çıkarmaya çalışan insanlardır. Onların bu işi bırakması ancak hayatlarının güvence altına alınması ve toplumda kaynağında ayırma ve geri kazanım kültürünün yaygınlaşmasıyla mümkündür. İnşaAllah o günleri de görürüz. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.