Fahrizade Suikastını Okumak
İran’ın yürüttüğü nükleer programın ilk süreçlerden beri başındaki isim olan Prof. Fahrizade tertiplenen bir suikast neticesinde öldürüldü.
Bizler bu suikastı, daha önce şüpheli ölümleriyle gündeme gelen bazı bilim adamlarımızla kıyaslarken, İran’ın yanı sıra, Irak, Lübnan, Suriye, Yemen gibi ülkelerde ABD ve İsrail (ve kısmen Suudi Arabistan) karşıtı gösteriler başladı bile.
PEKİ…
Zamanlama itibarı ile bu suikasttan nasıl bir anlam çıkartılabilir?
-Bütün dünya ABD’nin yeni başkanı ile uluslararası dengelerdeki değişim olasılıklarına karşı gardlarını alırken,
-Geçiş döneminde olan Trump; giderayak ABD askerlerinin Irak ve Afganistan’dan çekilmesini hızlandırmanın yanı sıra, İran’a da yeni bir gol atma hazırlıkları yaparken,
-Bu gol aynı zamanda rakibi olan Biden’ın bundan sonraki politikalarını şekillendirme ihtimalini doğurabilecekken,
-ABD’nin bölgeden askerlerini çekmesiyle; İsrail sahada ciddi güç kaybı yaşayacak ve Trump’ın kurduğu sistemdeki diğer Arap oyuncular için de güvenlik riskleri oluşacakken,
-Biden’ın İran ile nükleer müzakerelere dönmesi beklentileri söz konusu iken;
Bu suikast gerçekten manidardır!
O halde bu suikast ile ne hedeflenmektedir?
Usul olarak, göstere göstere bir mesaj ve tahrik içerecek şekilde tertip edilen bu suikast neticesinde vuku bulan gösteriler ve ABD (ve müttefikleri) için oluşabilecek güvenlik riskleri bahane gösterilerek belki de ABD’nin askerlerini geri çekme politikası aleyhine algı oluşturulmak istenmektedir. Öte yandan, Trump ile beli iyice kırılan Tahran yönetiminin olası bir yeniden müzakere süreci ile toparlanmasının da önüne geçilmek istenmektedir.
Kim kazandı, kim kaybetti?
Kim kazandı ve kim kaybetti senaryolarını çalışmak için henüz erkendir. Fakat bu suikast ile yukarıda ifade edilen hedeflerin hayata geçirebilme ihtimali çok zayıftır. Öte yandan İran’ın da ciddi bir karşılık verebilecek imkânı ve altyapısı bulunmamaktadır. Yani, taş tam da yerini bulmamıştır!
İran’ın nükleer çalışmaları sekteye uğrayacak mı?
Bu suikast ile her ne kadar İran kısmi bir güç kaybı yaşayacak olsa da, nükleer çalışmalarını, daha önce de olduğu gibi, en yakın destekçisi Rusya ile sürdürmeye devam edecektir. Fahrizade suikastı Kasım Süleymani operasyonu kadar dengeleri değiştirecek boyutta önemli değildir.
İran ilgili nükleer girişimlerinde haklı mı?
İran’ın nükleer politikası, zenginleştirme faaliyetleri ve bölgesel dinamiklere müdahale usulü; bu girişimlerin enerji gayesinin çok ötesinde olduğu ve bölgesel anlamda büyük bir risk teşkil ettiği hakikatini aşikâr etmektedir. Dolayısıyla her ne kadar nükleer teknolojiyi elde etme hakkı bulunsa da, rejimi ve devlet ahlakı kaynaklı riskler, bu hakkını gölgelemektedir.
Dolayısıyla yine bazı operasyonlarla ABD’nin tüm dikkatinin Ortadoğu’ya çekilmesi hedeflenmektedir.
Tabii böyle bir yönelim Çin’e karşı ABD’ye güç ve zaman kaybettirecektir.
Öte yandan bölgede ABD’den doğacak boşluğu doldurmaya Fransa hevesleniyor olsa da, Türkiye’nin gücü yettiğince medeniyet coğrafyasına nasıl sahip çıktığını herkes bir kez daha görecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.