Çin büyük bir olaya hazırlanıyor gibi!
Yaklaşık 1 ay önce Çin ve ABD arasında gerçekleştirilen (hiç bir ihtilafın giderilemediği, aksine sorunların daha da derinleştiği) Alaska görüşmelerinden bu yana özellikle Çin tarafında yoğun bir hareketlilik göze çarpıyor.
Neler mi oluyor?
Çin Alaska görüşmelerinden bu yana, Rusya, Macaristan, Suudi Arabistan, Sırbistan, Türkiye, İran, BAE, Umman, Bahreyn, Yunanistan, Kore, Singapur, Malezya, Endonezya ve Filipinler gibi birçok devletle yoğun bir diplomasi atağı başlattı.
Bu yoğun diplomasi atağı dâhilinde, birçok ülke ile yatırım ve ticareti ilişkileri geliştirmeye yönelik imzalar attı.
Özellikle komşumuz İran ile imzaladığı 25 yıllığına 400 milyar dolar civarında bir yatırım bütçesini öngören anlaşma uluslararası kamuoyunda dahi çok ses getirdi.
Tabii bununla da bitmedi…
Çin küresel ölçekteki ticari girişimleri dâhilinde kesenin ağzını iyice açtı!
Delicesine “dolar rezervlerini ihtiyaç fazlası reel ürün stoklarına çevirme politikası”nı hayata geçirmek için düğmeye bastı.
Nasıl mı?
Çin bütün büyük devlet şirketlerine ve eyaletlerine özel ek bütçeler oluşturarak, trilyonlarca dolarlık ticaret ve stok hacmi oluşturmayla alakalı orta vadeli kapsamlı bir politikayı uygulamaya geçirdi. Şimdi bu politika dâhilinde, Çin’in bütün devlet birimleri, kendilerine taksim edilmiş tabii kaynaklar, ham maddeler, madenler, petrol ve rafineri ürünü, kimyasallar vb. birçok kalemin ithalatına girişti…
Peki, Çin’in bu denli bir talebe ihtiyacı var mı? YOK!
Çin bunca harcamayı sadece dolar stoklarını eritmek için mi yapıyor? PEK ÖYLE GÖZÜKMÜYOR!
Çin dolar stoklarını eritmek maksatlı altın vb. değerli madenlere yada kripto paraya yönelebilir miydi? EVET!
Peki, yöneliyor mu? KISMEN! Fakat elindeki kartları birçok sektörü uzun süre idare edecek hammadde stoku oluşturma politikası dâhilinde dağıtıyor!
Çin bu süreci devam ettirirken, ABD’nin karşı hamlelerini nasıl aşıyor?
Endonezya, Malezya, Filipinler, Singapur, BAE, Umman gibi birçok ülkede; sanki o ülkelere aitmiş gibi görülen fakat her yönden Çin’e hizmet eden şirketler, bankalar, fonlar, lojistik üsler ve stoklar kurarak çok daha dağıtık ve etkin bir model geliştiriyor! Bütün ambargo vb. yaptırımı da bu şekilde kolaylıkla deliyor.
İlgili ülkelerdeki özel görünümlü bütün ticari girişimleri ve basit görülen her türlü teknolojik ürünü sayesinde de (önemsiz kategorideki) sıradan bireylere kadar uzanabilen bir istihbarat ağını, yapay zekâ zincirleri ile kontrol ediyor!
ABD tüm bu olanları fark edemiyor mu?
Ediyor ama halen iç sorunlarını çözememiş ve pandeminin getirdiği sarhoşluğu da üzerinden atamamış olan ABD henüz aklını toplayıp, ne yapacağına karar verememiş gibi görülüyor!
Çin de bu ortamı daha hızlı bir şekilde lehine çevirmek için hamle üzerine hamle yapıyor!
Türkiye’de Çin Ankara büyükelçiliğinin, “iç işlerine müdahale” olarak algılanabilecek nitelikteki edepsiz mesajlarından tutun, Myanmar’daki darbe sürecine kadar artık birçok dış misyonda da yavaş yavaş dişini göstermeye başlıyor!
Fakat hepsinden öte, son bir ayda iyice hız verilen bu olağanüstü stokçuluk politikası sanki ÇİN’İN BÜYÜK BİR OLAYA HAZIRLANDIĞI HİSSİNİ UYANDIRIYOR!
Bu olay sizce büyük bir savaş mı?
Pek zannetmiyorum…
Sıcak savaştan ziyade ya “çok daha etkin ambargo süreçleri”, ya da “Çin menşeili yepyeni bir virüsün dünyadaki bütün dengeleri çok daha sert bir şekilde (bütün ticari süreçleri sekteye uğratarak) silkeleyip atması” daha muhtemel gibi görülüyor!
Zaten tüm dünya Çin’in bu pandemi sürecini; halkını baskıcı bir tutum ve hali hazırda her noktaya uzanan teknolojik ağlar ile nasıl başarı ile yönettiğini gördü!
Pandemi en çok Çin’in işine yaradı…
Pandemi ile Çin belki de 20 yılda alamayacağı yolu 2 yılda aldı…
Elde böyle bir tablo varken, Çin neden kaybedeceği muhtemel olan sıcak bir savaşa girsin ki?
*****
Tam da bu tabloda Çin’in en büyük kırılma noktalarından birinin Doğu Türkistan olduğundan bahsetsek,
İngiltere’nin de Uygur soykırımını tanımak için yasal düzenlemelere giriştiğini hatırlatsak,
Tablo bize acaba neler düşündürür?
*****
Öte yandan Rusya – Ukrayna arasındaki gerilimin konvansiyonel orduların müdahil olduğu ölçekte bir savaşa dönüşmesi neticesinde küresel dengelerde kim kaybeder? Kim kazanır?
Çin bu bağlamda kazanan mı yoksa kaybeden mi olur?
*****
Tabloyu bunları da ekleyerek okumak gerekli…
*****
Öte yandan, yeni küresel tehditler kapıda ise, uluslararası toplum bu duruma nasıl bir önlem alabilir?
Mevcut ihtilaflar etkin önlemlerin hayata geçirilebilmesini daha da zorlaştırsa da, Çin’in dengelenebilmesi için Türkiye’nin ve Türkiye’nin medeniyet coğrafyasının ne derece önemli olduğu bir kez daha aşikâr oluyor gibi…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.