Kontrollü Gerilim ve Rusya
2020 Aralık ayında, Rusya Federasyonu Devlet Dumasından iki milletvekili Kazakistan’a yönelik “Kazakistan coğrafyası, Rusya’nın en büyük hediyesidir” şeklinde bazı sözlü sataşmalarda bulundu.
Diğer bir ifade ile Rusya (tarihi ile meşhur Kazak Türklerinin geçmişini hiçe sayıp) Kazakistan özelinde bütün Türk Dünyasına bir mesaj vermek gayeli kontrollü bir gerginlik oluşturmak için düğmeye bastı.
O günden bu yana iki ülke arasındaki ilişkiler bağlayıcı olmayan bir soğukluk çizgisinde süregeliyor…
Peki, Rusya neden böyle bir hamle yaptı?
Bu soruya gelin, Rusya tarafından yarı resmi bir dille yapılan ve resmi olarak da geri adım atılmayan bu söylemden hemen önce nasıl bir tablonun oluştuğuna bakarak cevap verelim.
Bu söylem öncesinde:
Türkiye’nin siyasi, teknoloji ve askeri stratejiler alanında desteklediği Azerbaycan Karabağ’ı geri almış,
Askeri harekât başlamadan, Azerbaycan silahlı kuvvetleri ve diğer kritik makamlardan (Azerbaycan’ın askeri operasyonlarında Ermenistan’a bilgi sızdıracak kadar alçaklaşabilen) Rus lobileri itina ile temizlenmiş,
Zafer sonrasında Türk entegrasyonunun, Türk savaş stratejilerinin ve Türk teknolojisinin nasıl galip geldiği ortaya çıkınca, Kazakistan ve Özbekistan da Türkiye ile askeri alanda işbirliği protokolleri imzalamış,
Türkmenistan ve Kırgızistan ile de daha yoğun işbirliği süreçlerinin başlayacağı bir döneme girilmiş,
Bu süreç Rusya’da “Turan Ordusu”nun en çok konuşulan konu başlıklarından olmasını dahi sağlamıştır…
Zaten bunun üzerine, daha önce de Kazakistan ile farklı anlaşmazlıklar ve siyasi sorunlar yaşayan Rusya, bir uyarı mahiyetinde, Kazakistan özelinde bütün Türk dünyasına (gayri resmi) bir mesaj vermek istemiştir.
Bazıları bu mesajı ciddi bir askeri müdahale olasılığı olarak yorumlasa da, küresel dinamiklere ve Biden yönetimine karşı bir savunma modeli geliştirmeye çalışan Rusya’nın bu minvaldeki hazırlıklarına bakıldığında, askeri opsiyonun masada olmadığı anlaşılabilecektir.
Gittikçe daha da büyüyen Çin Rusya için de (Türk dünyasına kıyasla çok daha) büyük bir risk konumunda iken,
Biden ve arkasındaki küresel finans gruplarının ilk hedeflerinden birinin “Rusya’yı daha fazla sıkıştırmak ve dizginlemek” olması beklenirken,
Bu tabloda “Rusya’nın Türkiye ve Türk dünyası ile yönetilemez bir gerilime girmesi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da ciddi güç kaybı yaşaması” anlamını taşıyorken,
Ayrıca her gerilim Rusya’yı (arka bahçesi olarak zannettiği) Türk dünyası dâhilinde daha da zayıf bir pozisyona düşürürken,
İlişkilerde kırılmaya gidecek bir netice kesinlikle muhtemel değildir.
Sadece ara ara Rus kamuoyunun ve ilgili Türk ülkelerindeki Rus lobilerinin gazını almak ve biraz da küçük tehditlerle siyasi etki oluşturmak gayeli kontrollü bir gerginlik oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Öte yandan Nahcivan üzerinden Rusya’nın garantörlüğünde açılacak Türk Koridoru projesi de adım adım ilerlemektedir. Yani Rusya mevcut konjonktür gereği, Türk dünyasının daha fazla entegre olması ve güçlenmesi süreçlerinde de engel olmak yerine, iş birliğine (yine kontrollü bir şekilde) dâhil olmayı tercih etmiştir.
Aynı durum bu bağlamda Çin için de geçerlidir.
Dolayısıyla her ne kadar Türk entegrasyonu Rusya ve Çin’i çok rahatsız ediyor olsa da, bu süreçler mevcut uluslararası siyaset ve riskler dikkate alındığında, iki ülkenin de resmi olarak karşı çıkmak yerine, kontrollü entegre olmaya çalıştıkları bir modele evirilmiştir.
Bu sebeple Türk entegrasyonu kaçınılmazdır!
Türk dünyası küresel dengelerde her gün daha etkin bir pozisyona sahip olacaktır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.