Mimar Sinan ve 13 Günde Prut Köprüsü
Osmanlı Devleti'nin yükseliş döneminin mimarbaşı olan ve Osmanlı klasik mimarisinin şekillenmesine büyük katkı sunan Mimar Sinan'ın mührünü taşıyan yapıtlar, çağlar geçmesine rağmen varlığını koruyor.
Mühendislik zekası ile gıpta edilen ve "Koca Sinan" olarak anılan Mimar Sinan'ın yaptığı köprüler, medeniyetleri buluşturmasının yanında geçmişle geleceği birbirine bağlama görevi de üstleniyor.
Yüzyıllardır çeşitli hadiselere rağmen ayakta duran "Koca Sinan"ın köprüleri, inşaat mühendisliğinin yapı, ulaşım ve geoteknik alanlarının tarihi gelişimine ışık tutuyor.
Osmanlı tarihinin en büyük mimarlarından Sinan, kimsenin köprü kuramadığı meşhur Prut Suyu köprüsünü 10 günde yapmıştı. Bu başarının arkasında, 48 yaşında tanıştığı Sultan Süleyman’ın fermanı vardı.
Mimar Sinan’ın otobiyografisi de sayılabilecek bu kitapta, Kayseri’den alınıp devşirilmesi, yeniçeri ocağında neler yaptığı, katıldığı seferler, İstanbul’un su sorununa nasıl bir çözüm bulduğu gibi merak uyandıran bilgiler bulunmakta. Bu bilgilerden en ilginç olanı Sinan’ın 48 yaşında iken Kanuni’nin dikkatini çekebilmesi. Şöyle diyor Sinan: “Sultan Süleyman Han, Karaboğdan’a revan oldular. Prut Suyu kenarına geldiklerinde asker geçmeye köprü lazım oldu. Nice kimesneler bir olup köprü yapmaya çalıştılar. Yaptıkları köprüler cümle çöktü. Çünkü nehrin kıyısı kildi ve kazık çatılması mümkün olmuyordu. Bataklıkta köprü inşasında aciz kalındı. Lütfü Paşa hazretleri Sultan Süleyman’ın huzuruna çıktı dedi ki: ‘Padişahım köprü bina olması Sinan Subaşı denilen kulunuzun kadr-u itibari ile olur. Haseki bendenizdir. Gayet üstad-ı cihan ve mimar-ı kardandır.’ Süleyman Han’ın emri varid oldu. Köprü binasına başladım. On üç gün içinde Prut Suyu kenarında büyük ve yüksek bir köprü yaptım. Padişah hazretleri askeriyle beraber saadetle geçtiler.” (Metnin sadeleşmiş hali kullanılmıştır.)
Osmanlı mimarisinin kuşkusuz en önemli ismi olan Mimar Sinan, sadece bizim değil tüm dünyanın takdir ettiği ve eserlerini hayretle karşıladığı bir sanatkarımızdı. Kendisi; Anadolu, Mısır, Mezopotamya, Irak, Suriye, Arabistan, Kırım, Macaristan, Orta Avrupa, Balkanlar gibi birçok bölgede bulunmuş, çeşitli medeniyetlere ait binlerce eseri yakından inceleme fırsatını yakalamıştı. Geniş sanat ufku ve geliştirdiği harika üslubuyla Osmanlı beldelerine tek tek imzasını atan Mimar Sinan, eserleriyle bugünün modern mimarlarına ders vermeye devam ediyor.
Bu büyük mimar, hayatının sonlarına doğru hatıralarını, dostlarından biri olan şair Sai Mustafa Çelebi’ye anlatmış ve kaleme almasını istemiştir. Bu ilgi çekici hatırat Tezkiretu’l Bünyan adıyla bilinmektedir. Kitabın yazılış sebebi ile ilgili olarak Mustafa Çelebi şunları söylüyor: “Bir gün padişah hazretlerinin mimarbaşısı olan Sinan Ağa bana geldi dedi ki: Çok kocadım. İsterim ki öldükten sonra adım unutulmasın. Hizmetlerim anılıp hayırla anılayım. Anlatacağım hatıralarımı nazım ve nesir diliyle yazar mısın? Bunun üzerine Sinan Ağa’nın anlattıklarını nazım ve nesirle yazmaya başladım. Bu küçük kitap vücuda geldi. Tezkiretu’l Bünyan adını verdim.”
1538’de ünlenmesini sağlayan ve Kanuni Sultan Süleyman’ın takdirini kazandığı olay ise, Karaboğdan seferi sırasında Prut Nehri üzerine 13 günde bir köprü inşa etmesidir. Normalde Mimarbaşlarının ilgilendiği ve sefer için yapılması gereken köprü, zeminin bataklık olması sebebiyle bir türlü yapılamayınca, dönemin veziri Damat Çelebi Lütfü Paşa bu köprünün yapım işini Mimar Sinan’a vermiş ve Mimar Sinan da bu köprüyü 13 günde yapmıştı. Köprüyü 13 gün gibi kısa bir sürede inşa etmesi ona sefer dönüşünde, 49 yaşındayken saray Başmimarlığını getirmişti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.