KONYA HABER
Konya
Parçalı bulutlu
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3519 %0,34
48,6588 %0,57
4.887,74 % 0,06
Ara

Işık Hızında Papağan

YAYINLAMA:

* Duyduklarını düşünmeden olduğu gibi yineleyenler konumuz. Rengârenk, birbirine çok benzeyen, eğitilebilen ve konuşmaya alıştırılabilen kuşlar bizi ilgilendirmez. İzafiyet teorisine göre evrende ulaşılabilecek en yüksek hız ışık hızıdır. Işık hızına ne kadar yaklaşırsak zaman o kadar yavaşlar. Einstein ilk başta özel görelilik kuramını oluşturmuştur. Bu kuramda ışık hızı sabitliği ile zamanın ve hareketin kişiye göreceliğinden bahseder. Fakat özel görelilik Newton’un kütle çekim kuramı ile ters düşüyordu. Newton kütle çekim kuramına göre mesela güneşimiz bir anda yok olsaydı dünyada onun kütle çekim etkisinden anında kurtulurdu. Fakat bu özel görelilik ile ters düşüyor. Özel göreceliğe göre hiç bir bilgi ışık hızından daha hızlı iletilemez. Işık hızı ile bir bilgi güneşten dünyaya 8 dakikada ulaştığına göre böyle olmaması gerekiyordu. Einstein artık Newton’un kütle çekim kuramının çöktüğünü ve kendi kütle çekim kuramını oluşturması gerektiğini anladı. Özel görecelik gitti yerini genel görecelik teorisi aldı. Andromeda Galaksisine ulaşmak insanlar için 2,5 Milyon yıl sürer. Işık hızında ilerleyen uzay aracının içindeki insanlar için yalnızca 23 yıl sürecek. 23 Yıl çok uzun bir süreymiş gibi gelebilir, ancak bize en yakın yıldız sistemine değil, en yakın galaksiye gidiyoruz.

* İzafiyet teorisine göre zaman 4. bir boyuttur. Yani hızın artması yani ivmenin ve akabinde momentumun artması demek zaman dalgalarının hızına biraz daha yaklaşmak demektir. Zaman dalgalarının sabit olarak ışık hızında olduğunu düşünürsek; hızımız arttıkça salt zamana t=0 olan uzaklığımız da azalıyor. Yani hızımız arttıkça zaman yavaşlıyor çünkü zaman, ışık hızında akıyor. Zamanın hızı ışık hızı bu yüzden ışık hızından daha küçük hızlar ile ışık hızı ile aynı hızda olan gözlemciler ya da maddeler için zamanın yorumu farklı oluyor.

* Peki, hemen hemen ışık hızında gidebilseydik ne olurdu. Bu durumda çok ilginç şeyler yaşanırdı. Einstein’ın kuramının sonuçlarına göre, zaman gecikmesi denen bir şey gerçekleşirdi. Yani ışık hızına yakın hareket eden bir cisim için zaman yavaşlardı. Işık hızının yüzde doksanı oranında hareket eden bir roketteki yolcu için zaman yarı yarıya yavaşlardı. Böyle bir roketle yirmi dakika yolculuk eden biri için aslında sadece on dakika geçmiş olurdu. Geri döndüğünde saatinin on dakika geri kaldığını görmekten oldukça şaşırırdı, çünkü kendisi bu yavaşlamayı hissedemezdi. Etrafınızdaki görüntü de oldukça çarpılırdı. Örneğin kısalım denen bir olguya şahit olurdunuz. Tüm görüş alanınız uzay geminizin ön tarafındaki tünel biçiminde oldukça dar bir pencere içine sığabilirdi. Bunun nedeni ışık parçacıkları olan fotonların, arkanızda olsalar bile sanki ileriden geliyormuş gibi görünmesidir. Bir de abartılı bir Doppler etkisi yaşardınız. Doppler etkisi yıldızlardan gelen ışık ışınlarının ön tarafta yığılarak cisimlerin renginin maviye kaymasına neden olur. Tıpkı halının üzerinde hareket eden bir cismin ön tarafında halının katlanması gibi, ışık dalgaları da hızla hareket eden cisimlerin ön tarafında sıkıştırır, bu da onların mavi görünmesine yol açar. Tam tersine, arka taraftaki yıldızların rengi de kırmızılaşacaktır. Ne kadar hızlı giderseniz bu etki o kadar artar. En sonunda yıldızlardan gelen tüm görünür ışık ön ve arka tarafta tayfın görünmeyen bölgesine kayacaktır. Ön tarafta morötesi, arka tarafta da kızılaltı bölgesine kayacak ve artık onları göremeyeceksiniz. Yani ışık hızına yaklaştıkça körleşirsiniz. Kısaca yıldızlar giderek mavileşip, sonra kararıp yok olacaklardır.

*Sonuç olarak, Eğitim için bir bilgi niçin ezberletilir ya da ezberlenir, bilginin ezberletilmesinin nedeni nedir, ne tür bir bilgi ezberlenebilir, öğretimde ezber hangi durumda kullanılmalıdır, ezbersiz bir bilgi nasıl öğretilir, Türkiye’de ezberci öğretim ve nedenleri, ezbersiz öğretim için neler gerekir. Ezberci eğitimin nedenleri araştırıldığında bunun 2 temel nedene dayandığı görülür. Dinsel eğitim geleneği ve tarım toplumu olma geleneğidir. Bilindiği gibi dinsel eğitimde, sorular ve nedenler yok, yanıtlar vardır. İnancın gereği olarak yanıtlar tartış masız kabullenilir. Kutsal kitaplardaki bilgiler, geçmiş asırlarda okur-yazarlığın yok denecek derecede sınırlı olması ve bugünkü teknik olanakların bulunmaması nedeniyle ezberlenerek belleklerde tutulabilmiştir. Daha sonraki yıllarda matbaa bulunup bilgiler yazıya aktarılsa bile ezberlemek artık dinsel eğitimin geleneği durumuna gelmiştir. Ezberci eğitimin ikinci nedeni olarak görülen tarım toplumunun eğitimi, tarımla ilgili belli başlı bilgilerin kuşaktan kuşağa aktarılan öğretilerinden oluşur. Bu eğitimin bilge kişileri yaşlılardır. Çocuklar ve gençler, hiçbir araştırma yapmadan doğru bilgileri yaşlılardan öğrendikleri şekliyle kabullenirler. Tarım alanlarının aynı kalmasına karşılık nüfusun hızla artmaya başlaması, tarım toplumlarında ezberci eğitimin yetersiz kalmasına yol açmıştır. Aynı topraklardan daha fazla ürün alabilmek için yaşlıların verdiği bilgiler yetersiz kalmış, bunun üzerine ezberci eğitimin yerini, araştırmaya dayalı eğitim almaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak da modern tarımın girdiği toplumlarda bilge kişilik, büyükbabalardan genç araştırmacılara ve öğretmenlere geçmiştir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *