Nihal Kavak

Nihal Kavak

Başkalarının hayatlarını kolaylaştırmak için kendi hayatımızı kaybettiğimizin farkında mıyız?

Başkalarının hayatlarını kolaylaştırmak için kendi hayatımızı kaybettiğimizin farkında mıyız?

Biz ne için yaşıyoruz?

Kim için yaşıyoruz?

Bu soruyu hiç kendimize sorduğumuz oluyor mu?

Kendimiz için ne yapıyoruz? İnsanın kendine önem vermesi bencillik olur değil mi?

O yüzden birçoğumuz kendimiz için yaşamıyoruz. Kimimiz ana babamız için, kimimiz çocuklarımız için, kimimiz de eşimiz için yaşıyoruz.

Bebeklikten yıkanıyor beynimiz.

Nasıl mı? İstediğin bir şeyi elde edemeyip ağladığın zaman “Ağlama bak sana kötü çocuk derler”, sokakta oyun oynarken kıyafetin batıp toz, çamur olduğunda “bu üstünün başının hali ne? Sana pasaklı derler.” Misafirliğe gidince beğenmediğin her şeyi yemek zorundasın. Çünkü fikrini söyleyip beğenmedim dediğin zaman ev sahibine ayıp olur. Annen baban mahcup olur.

Her şeye evet diyen uslu bir çocuk olmalısın. Asla fikrini beyan etmemelisin. Büyüklerin varken sakın konuşma, küçüklere laf düşmez. Anne babanın istediği eğitimi alıp, onları mutlu etmek için sevmediğin bir mesleği tercih etmelisin. Aman konu komşu, hısım akraba, eş dost şu kişinin oğlu-kızı ne başarılı, terbiyeli desin, meslek sahibi desinler diye.

Gitti mi ömrün üçte biri. Şimdiye kadar herkes mutlu oldu ya sen?

Duuur! Daha sana sıra gelmedi.

Mesleğini de eline aldığına göre şimdi ailenin onay vereceği bir kişi ile evlenmeye geldi sıra.

Bundan sonra da eşine hizmet edeceksin. Onu, ailesini, akrabalarını, arkadaş çevresini hoş tutacaksın.

Laf söz etmeyip, hoşuna gitmeyen bir durum olsa bile surat asmayacaksın. İş yerinde problem yaşamış olabilirsin, başka başka sebeplerden canın sıkkın olabilir, bedensel bir rahatsızlık da yaşayabilirsin ama yüzünde güler yüz ve tebessüm asla eksik olmayacak. Her şeye peki diyeceksin ki evin tadı kaçmasın.

Bekle bekle daha sıra gelmedi sana.

Bundan sonra da çoluk çocuk geliyor. Onların hayatını kolaylaştırıp, yaşam standartlarını artırmalıyız ki kaliteli bir yaşam tarzları olsun. Aman ben yaşayamadım çocuğum yaşasın. Ben yemedim çocuğum yesin. Ben yapamadım çoğum yapsın…

Çocuklarımız doğar doğmaz kundaktan başlayıp, biz öldükten sonra da hayatını idame ettirebileceği kadar da yatırım yaptıktan sonra huzur içinde ebedi aleme göç edebiliriz.

Şimdi biz yaşadık mı?

Öldük mü?

Ya da biz ne yaşadık?

Bu dünyada kurup da yaşamadığımız, ertelediğimiz hayallerimizi öbür tarafta yaşar mıyız bilmem.

Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda hep başkaları, en sevdiklerimiz için fedakarlık yapıp, onlar için yaşamışız. Halbuki küçük yaşta “hayır” demeyi öğrenseydik “hayır” diyerek kendimizi korumaya alıp bir sınır çizebilirdik.

Kişiliğimizi oluşturup, başkalarından alacağımız olan onay için dilenmek zorunda kalmadan kendimiz için yaşayabilirdik.

Artık çok geç.

Ömür, ezanla namaz arası kadardır.

Kıymeti bilinmeyen aziz bir misafirdir.

Buyur ettik, ağırladık. Gün gelecek uğurlayacağız, bitecek ve biz de gideceğiz.

Kalan yok. Er ya da geç yolculuk vakti gelecek.

O yüzden bu günün kıymetini bilmeli, yaşarken hayata tutunmalı, kendimize de bu dünyadan bir pay çıkarmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nihal Kavak Arşivi