Büyük Turp, Trump
* Küresel piyasalar, Trump'ın açıkladığı yeni gümrük vergilerinin ardından büyük bir düşüş yaşadı. ABD'nin en büyük 500 şirketini takip eden S&P 500 endeksi %4,8 düştü. Bu, salgından bu yana en büyük düşüş oldu. Asya'dan Avrupa'ya kadar finansal piyasalar da değer kaybetti. Hisse değerleri %9'dan fazla düşüş yaşayan Nike, Apple ve Target en büyük kayıpları yaşayan şirketler arasında. Londra Borsası'ndaki ilk 100 büyük İngiliz şirketinden oluşan FTSE 100, Cuma günü %0,3'ten fazla düşüşle açıldı ve düşüş sürdü. Önce hızla %0,56'ya düştü, ardından %0,68'e geriledi.
* Yatırımın en büyük düşmanı nedir? Biri hatalı ekonomi politikaları, diğeri ise belirsizlik faktörüdür. Hatalı politik kararlarının bir gün uygulamaya konup ertesi gün askıya alındığı, belirsizliğin hâkim olduğu bir tabloda, tüketici harcama kararlarını erteler, üretici ise yatırımlarını asgariye indirerek bekler. Bu tür bir belirsizlik ortamı, durgunluk ihtimalini artırır. Bu tablo, ABD'nin şu anda içinde bulunduğu koşulları oldukça iyi özetliyor. Bizim ülkemizde alışkın olduğumuz ve zaman zaman tecrübe ettiğimiz benzer riskler, ABD için oldukça yeni bir süreç. Eylül 2021 sonrası ülkemizde uygulanan ve daha sonra Şimşek'in de irrasyonel olduğunu ima ettiği hatalı politikaları hatırlarsak. Bu politikalar, kurumları zayıflatarak enflasyonu tetikledi, oluşturulan düşük faiz ortamında, umulanın aksine, büyüme ve yatırımlar canlanmadı. Pek çok iş insanı hem uygulanan politikalara yönelik memnuniyetsizliğini dile getirdi ve tedbirli davranarak gereksiz harcamaları kıstı. Bugün, benzer koşulların dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD'de oluşmakta olduğunu gözlemlemek, hem üzücü hem de ABD'den dünyanın geri kalanına yayılabilecek riskler açısından endişe verici. Trump'ın seçilmesiyle yükselişe geçen borsalar, bugün panik satışlarına sahne oldu. ABD ekonomisinin birinci çeyrekte %2,8'lik bir daralma yaşayabilecek. Bu nedenle, önümüzdeki hafta gerçekleşecek Fed toplantısında büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesi sürpriz olmayacak. Peki, ne değişti de ABD ekonomisine dair beklentiler böylesine keskin bir çöküş yaşadı. Trump'ın özellikle dış politikada sergilediği gemileri yakmaktan çekinmeyen dik başlı tutumun benzerini ekonomi alanında da benimseyeceği endişesi. Politik tutarsızlık ve belirsizlik ortamı. Bu gelişmeler, ABD ekonomisine dair iyimser beklentilerin hızla tersine dönmesine yol açıyor. Trump'ın ekonomi politikaları 4 başlıkta özetlenir, tarifeler, göçmen politikası, bütçe disiplini ve deregülasyon. İlk 2 başlık, kısa vadede hem enflasyonu artırıcı hem de büyümeyi yavaşlatıcı etkiler yaratacağından stagflasyonist risk taşır. Maliye politikası açısından, hükümet harcamalarının azalması büyümeyi baskılarken, vergi indirimlerinin büyük ölçüde geçmiş politikaların devamı olması nedeniyle ek bir canlandırıcı etkisi beklenmiyor. Son olarak, deregülasyonun kapsamı henüz oldukça belirsiz olup 2025'te uygulamaya konulması beklenmiyor.
* Küresel üretimin yaklaşık dörtte birini sağlayan ABD ekonomisinde yaşanacak bir resesyon, dünyanın geri kalanı için de tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor. ABD'nin en büyük ithalatçı ülke olması, ekonomik yavaşlamasının doğrudan ticaret ortaklarını Meksika, Kanada, Almanya, Çin ve bu ülkelere ara malı satan tedarikçileri olumsuz etkilemesine yol açacak. Tarifelerin devreye girmesiyle ithalat talebi daha da azalacak. ABD ile doğrudan ticareti yavaşlayan ülkeler, bir sonraki aşamada diğer ticaret ortaklarından ithalat taleplerini de düşürür ki ülkemiz için asıl risk burada. ABD'nin 5. büyük ithalat pazarı olan Almanya ile ticaretinin zayıflaması, ihracata dayalı büyüyen Alman ekonomisini ve otomobil, finans ve teknoloji alanlarında ABD'ye güçlü bağlarla bağlı Avrupa ekonomisini olumsuz etkiler. Bu durum, Avrupa'nın Türkiye'den yaptığı ithalatı da azaltarak ikincil dalgalar yoluyla Türkiye ekonomisine negatif etki yaratır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, yaşanan gelişmelerin doğurabileceği olumlu etkiler de var. Öncelikle, ABD kaynaklı küresel bir yavaşlama, emtia ve petrol fiyatlarını düşürerek Türkiye gibi petrol ithalatçısı ülkeler için avantaj yaratabilir. Ayrıca, ABD ekonomisindeki durgunluk, Fed'in faiz indirim ihtimalini artırarak daha zayıf bir dolar ve daha düşük borçlanma maliyetleri anlamına gelebilir. Son olarak, gerek tarife tehditleri gerekse savunma alanındaki zaruri ihtiyaçlardan ötürü ABD'den uzaklaşan Avrupa, bize önemli bir fırsat penceresi açabilir. Zayıflayan bağlarını güçlendirme yoluna giren Avrupa'nın Türkiye'yi bu çembere dâhil edilme ihtimali, ekonomik ilişkilerde de Türkiye'nin daha güçlü bir konuma gelmesini sağlayabilir ve bir türlü aşamadığımız eşikleri aşmamıza vesile olabilir.
* Sonuç olarak, Yeryüzündeki en öngörülmez kişi Amerika’nın başında. Bu sefer geçen seçiminden farklı davranıyor. Bu sefer çok daha cesur ve dengesiz. Amerika’nın demokratik yapısının ve kurumlarının sağlamlığını test ediyor. Amerikan toplumu, pek çok çağdaş toplumlar gibi cellatlarını kendi elleriyle seçerek çok tehlikeli bir oyunun fitilini ateşlediğinin farkında değil. Trump'a göre bu kabul edilemez bir durumdu. Trump, cari hesap dengesizliklerini ticaret politikasıyla düzeltilebileceğine inanıyor ve ticaret açıklarına dayalı bir formülle bu karşılıklı tarifeleri ileri sürüyor. Tarifeler, etkilerini telafi etmek için para biriminin değer kazanmasına neden olur.
Dolar, bu düzensiz politikalara tepkiyle zayıfladı. Bilinen gerçek şu, dolar uzun süredir düşüşteydi, sadece Trump'ın işbaşına geçtiği zaman zarfında olan bir durum değildi. Trump'ın gerçekçi bir teorisi var mı, yoksa Amerika için sorun derinleşecek mi. Trump'ın 5 milyon dolarlık Altın Kart satmasını gerektirecek kadar kötü bir durumdan söz konusu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.